"Susun artık! Madem bir işe kalkıştık düzgün yapalım! Şimdi baştan başlıyorum... Natalie, bütün sınıfa torpil koydun dimi?" (Torpil ne alaka bende bilmiyorum.)
"Evet!"
"Güzel! Çatalak ve pati, siz kahvelerin içerisine zehirli birşey katmadınız dimi?"
"Hayır, sadece tuz, şeker, pul biber ve kekik hatta nane kattık!"
"Iyy! Neyse! Kılkuyruk, sende bizim oturacağımız yerlere göre ayarladın dimi?"
"Evet!"
"O zaman plan tamam! Muziplik başlasın!"
Ellerimizi birleştirip çapulcular dedik.
"Ben bir çapulcu değilim ama bugünlük kendimi bir çapulcu gibi hissediyorum!"
"Yakında o da olursun..."
....
"...evet! Önünüzdeki kahveler Türk kahvesidir... Kahve biraz acıdır ama bağımlılık yapar. Ben şahsen çok severim! Aranızdan illaki sevmeyenler olabilir. Her neyse! Şimdi kahveleri içeceksiniz, daha sonra kahve tabağını kahve fincanının üstüne koyup ters çevireceksiniz- daha sonrasında soğuyana kadar bekleyip fincanı tekrardan kaldırıp yorumlayacağız..."
