codba-ruan

69 8 7
                                    

Hikayenin asıl yeri nerede başlıyor derseniz size betimlemelerden bir yumru yapabilirim ama bu fazla sosyopolitik olur. O yüzden elinde bir tüfek tuttuğunun yeni farkına varmışcasına şaşkın görünen Eva'dan bahsetmek istiyorum. Yüzünü her yerde göremeyeceğiniz cinsten biri, hani yanınızdan geçerken insanların parmakla gösterdiği yüksek tabakanın mankeni, biricik Eva, inci yüzüklerin kapladığı elinde bir tüfek tutuyor. Tanrım bazen gerçekten nerden çıktığı belli olmayan bir kursun hayatınızı mahvedebiliyorsa bırakın gitsin, gerçekten çabalamaya değmez. Yani diyorum ki kaşlarını 
kaldırıp, botoks yaptığın dudaklar sadece aptal bir demir mekanizmasının barutu sıkıştırmasına bakıyor. Yani diyorum ki, iki saniye sonra psikopat komşunun kafana bir tüfek dayamayacağı ne malum! Hem de dünyanın en ünlü mankeni olmak bile götünü kurtarmazken.

Horozu indiriyor. Parçalarımı birbirine iğnelemesi artık işten bile değil. Ya beni öldürecek ya da kendini, ki ikimizde kendini öldürmenin sanıldığından daha zor olduğunu bilecek kadar erişkin insanlarız. Muhtemelen beni öldürecek. Sonra işte bir sabah uyanacaksınız, baktınız hayatınız gözlerinizin önünden hızla giden bir tren gibi geçmiyor, üstelik hayat, dünyanız yıkılmış olsa dahi aynı şekilde devam ediyor.  Jessica (siz ona kısaca Jes diyin) incilerle işlenmiş etek ucunun lila sateni, floşalarla süslenmiş kat kat bej rengi kaşmiri, havayı döven yüzük dolu parmaklarının ağırlığı, her gün farklı selüsyonlarla nemlendirdiği fevkalade cildi ile lensli gözlerini hafifçe açıp "Eva, demek adı Eva." diyecek. Her şey onun çıkarına, bacağıma gelen kurşun ve yüzümün yanmış olması Jes'in tabiri caizse sikinde değil. Aksine yaşayabileceğimi, yüzümdeki derinin çamuru andırıyor olmasının bir talih kuşu olduğunu ve daha iyisi dibe vuran tek insan olmadığımı; yüzünde ki kusursuz rolü yavaşça sıyırırken, büyük bir sırra tecavüz edeceğimi aklının ucundan dahi geçirmeden fısıldıyor.

Sikeyim rahibeler kulağımda aptalca konuşuyor, Tanrı'ya yönelmeliymişim, tıpkı istemediği olmadığında köşeye çekilip ağlayan zavallı çocuklar gibi, çok aptalca şeyler bunlar. Fransiskan Rahibeleri yüzüme bakarken; hastane beyazını iliklerime kadar hissettmekten de ayrıca öfkeliyim. Eva tüfekle bacağımı delip ve alevlerin ortasına beni ittikten sonra bütün günlerimi hastanede geçiriyorum, o günlerde Jes, Bob Mackie marka siyah tayyörü ve siyah farı ile gözlerini iri iri açıyor ve her şey bok kokusunun amonyağa karıştığı lanet bir tuvalette birbirimizi becerirken başlıyor.

Asla bitirmeyeceğim bir kurgu daha.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 30, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

young and ugly Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin