GİRİŞ

625 92 19
                                    


Dirty poor robins - with slander for a Blade

İnsan, özgür olmaya mahkumdur; Çünkü bir kez dünyaya atılırsa yaptığı her şeyden sorumludur. Jean Paul Sartre

Gökyüzünde tek bir yıldızın olmadığı, bulutların bile sisin arkasına saklandığı bir gece. Sonbaharın son günleri, hava yağmurlu ve ortalık mükemmel bir toprak kokusuna gebe.

Adamın dudaklarının arasında emenet duran bir sigara, burun deliklerinden içeri dolup ciğerlerini zehirleyen. Zihnindeki kırmızı perdede, kadınla olan anılarının oynadığı pembe hayalden düşünce.

Gözlerinde cehennem alevlerinin kızıllığını taşıyan bir kadın. Kara gecenin bağrı gibi omuzlarını süsleyen saçlar. Gecenin siyahlığına tezat ay gibi parlak bir ten. Ve ona derbeder bir adam.

Dışarıdaki hafif esen rüzgar ve ellerindeki soğuğa tezat ikisininde kalbi ve düşünceleri yangın yeriydi. Kalabalığa inat, onun narin sesini duymayı bekliyordu adam. Gözlerini kapadı, dudaklarının arasındaki sigaradan son bir nefes çekip yere attı ve ayakkabısının ucuyla ezdi. Gözlerini araladığında ise, yürek yangını karşısında duruyordu.

Gözlerinde cayır cayır yanan kızgınlık ile adamın dudakları kendiliğinden kıvrıldı, "içmeyeceğin konusunda anlaştığımızı sanıyordum," diye mırıldandı öfke barındıran tok bir sesle. "Hep böyle yapıyorsun Korhan."

Gülümsedi genç adam, kendi canından çok başkalarını düşünen bu kadına gülümsedi. "Yokluğunda sana olan özlemimi başka bir şey kesmiyor ki Bade'm."

O an, kadının kalbinde çiçekler açtı. Oysa habersizdi, kalbine aşkın tohumlarını eken bu adamın, hepsini ayaklarının altında ezeceğinden habersizdi.

Içi giderek baktı adama. Böylesine güzel seven bir adamı, yaratıcı bugüne kadar çektiği tüm acılara inat ödül olarak yollamış olmalıydı. Çekine çekine avuç içini adamın sakallarının yeni çıktığı yanağına yasladı. Dokunmaya bile kıyamadan sever miydi bir insan, severdi. Gennç adam buz gibi yanağını kaplayan sıcaklıkla mayışarak gözlerini yumdu ve yüzündeki yumuşaklığın kısa bir süre de olsa tadını çıkardı.

Yüreği titredi kadının, küçük bir çocuk misali masumca gülümseyen bu adamın güzelliği yüreğini titretiyordu. Kısa bir süre sonra adam yanağındaki eli çekip avuçlarına aldı. Hissettiği soğukluk ile bu sefer kızgın olan taraf kadın değildi.

"Buz gibi olmuşsun," diye konuştu adam, yaslandığı araba ile olan temasını keserek. Kadının elini daha sıkı tutarak yolcu koltuğunun olduğu tarafa çekiştirdi. "Hasta olacaksın, üşümüyor musun?"

Kadın hınzırca gülümsedi, "sen ısıtırsın diye düşünmüştüm," diye mırıldandı ve adamın açtığı kapıya kısa bir bakış atıp arabaya bindi. Genç adam, kadının cümlesiyle yüzündeki gülümsemeyi büyütürken kapıyı kapattı ve kendi kendine mırıldandı, "ısıtırım, ben ısıtırım."

Arabanın etrafından dolandı, ve kendi tarafına geçip arabaya bindi. Anahtarı kontağa sokarken, gözleri yanındaki kadına kaydı. Parmaklarını avuç içine saklayıp yumruk yapmış ve yumruğun arasından bıraktığı küçük boşluğa nefesini üflüyordu.

RUHLAR MAHZENİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin