Zincirli Aşk

7. Bölüm ❎

Dikkat! Okumaya başlamadan önce telefonlarınızı sessize alın, sigaranızı söndürün. Ve dikkatli okuyun.

Okulun sonlarına doğru...
Şu ana kadar Çağataydan kurtulamadım. Yeni gelen Akaya da popüler olduğum için okulu gezdirirken iyi biri olduğunu anlayıp arkadaş oldum. Bizim grupta yani. Şimdi... Çağataydan nasıl kurtulucam? Düşün Eylül... Tabi yaaa. KOMPLO! Öncee birisini bulmalıyım. Çağatayı çok seven birisi...

-Beren! Melis, gelin lan. Ne yapıyorsunuz benden gizli. Ağhhh bu günleride mi görecektim bennnn...

-Mal,geri zekalı, fesat arkadaşım. Yaaaa Allahım ben bu arkadaşı sahip olucak ne halt yedim yaaa?

-Ufffff... onu bunu boş verde gelin gelin. Çağataydan kurtuluyorum.

-Hadi yaaa. Yanındayız Eylül.

-Tabi yanımda olacaksınız kızım. Kimim ben?

Neyse. Bu arada benim beynimde az kurnaz değil. Ah cnm bynm nbr? Nys nys... Şimdi, bizim sınıfta Çağatay'ı seven biri var. Ona diycem ki... Git bu Çağatay'ı öp. Öperken resmini çek. Sonra bana resmini gönder . Aklımı seveyim yaaa. Kızlar da bu fikri çok beğendi. Şimdi sıra Serra ya haber vermekte. Seve seve kabul eder. Zaten okulların kapanmasına 2 hafta kaldı. Biran önce halletmem gerek.

Ertesi Gün

Sabah şortumu ve tişörtümü giyip bilekliklerimi taktım. Emre bereni alacak. Melisi bizim gruptan Cem alacak , benide Akay. Eğer Çağatay kızmıyor mu diye sorarsanız... Kızıyor ama benim hoşuma gidiyo.  Neyse sanki sözleşmiş gibi 3 korna birden çaldı. Sonra tekrar sözleşmiş gibi üçümüz birden "Geliyoruz beeee" diye bağırdık. Ardından okul çantalarımızı alıp aşağı indikten sonra beylerle selamlaştık.

- Eee naber kızlar?

-İyi Akay ne olsun? Eylül bugün Çağatay'dan kurtulacak da onun sevincinde.

-Sevindim senin adına.

-Saol .

Böylelikle okula doğru gitmeye başladık. Vardığımızda direk sınıfa Serra nın yanına koştum.

-Serra sen Çağatay'ı sevdiğine eminsin değil mi?

-Ayyy Çağatay mı dedin? Hani nerde?

- Tamam tamam. Bak şimdi... Ve planı anlattım.

-Yapar mısın?

-Tabi ki de.

-İyi o zaman öğle teneffüsü yap bunu.

Zilin çalmasıyla kitapları çıkardık. Coğrafyaaa.

.-Hocam lütfen ders işlemeyelim, dedi Eren. Sonra herkes sıralara ellerini vurup ritim tutmaya başladı.

- Tamam tamam. Sessizlik. Boşsunuz.

Serra ile konuştuk. Daha sonra zil çaldı.

-Bak şimdi gidip bir kenara çekip öpeceksin. O sıradada resmini çekip bana yollayacaksın . Anlaşıldı?

- Tamam. Ayh. Çok heyecanlandım.

-Neyse tamam tamam. Ben bekliyorum.

Daha sonra kızlarla birlikte sıranın üstüne oturup sohbet etmeye başladık. Sonra yanımıza erkekler geldi. Caner:

- Ee Eylül duydum ki kurtuluyor muşsun? Tebrik ederim. Anlat bakalım neymiş planın.

Daha sonra herkese planı tekrardan anlatmaya başladım.

-Oooo Eylül sende az değilmişsin hanii.

-Tabi oğlum. Benim dışımdaki meleğin içinde bir şeytan yatar. Ama herkese gözükmez. Belli kişilere.

-Hmmm. Tatlı cadı.dedi Akay.

