1.Bölüm ❎

174 10 1
                                    

Dikkat! Okumaya başlamadan önce telefonlarınızı sessize alın, sigaranızı söndürün. Ve dikkatli okuyun.
"Offff...Bi sus artık!Başım şişti."

"Hadi Eylül.Ayılar gibi kış uykusuna yattın ilkbahar geldi.Uyaaaağğn!

"Öfff tmm be.Zıplama.Ahhhh! Kafamm.Beygir gibisin Beren."

"Haaa.Bu arada yan komşudaki meteor bugün bizi okula bırakıcak."

"Şu senin sevdiğin mal çocuk mu?"

"Hiçte mal değil o bi kere." dedi Beren suratını asıp.

"Neyse hadi geç kalıcaz, hadi kahvaltımızı yapıp giyinelim."
Camdan baktığımda havanın güneşli olduğunu gördüm. Camı açıp kafamı da çıkardıktan sonra havanın gerçekten sıcak olduğunu hissettim. Daha sonra Melise seslendim.

-Kız Melo. Çayı koydun mu kız?
Melis ise elini askerler gibi alnına koyduktan sonra

-Koydum başkanım. Kahvaltı masası da hazır. Sizde ekmekleri alacaksınız. Dedi. Böyleydik işte. Her hafta değişirdi görevler. Bu hafta melis kahvaltıyı hazırlayacak, ben ekmek alıcam, beren de bulaşıkları toplayacak. Gerçi bulaşık makinesi var en kolay onun ama... Altıma bi tayt bi de tişörtümü giydim. Spor ayakkabılarımı da giydikten sonra markete doğru gitmeye başladım. Yürürken melis mesaj atmış.
" Başkanım ketçap mayonez de al. Ha bi de Nutella yı unutma knk."
Yazdıklarını okuduğumda güldüm. Melis böyleydi işte. Bana sürekli Başkanım olarak seslendirdi. Aslında bu biraz da babalarımızın işiyle alakalıydı. Babam, onun babasının patronuydu. Aslında pek patron gibi değil. Sadece ondan bir kademe daha yüksekti. Onun için Melis de bana başkanım diyor. Beren ise... O çok daha değişik. Daha çok bana ablası gibiymişim gibi davranıyor. Onun da annesi babamların şirketinde sekreter. Babası da babamın ortağı. Ama şirketi yükseltmek amacıyla onun babası Fransa'da. E tabi o Fransa'da olduğu için annesi de Fransa'da. Benim ailem Amerika'da. Melisin ailesi de İngiltere'de. Mübarek hepimizin ailesi farklı yerlerde. Bir yandan şanslı da olsak, bir yandan da üzülüyorduk halimize. Ama tatillerde hep bir kaç hafta bizim ailelerimizde sırayla kalırdık. Böylelikle bir sürü ülke görmüş oluyoruz. En sonunda markete girdiğimde direk ekmek ve ketçap -  mayonez aldım. Kasaya doğru ilerlerken tekrar titredim. Telefonuma baktığımda melisten tekrar mesaj gelmiş olduğunu gördüm.
" Ya başkanım daha demin ben sana knk demişim nasıl yaparım ben böyle bir şey. Neyse knk ay pardon başkan çabuk gel acıktık. "
Mesajı okuduğumda gülmeden edemedim. Sonra aklıma Nutella yı unuttuğum geldi. Hızla arkamı döndüğümde birine çarptım. Tam düşerken beni kolumdan tuttu. Ona teşekkür edercesine gülümsedikten sonra Nutella mı da alıp tekrar sıraya geçtim. Sıra bana geldiğinde çarpıştığım çocuğun kapıdan çıktığını gördüğümde sırıtmadan edemedim.
Parayı ödeyip hızla eve gittim. Kapıyı yumruklayıp zili de deli gibi çalıyordum. En sonunda Beren kapıyı açtı. Direk mutfağa geçtiğimde masada patates kızartması olduğunu gördüm. Patatese bayılıyorum. Masaya geçtiğimizde yemek yerken bir yandan da markette ki çocuğu anlatıyordum.

-Ya nasıldı yakışıklı mıydı.?
Beren böyle söyleyince bir düşündüm. Saçları kahve tonlarındaydı ve gözleri mavi ya da yeşildi.

-Yani sanırım evet. Yakışıklıydı. Ama onu daha önce gördüğümü zannetmiyorum.
-Belki yeni taşınmıştır?
-Bakalım.

Böylelikle yemeği bitirdiğimiz de on beş dakika geçirmiştik. Yukarı çıkıp giyinmeye başladık. Ben beyaz şortumu ve beyaz sporcu atletimi giydikten sonra kırmızı fularımı da saçıma taktım. Uzun kırmızı çoraplarımı da giyip üstüme mavi bir ceket aldım.

Beren ise bordo yırtık bir pantolon ve siyah deri ceket giymişti.

Melisde pembe çiçekli lacivert bir elbise giymiş. Üstüne de pembe bir hırka almış.
Kapı zili çaldığında çantalarımızı da alıp aşağı indik. Emre babasının arabasının yanında durmuş bizi bekliyordu. Biz hemen Melisle arka koltuğa oturduk. İyice de yayıldık ki Beren öne otursun. Beren de bunu görünce mecbur öne oturdu. Böyle de iyi dostuzdur.

***
Götüm titreyince telefonumu çıkardım. Mesaj yan sınıftaki bana yavşayan Çağatay'dandı. "Çok güzelsin.Okul çıkışı yanıma gel."
" Ben her zaman güzelim Çağatay. Yürü git işine. " diye cevap verdim. Sinirlerimi bozuyor bu çocuk. Acaba bu çocuğa hangi oyunu oynasam... Ben erkeklerle sadece bir yere gidip yemek yemeyi severim. Öyle ciddi ilişkilerle işim olmaz. Neden bilmiyorum. Sanırım... Ailemin yokluğunu böyle unutuyorum. Zaten en uzun erkek 1 hafta yanımda durdu. Ya ben onu kendimden uzaklaştırıyorum ya da o gidiyor en sonunda.

***

Derse matematikçi Filiz girdi.Iyyyyy...hiç çekemem şimdi onu.Koy kafayı sıraya.

Kolum artık delinmeye başladığında gözümü açmadan "Hangi filin oğlusun öküzün kuzeni!!!!" "Üf hadi be kalk Eylül.Öğle arası olduuu."

Yuuuuh! 4 derstir uyuyo muyum? Ve evet. Küfür etmem ben. Uslu kızım ben sjsjsjs.

- - - - - - - - - - - - -

Okuldan Sonra

Şu an bir BMW'nin içindeyim.Yanımda da 1 adet Çağatay bulunmakta. Satıyoruuum. Alan var mı? Neyse konuya dönelim.Şu an nereye gidiceğimi bilmiyorum !

"Çağatay artık nereye gittiğimizi söyler misin?"

"Biraz sabret güzelim."

Ya sabırr... Sonunda durduğumuzda bir villanın ÖNÜNDEYDİK VE BURASI ÇAĞATAY'IN EVİYDİ!! O.O

Arkadaşlar bu bizim ilk kitabımız.Belki başlarada sevemeye bilirsiniz.Ama emin olun sonralar için güzel fikirlerimiz var,onun için okuyun.Ve yeni bölüm için 4 oy ve yorum lütfeeen :)))

Zincirli AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin