20/Time

532 68 104
                                    

"Bir ablam var," dedim. "Lose."

Yeşil gözleri kocaman açıldı.

"Ondan çok uzun seneler sonra doğdum. Annem şu an ne durumda bilmiyorum,babamla sadece arada bir konuşuyoruz. Yani benim hiçbir zaman bir ailem olmadı,Faith."

Dudağını büzdü. "Üzgünüm,anne."

Gülümsedim.

"Evimiz hep çok problemliydi,Lose üniversiteyi kazanıp kaçtığında tamamen yalnız kaldım. Ve kötü biri oldum,çok kötü biri."

İç çektim. "Orada birkaç okuldan atıldım. Sonra annem babamı yeniden terk etti,babam üzerine benimle uğraşmak istemediğini söyledi ve beni Lose'nin yanına gönderdi. Yani bu eve."

Şaşkınlıkla bana bakıyordu.

"Nasıl? Burası ablanın evi mi?"

Başımı salladım.

"Edward'ın burada ne işi var?"

Dudağımı ısladım. Tabiki her detayı ona iletmeyi düşünmüyordum. Hala 6 yaşındaydı ve ona kaçamak sekslerimizi anlatmayacaktım.

"Ed,ablamın yakın bir arkadaşıydı. Aynı evde yaşıyorlardı."

Ellerini okşadım.

"Burada yaşamaya başladım. Daha sonra Becky ile tanıştım,buradaki ilk arkadaşımdı. Ve sonra Noah,Conner falan."

"Ablan?"

Dudağımı büzdüm.

"Evlendi. Ve konuşmuyoruz. Sebebini anlatmayacağım,böyle şeyler için hala küçüksün."

Sırıttı. "Peki Ed?"

Yüzümdeki gülücüğü gizlemedim,başımı öne eğdim ve iç çektim.

"Lose bir doktor. Bu yüzden buradaki zamanımın çoğunu Edward'la geçirdim. Birlikte bir sürü şey yaptık,farklı ülkelere gittik, evden kaçtık,kışın sahilde sabahladık,bir sürü film izledik,şarkı söyledik,lise mezuniyetimde dans ettik ve...aşık olduk."

Dudakları aralandı,şaşırması sürpriz değildi.

"Yani siz...erkek arkadaş ve kız arkadaş gibi miydiniz?"

Başımı salladım. "Evet,öyleydik. Ama Ed'le birlikte olmamamız gerekiyordu ve insanlar bunu öğrenirse sonumuz gerçekten kötü olurdu."

Kaşlarını çattı. "Neden ki?"

Omuz silktim. "Bir sürü önemsiz sebep,bunlara girmemize gerek yok."

İç çektim. "Sonra üniversiteyi kazandım. Ama buradan uzaklaşmam gerekiyordu,çünkü Ed'le birlikte olduğumuzu herkes öğrendi ve ben onun yanında kalmaktansa...kaçmayı tercih ettim."

Dudağını büzdü. "Bu çok acımasızca. Tek miydin?"

Başımı iki yana salladım.

"Beck vardı," dedim. "Bir de..."

Derin bir nefes aldım. Ona doğru iyice eğildim ve ellerini sıktım.

"Bir de sen vardın,Faith."

Tepkisini beklerken yutkundum.

"Nasıl? Babam neredeydi?"

Ağlamamak için direnmiştim,ama sikeyim,korkuyordum.

"Babanı terk ettim," dedim. "Ama hatamı anladım,ve şimdi buradayız."

Faith arkama baktığında,Harry'nin,Tyler'la birlikte dikildiğini gördüm.

"Ed benim babam mı?"

Başımı salladım. "Ed senin baban,Faith."

Kaşlarını çattı. "Sana inanmıyorum. Bana yalan söylüyorsun."

Ellerini benimkilerden kurtarıp,ayaklandı.

"Faith! Lütfen beni dinle,gerçeği söylüyorum!"

Yukarıya koştu,arkasından gidemiyordum bile.

"Bu...gerçekten doğru mu?"

Yanaklarım sırılsıklamdı. Tyler'a döndüm.

"Evet," dedim. "Doğru söylüyorum."

Ne yapacağını bilemiyordu.

"Ben Faith'e baksam iyi olur,sizi görmek isteyeceğini sanmıyorum."

O da peşinden koşturduğunda Harry ve ben tek başımıza kalmıştık. Kollarını sıkıca etrafıma doladı.

"Geçti...söz veriyorum,her şey düzelecek."

Başımı boynuna gömdüm. Hıçkırmayı kesemiyordum. Her şey gerçekten düzelecek miydi? Çünkü hayatıma girdiğinden beri her şey boka sarıyordu.

...

"Faith,yemek yemen gerekiyor. Seninle barışmaya çalışmayacağım,söz veriyorum."

Kapının önünde Harry'le dikiliyor ve kapıyı açmaya ikna etmeye çalışıyorduk. Ama Faith odaya kapandığından beri dışarı çıkmamış, üstüne kapıyı da kitlemişti.

"Yemek istemiyorum. Senin yaptığın hiçbir şeyi yemeyeceğim."

Göz devirdim. "Lütfen sadece beni dinle. Ben senin annenim,sonsuza kadar küs kalamazsın."

Anahtar sesini duyduğumda sevinçle bir adım geriye attım. Kafasını kapının arasından çıkardı.

"İzle ve gör."

Yeniden suratıma kapanan kapı,gözlerimi yummama sebep olmuştu. Onu kendim gibi yetiştirirken ne düşünüyordum ki?

"Hey...belki de onu rahat bırakmalıyız."

Dediğini dikkate almayıp yeniden kapıya döndüm.

"Yemek yemesi gerek. Sabahtan beri hiçbir şey yemedi."

Harry beni uzaklaştırıp,kapının önüne geçti.

"Fai,güzelim,dışarıdan söylememi ister misin? Annenin yaptığını yemek zorunda değilsin."

Kollarımı göğsümde birleştirip kötü bakışlarımla onu süzmeye başladım.

Faith cevap vermedi,bir süreliğine.

"Sizden nefret ediyorum," dedi. "Yemek yemeyeceğim. Açlıktan ölene kadar."

Derin bir nefes aldım. Kapının önüne oturdum. Harry hemen yanıma oturduğunda,başımı göğsüne yasladım.

"Sence bu daha ne kadar devam edecek?"

İç çekti.

"Bilmiyorum. Verdiği tepki normal. İkimizde bu durumu küçümsüyoruz,fakat yaptığın büyük bir olay,Lensey."

Dudağımı ısladım.

"Zamanı ileri sarmak istiyorum, benden nefret ettiğini dinlemek hiç hoşuma gitmiyor."

Saçlarımın arasına dudaklarını bastırdı.

"Ona zaman ver," dedi. "İhtiyacımız olan tek şey zaman."

Eh,başka bir çarem yok gibi görünüyordu.

...

Bakın hemen affettirirsem bana kızmayın beni sıkıyor böyle olaylar HERKES MUTLU OLSUN İSTİYORUM ÇOK MU ŞEY?????

Bakın hemen affettirirsem bana kızmayın beni sıkıyor böyle olaylar HERKES MUTLU OLSUN İSTİYORUM ÇOK MU ŞEY?????

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Faith // Harry StylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin