2.BÖLÜM:"Sung Hoon yeogi"

11 3 2
                                    


Uzun bir zamandır yazmadığımın farkındayım ama oturtturamadığım yerler olmuştu. Ayrıca hiçbir şeyi bilgisiz yazmak istemedim. 

.

Bu bölüm biraz giriş niteliğindeydi umarım beğenirsiniz

Hepinize iyi okumalar..

.

.



"Siz tanışın ben sözleşmeyi hazırlamalarını söylemeye gidiyorum. En son yanıma uğrarsın koşulları konuşuruz." Ahn-Hyuk tekrardan başıyla selam verip beni koskocaman salonun ortasında bir başıma bırakmıştı. Hera olaya dahil olmamayı seçip kenarda telefonu ile uğraşıyordu. Karşımda bir an önce konuşsa da dağılsak der gibi bakan ekibin gözlerinde en ufak bir ışık göremiyordum. Tamamen hayattan bezmiş gibi duruyorlardı. Arka taraflardan biri elini kaldırarak söz istedi. Başımla konuşması için işaret verdim.

"Nerelisiniz?"

"Türkiye" Bir başkası söz istedi bu sefer.

"Kaç yaşındasınız?"

"23" Hepsi yanlarında ki arkadaşlarına dönüp fısıldaşmaya başladıkları için uğultu oluşmuştu.

"Sessizliği sağlayın." Diye onları uyardığımda hepsi sus pus olup başlarını yere eğmişlerdi. Etraflarında doluşup onları süzdüm ve konuşma yapmaya başladım.

"Derslerimde disiplin isterim. Sanki hayattaki yapmanız gereken tek şey enstrüman çalmak olacak şekilde yaşayacaksınız. Gününde ve saatinde en ufak bir sarkmada yaptırımlarımla yüzleşeceksiniz. Bana sormanız gereken sorular nereli olduğum kaç yaşında olduğum olmamalıydı. Merak etmeniz gereken şey, acaba size eğitim verebilecek donanıma sahip olup olmadığım olmalıydı." Adımlarım bana ilk soru soran kızın önünde durdu.

"Adın ne?"

"Min Seo."

"Kullanabildiğin bir enstrüman var mı?"

"Keman çalabiliyorum ama çok iyi çalabildiğimden emin değilim." Anlıyorum der gibi başımı salladım. Tekrardan hepsinin önünde durduğumda,

"Bir dahaki resmi dersimde enstrüman çalabilenleriniz ve çalamayanlarınız olarak iki gruba ayrılın. Detayları sonra konuşacağız. Hepinize iyi çalışmalar." Hera da benim sözlerimi bitirmemle uğraştığı telefonu kapattı ve cebine attı. Onu beklemeden çıkış kapısına ilerledim ve sözleşmeyi görmek açısından asansöre doğru ilerledim. Arkamdan Hera gelip birden kolunu omzuma attı.

"Çok havalıydın bebeğim." Diye kulağıma fısıldadığında yandan sırıttım ve tabi ki de bakışlarımdan birini attım. Birlikte asansöre binip gerekli katta indik. Az önceki sekreter tekrardan bizi karşıladığında yönlendirmesiyle tekrardan Ahn-Hyuk 'un odasına girdik. Bizi önünde evraklarla bekliyordu.

"İngilizce ve Korece olmak üzere iki sözleşme hazırlattım. İnceledikten sonra konuşabiliriz." Elinden sözleşmeyi aldım ve okumaya başladım. Alacağım ücret kısmına gözüm takıldığında gözlerimi yuvalarından çıkartmamak için zor tuttum. Beynim hızla yazılan ücreti Türk lirasına çevirmeye çalışırken, hesapladığım fiyatla oha dememek için tekrardan yutkundum. Doktor olursam muhtemelen bundan daha az bir ücretle başlayacaktım. Yaklaşık olarak otuz bin Türk lirası yapıyordu sanırım. Onlarda asgari ücretin bile fazla olduğunu biliyordum ama bu kadar fazlasını ben bile beklemiyordum. Sözleşmeye hızla göz gezdirmeye devam ettim. Şirket içinde ki sırların sızdırılmaması hususunda ki bir maddeye geldiğimde onların tedbirlerini ne kadar sıkı aldıklarını bir kez daha anladım. Çünkü sadece 4 sayfa şirket ahlakı ve gizliliği maddesi vardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 30, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hey Ajumma!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin