316 44 28
                                    

"Wooyoung hyung. Hyung'um hiç iyi değil."

Jongho eve geldiğinde Yunho'yu öyle bir halde bulmayı asla düşünmüyordu. Elindeki kitaba sıkıca sarılmış bir şekilde, yattığı yerde ağlıyorken bulmuştu yunho'yu. O an korkudan aklına gelen ilk kişiyi aramıştı.

"Neden jongho!? Neyi var? Hasta mı!?"

Jongho derin bir nefes aldıktan sonra yavaş yavaş sinirlendiğini hissederken konuşmak için aralamıştı dudaklarını.

"Mingi'nin verdiği bir kitap vardı. Onu almış kucağına, sarılmış ağlıyor hyung. Kaç kere seslendim ama duymuyor beni."

Wooyoung sıkıntıyla derin bir nefes aldığında ne yapabileceğini düşündü, düşündü ama aklına hiçbir şey gelmedi.

"Jongho yalnız bırak onu. Ağlasın. Ağlamasa da kötü olur. Rahat bırak onu yarın okulda konuşurum ben onunla."

"Tamam hyung. Görüşürüz."

Jongho telefonunu cebine koyduğunda bakışları cenin pozisyonunda hıçkıra hıçkıra ağlayan hyunguna değdiğinde içinin sızladığını hissetti. Hyung'u bu halde olmayı asla hak etmiyordu, onun yüzünden akıttığı her damla gözyaşı için çok üzülüyordu ama elinden hiçbir şey gelmiyordu. Aşk acısıydı bu, kolay kolay geçmezdi, geçemezdi.

~~~///(^v^)\\\~~~

"Jongho bu yaptığına hyung'un çok kızacak."

Jongho yanındaki sevgilisine döndüğünde onun haklı olduğunu biliyordu. Evet, bu yaptığına yunho ve wooyoung çok kızacaktı ama haberleri olmadığı sürece bir sorun olacağını düşünmüyordu.

"Yeosang. Bunu kimseye anlatmak yok, bu sadece ikimizin arasında. Tamam mı?"

Yeosang başını olumlu anlamda salladığında jongho kırık bir tebessüm etmiş, avını bekleyen avcı gibi oturmaya başlamıştı. Çok değil birkaç dakika sonra aradığı beden kafenin kapısında belirdiğinde Jongho oturduğu yerde üzerini düzelterek gelen adamı izlemeye başladı. Dünkü yerine geçip oturduğunda bu sefer kitap okumaya başlamıştı.

"aha. Geldi yeosang."

Yeosang ne yapacağını bilmez halde jongho'yu izlerken, jongho bir anda kalkarak mingi'nin oturduğu masaya doğru ilerledi. Gözlerini mingi'nin üzerinden çekmeden karşısına oturduğunda, derin bir nefes alarak bakışlarını karşısındaki bedeni ufak bir şekilde titretmişti.

"Buyurun?"

Jongho duyduğu ile kahkaha atarken mingi kaşlarını çatarak karşısındaki bedene bakıyordu. Şaşırmıştı karşısındaki gördüğü bu beden ile.

"Buyurun ha! Görmeyeli baya değişmişsin song mingi."

Mingi şaşkın olduğu belli şekilde hala jongho'ya bakıyordu.

"İsmimi nereden biliyorsunuz? Tanışıyor muyuz?"

Jongho tekrar bir kahkaha attığında mingi yüz ifadesini net tutmaya çalışıyordu.

"Yani cidden şuan benim kim olduğumu bilmiyor musun?"

Mingi başını olumlu anlamda sallarken jongho gözlerini mingi'nin gözlerine dikmişti.

"Beni hatırlamadığına göre yunho'yu da hatırlamıyorsun öyle mi? O senin yüzünden yıllardır acı çekerken!"

Jongho sonunda sinirlendiğinde mingi gözlerinin dolduğunu hissetmişti. Tabi ki hatırlıyordu, karşısındaki bedeni. Tabi ki biliyordu, yunho'nun onun yüzünden yıllardır acı çektiğini.

✔Whisper... ↬YunGi↫Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin