*DNA*
Bazılarımız evin en köşesinde unutulmuş kurumaya yaklaşmış çiçekler gibiyiz, kimse fark etmiyor, sevmiyor, arada gelip su veriyorlar yaşayalım diye sonra yine gidip haftalar sonra geri dönüyorlar, su verip gidiyorlar ve bu sonsuz bir döngüye dönüşüyor.
Hayatım tam olarak böyleydi kendimi bildim bileli ailemden hiç sevgi görmez küçük yaştan beri şiddet görürdüm. Tamamen yalnızdım. Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyebileceğim kimse olmadığı için yalnızdım. Tek bir kişi var hayatımda sadece canımı istese verebileceğim. Benim her şeyim abim Kaan öz olmasada abim diyebileceğim bir insan. Küçük yaşta tanımıştım onu. Hayatımda güzel olan tek insandı o. Bir onu severdim birde mesleğimi.
Her şeye rağmen ayakta kalıp tırnaklarımı kazıya kazıya gelmiştim bu günlere. 23 yaşında kendi ayakları üstünde duran Binbaşı UMAY KARAHAN'dım ben. Kolay kolay gelmemiştim bu rütbeye. Kaan abim anlatırdı hep küçükken bana asker olmak istediğini söylerdi. O anlattıkça bende o mesleğe hayran kalırdım. Şimdiyse ikimizde askerdik.
Belkide kolay yolu seçmiştim. Asker olunca çok güçlü olacağımı düşünür ailemin şiddetine karşı geleceğimi sanardım. Hayalim gerçek olmuştu asker olup ailem denen o insanlardan mesleğim sayesinde her günüm askeriyede geçiyordu. Burası benim vatanım, her şeyim evimdi.
Küçük yaşta kapanmıştım içime hayat beni istemediğim birine dönüştürmüştü. Yağmur yağdığında gökkuşağının çıkmasını bekleyen biriydim. Şimdiyse benim gökkuşağım sadece siyahtan ibaretti. Ben buydum bundan sonra kendimi değiştiremezdim.
Askeriyedeki herkes sevip sayardı bir o kadarda korkarlardı benden. Askeriyede kendime ait timim vardı. Timim adıysa GÖLGE'ydi. Askeriyedeki en güçlü timdi. Dağların korkulan rüyasıydık belkide.
Telefonumun sesini duymamla elime alarak kimin aradığına bakarak göz devirdim. Ve telefonu açtım.
"Şerefsiz baba"
-"Ne var "
-"Yarın ilk uçakla buraya gel hemen senden kurtuluyoruz sonunda."
-"Ne diyorsun açık açık konuş"
-"Diyorum ki bizim kızımız değilmişsin bebekler karışmış buraya gelen aile dna testi istiyor" diyip suratıma kapatmasıyla titrek bir nefes verdim.
Aslında o kadar şaşırmamıştım. Tahmin ettiğim bir şeydi ancak şimdi böyle diyince ne düşüneceğimi şaşırmıştım.Ayağa kalkarak odamdan çıktım ve albayın odasının önüne gelip kapıya iki kere tıkladım. Albayın emriyle içeri girerken konuşmaya başladım.
-"Albayım kusura bakmayın rahatsız ediyorum ama sizinle bir şey konuşmam lazım"
-"Gel kızım otur" diyerek eliyle karşısındaki koltuğu işaret edince karşısına oturdum. Fırat albayı severdim. Olmayan baba sevgisini hep onda görmüştüm. Fırat albayda zaten kaanın babasıydı.
-"Albayı-"
-" Rahat olabilirsin kızım"
-"Fırat amca az önce babam aradı ve bir şeyler söyledi nasıl desem sanırım gerçek ailem değilmiş onlar ve dna testi yaptırmam için yarın için gelmemi söyledi eğer iznin olursa iki günlüğüne gidebilir miyim ?"
-"Git kızım tabi kaanıda arayalım oda uçak bileti alıp gelsin yalnız olma"
-"Hayır fırat amca bu gerçekle tek başıma yüzleşmek istiyorum" diyerek derin bir nefes aldım.