Bi heycan ile uyanınca yataktan hızla çıktım bugün mahkeme günüydü hem ahmet için korkuyordum hemde muhtemelen buradan çıkacağım gerçeği ile mutluydum.
Fırat ve hasan hızla yanıma gelince bizimle neredeyse hiç muhattap olmayan tunçda gelmişti
"allah yolunu açık etsin kardeşim"
"teşekkürler tunç"
"umarım suçsuz olduğun gerçeği ortaya çıkar bebeğim"
"hasaaann"
diyip boynuna sarılınca fırat parçalıyacakmış gibi baktı
adnanda yanımıza gelince konuşmaya başladı
"sağ salim git gel çocuk"
"şey teşekkürler"
diyip üstüme ceketimide geçirip koğuştan çıktım
ellerime kelepçe takan gardiyanla beraber hapishanenin kendi arabasına binip yol almaya başladık.
sonunda mahkemenin önüne geldiğimizde içimdeki heycan artmıştı
içeri girdiğimde saygın bir çok insan vardı yaklaşık 1 saat süren duruşmanın ardından suçsuz olduğum kanıtlanmıştı silahtaki parmak izleri tanımlanmış ve tetikteki parmak izlerinin babama ait olduğu ortaya çıkmıştı..
artık bitiyordu hapishane muhabbeti..
bi yandan mutlu ama bi yandanda bi o kadar mutsuzdum ahmet acaba kaçabildimi diye düşünmüyor değildim
hapishane kapısından geçerken bağırışmalar duydum içimden bi ses umarım yakalanmadan çıkabilmiştir diyordu..
araçtan inip koğuşa doğru ilerlediğimizde bi adamın gardiyana
"kaömışlar diyorum nasıl engel olmadın"
demesi ile derin bir oh çektim
koğuşa girdiğimde yatan herkes ayaklanmıştı.
tunç ve muhammet hâlâ arka taraftaki ranzanın altında konuşurlarken bana bakmakla yetinip konuşmaya dönmüştüler
adnan, fırat, hasan ve murat abi yanıma gelince konuşmaya başladılar.
hepsi bi ağızdan ne oldu diye sorunca cevap vermek için kapalı olan ağzımı açtım
"beraat ettim, babammış suçlu öyle dediler"
adnanın gözleri bianlık mutluluk alınca üzülmüştüm bu kadarmı istemiyordu yanında olmamı?
fırat sarılınca bende ona karşılık verdim
"sağ salim git evine kardeşim"
sessizce başımı salladığımda ondan ayrılıp hasana sarıldım ve valizimi toplamak için küçük dolaba yöneldim içindeki iki üç eşyamı alıp azına kadar dolu olan valize koydum
çantanın içinde olan geçen yıldan kalma olan fotoğrafımı bilerek belki adnan görür diye oraya bıraktım.
valizimi omzuma takıp tuvalete gittim
içimden aynı ses geçip durdu
"lütfen adnan gelsin, lütfen adnan gelsin"
ellerimi yıkamak için musluğa uzanırken kapı açıldı içeri giren bedenle olduğum yerde kaldım
aüır olan valizi omzumdan yere bırakıp ona koşup sarıldım
omzuna kafamı gömüp konuştum
"adnan"
"arda bak birazdan gidiceksin bunları söylemezsem içimde kalır, lütfen beni yanlış anlama ben doğru kişi değildşm bu yüzden seninle aramı mesafeli tuttum seni ayıpladığım yada sevmediğim için değildi.. lütfen gittiğinde kendine dikkat et sakın yorma kendini en ufak bi kötü hissettiğinde hastaneye git "
sanki hastalığımı biliyor gibi konuşmuştu..
gardiyan gelip kapıya tıklayınca bi dakika diyerek izin almıştım
" adnan bişey yapıcağım lütfen kızma bu muhtemelen seni son görüşüm.. "
diyip dudaklarına uzandım acemi bi şekilde dudaklarını öpünce karşılık verdi sanki özlemle öpüyor gibydi daha şimdiden özlemişti sanki..
gözümden bi yaş daha düşünce içimden zaten ölüceksin neyşn nazını yapıyorsun diye geçirdim.
valizimi alıp tuvaletten ardından koğuştan çıktım..
___
kontrol etmeden atıyorm bebisler
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hapishane (GAY) [TAMAMLANDI]
Teen FictionYan yana olan bir ıslah evi ve hapishane. Tüm koğuşlar dolu olduğu için ıslah evi yerine hapishaneye koyulan Arda..