Bunu söylemesi üzerine yanaklarım kızardı. Ders zilinin çalmasıyla herkes yerlerine geçti. Birkaç ders daha işledikten sonra öğle teneffüsü vakti geldi. Önce yemekhaneye inip yemek yedik. Plan hakkında konuştuk. Daha sonra bahçeye çıkıp çardağa oturduk. Bizim çocuklar çikolata almışlar. Tabi ben dayanır mıyım? Dayanamam. Eh, bizimkilerde bunu bildiği için bana 3 tane almışlar. En sevdiğimde (gerçektende en sevdiğim) eti karam gurmedir. Bizimkiler benle ilgili çoğu şeyi biliyorlar zaten. Çikolatamı bitirince düşünmeye başladım. Acaba ayrılınca ne yapsam... Gelen bildirim sesi hayallerimi dağıttı. Resim gelmişti. Hemen çardaktan kalkıp gitmeye başladım.
Umarım gerçekçi olur Allahım umarım gerçekçi olur . Dur! Hemen bir U dönüşü yapıp çardağa koştum.

-Beren. Kanka bana bir çare bul. Ağlıyormuş gibi nasıl yapıcam şimdi?

-Hahahaha. Bak şimdi ben ne getirdim? Dedi ve çantasından göz damlası çıkardı.

-Çok saol çok saol. Çabuk çabuk.
Hemen göz damlasını damlattık. Biraz da kenara damlattırdım ki yaş gibi gözüksün. Sonra hemen koştum. Çağatayı bir köşede görünce üzerine doğru yürümeye başladım.

-Allah belanı versin Çağatay. Bunu nasıl yaparsın? bir yandanda fotoğrafı gösteriyorum .

-B, B, ben nasıl oldu bilmiyorum. Eylül yemin ederim ki geldi dudaklarıma yapıştı. Eylül özür dilerim.

-Olmaz Çağatay. Bu kadar. Bitti.
Ve arkamı dönüp gitmeye başladım. Çağatay peşimden geliyordu. Arkamı dönüp :

-Bitti dedim Çağatay. Sakın peşimden gelme!
Sanırım çok güzel oynadım rolümü. Ayyy ben oyuncu olayım bence. Ne güzel oynuyorum. Hemen bunu kutlamak için spor salonuna doğru koştum. Bilmiyorsunuz tabi ki. Ben basketbolda oynuyorum. Hemde çok iyi. Voleybolda da iyiyim. Basket topunu alıp (Yazardan not: basket ile ilgili hiç bir şey bilmiyorum ama Eylül'e basketbol oynatmak istiyorum kalsksdjdkdslls) salona girdim. Bir kaç kişi daha vardı ama hepsi erkekti. Sanırım maça çalışıyorlar. Onları daha önce gördüğümü sanmıyorum ama okulun büyüklüğünden sanırım. Onlar bir basket potasında oynarken bende arkalarından bir basket attım. Ve potaya girdi. Bunu beklemedikleri için hemen arkaya döndüler. Bana çetenin başı olduğunu düşündüğüm kişi gözlerini kısıp bakmaya başladı.
Tek kaşımı kaldırıp ve omuzlarımı düşürüp :
-Baskeeet. Dedim.

-Vay vay vay. Şansına. Bir daha atabileceksin sanki?

-Hah! Ben? Şansıma? Kusura bakma çok bilmiş insan ama ben yıllarca çalışıyorum, senin gibi şansıma diyerek gelişi güzel atmıyorum bay ukala.

-Hmm öylemi bayan çalışkan? At da görelim o zaman.
Iy sinir şeyh. Çok bişey zannediyo kendisini. Hemen potaya uzak bir yerden topu attım. Ve... Döne döne fileden aşağı düştü.

-Hah! Ne oldu bay ukala.

-Tamam... O zaman sana bir şeyler ısmarlamaya ne dersin? Cumartesi günü Sahil Kafe nasıl olur?

-Im... Düşünmem gerek.

-Peki o zaman yarına kadar kararını ver. Tamam mı? Burda söylersin öğle arası.

**
Arkadaşlar merhaba biliyorum uzun zaman oldu yazmayalı. Ama sizde hiç yb yb yb demediniz. Bu arada 1,05 K olmuşuz! Çok sevindim. Yorumları lütfen arttırın. Birde karakter söyleyin Allah rızası için kimi ne yapıyım? neyse oruç kafama değil mideme vuruyo. Ha bu arada oruç nasıl gidiyo? Cevaplarınızı bekliyorum. Oy ve yorum yapmayı unutmayın. Ben qalp siz... öpücük öpücük öpücük