"Yunho? Ah cidden, iki yıldır şöyle gülmedin. Mahluk gelince hemen güller açmışsın."
Yunho wooyoung'un söylediklerine gülümseyerek hemen ona sarıldı. Birkaç dakika debelensede sonunda pes ederek kollarını dolamıştı wooyoung'da.
"Wooyoung, cidden elimde olan bi'şey değil. Öyle olsaydı zaten iki yıl önce o zaman yapardım."
Yunho ayrılarak wooyoung'a baktığında, ifadesizce ona baktığını gördü.
"Hadi ama wooyoung, yapma böyle. Birisine hatırlatmamız gereken anılar var."
Wooyoung, yunho daha fazla üzülmesin diye zoraki bir gülüş yerleştirdi yüzüne. İki yıl önce giden insanın, tekrar gitme olasılığı yüksekti fakat wooyoung bunun tekrarlanmaması için elinden geleni yapacaktı.
"O zaman bana bir kahve ısmarlarsın jeong yunho."
Yunho sevinçle başını olumlu anlamda salladığında ikili kafeteryaya ilerlemeye başladı. Yunho mingi'ye nasıl hatırlatacağını düşünürken wooyoung'un ise aklını kurcalayan bir sürü şey vardı. Bir yandan yunho, bir yandan kendi yaşantısı... İkisi bir arada oldukça zordu.
İkili kafeteryaya vardıklarında birer kahve alarak boş bir yere oturdular. Birkaç dakika sessizlik süren masa yunho'nun sesiyle aydınlanmıştı.
"Senin şu anlattığın gamzeli prens, gördün mü bir daha?"
Wooyoung başını olumsuz anlamda salladığında derin bir nefes aldı.
"Şuan görsem çok güzel ol-"
Wooyoung'un sözünü kesen kafeterya kapısından içeriye giren gamzeli gençti. Wooyoung şok içinde gence bakarken, yunho da wooyoung'un baktığı yere bakmıştı.
"Waow! Gerçekten baya iyi he wooyoung."
Wooyoung bakışlarını hemen yunho'ya çevirerek yumruğunu omzuna indirdi.
"Ya! Kendine gel jeong yunho!! O benim!"
Yunho, wooyoung'un dediğine kahkaha atarken, wooyoung bakışlarını o gence çevirdi. Üzerine geçirdiği klasik takımı ve siyah saçlarıyla çekici duruyordu ki wooyoung kendini çoktan kaptırmıştı bile.
"Ben ne yapsam ki? Gidip konuşsam mı?"
Yunho derin bir nefes alarak bakışlarını tekrar gamzeli çocuğa çevirdi. Birkaç dakika wooyoung ile aralarında, bakışlarıyla mekik dokuduğunda, başını olumsuz anlamda salladı.
"Woo üzgünüm ama o sana bakmaz kardeşim."
"Hıh! Nereme bakmıyormuş? Görürsün, dibi düşecek bana."
Wooyoung kendinden emin bir şekilde yürüyerek ilerlediğinde yunho başını diğer tarafa çevirmişti. Yapacağı rezillikleri görmek istemiyordu haliyle ama kendini tutamayıp, çaktırmadan onlara bakmıştı.
Wooyoung klasik boş boş konuşurken, gamzeli çocuk 'nereden çıktı bu!' bakışları atıyordu.
"Ah be woo. 5 dakika sonra tıpış tıpış geleceksin buraya."
Yunho bakışlarını cama çevirdiğinde onu izleyen bir çift gözden habersizdi. Yanına gidecek, konuşacaktı sadece ama kendince kurduğu planı her an bozabilecekmiş gibi hissediyordu.
Bakışları hâlâ yunho'nun üzerindeyken telefonunun titremesiyle bakışlarını, cebinden çıkardığı telefona çevirdi.
╰( ・ ᗜ ・ )➝San:
Mingi kalkıp o masadan yunho'nun karşısına geç artık! Eğer sen böyle saklanmaya devam edersen wooyoung'a herşeyi anlatırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✔Whisper... ↬YunGi↫
Fanfiction"Senin bizi hatırlaman için illa kulağına mı fısıldamam gerek. Hatırla artık bizi. Hatırla..." ❃YunGi❃ ⇛21.04.21⇚