1- new york's new year (m)

236 20 16
                                    

Big Apple Manhwa'sından uyarlamadır. İyi okumalar~

1 SENE ÖNCE

Ayaklarımı bir omuz genişliğinde açmış, iki elimi de tüfeğin üzerine yerleştirip kabzayı sıkıca kavramıştım. Arpacıkların iki tarafında, geze doğru eşit boşluk oluştuğunda, flu bir şekilde görülen hedefe nişan aldım.

Adımlarım doğruydu, eğer birkaç saniye içerisinde hedefi doğru bir şekilde vurabilirsem, benim için "gündelik" sayılabilecek işimi yapıp eve gidebilecektim.

Eve gitmek için can atmıyordum tabiki, sadece bu işi sorunsuz bitirmekti amacım. Tekrar odaklanarak hedef aldığımda, tetiği çekmiştim. Hedefi kafasından vurmuştum nihayetinde.

Tüfeği gitar çantasına geri yerleştirirken her parçanın yerli yerine koyulduğuna dikkat ederek, gitar çantasını kapatıp sırtıma astım. Gökdelenin asansörüne bindiğimde, aynadan görünen siluetime, çoğunlukla yüzüme baktım.

Yeni boyattığım siyah saçlarımdan düşen tutamlar gözlerimin üzerinde bitiyor, ensemde hafifçe uzamış olanlarsa ensemi gıdıklarken, yüzüm he zamanki gibi normaldi. Herhangi bir duygu belirtisi yoktu. Sanki neredeyse 10 dakika önce bir insan öldürmemişim gibi.

Normaldi çünkü bu, artık günlük rutinim, mesleğimdi. Bir yıl önce, güvenlikte çalışacağımı sanarak gizli istihbaratta çalışmaya başladığımdan itibaren, bu böyleydi.

Canımı tehlikeye atmaya bayılmıyordum, sadece ihtiyacım olan parayı, annemin borçlarını ödeyene kadar burda kalacak, sonra istifa mektubumu verecektim.

Bunlar her gün düşündüğüm ama asla yapamadığım şeylerdi. Eğer istifamı verirsem, yine öldürülürdüm. Vermezsem de muhtemelen görev sırasında ölecektim. Bunu kendim seçmek zorunda kalmıştım çünkü yüklü bir maaşı vardı. Ne kadar zor bir iş yaparsam, o kadar fazla para alıyordum.

Nihayet asansör giriş katında durduğunda, gökdelenden çıkarak kalabalık New York sokaklarına atmıştım kendimi. Her yerde dolaşan insanlar, saatin dokuza yaklaşmasıyla daha da paniklemişti. Tatlı paniklerdi tabi bunlar, herkes yıl başında ailelerine, sevdiklerine hediyeler almış koşturuyordu.

Yılbaşı konseptine uygun kırmızı yeşil ışıklarla süslenmiş sokaklarda her zamankinden daha fazla coşku vardı.

Birden cebimden gelen titremeyle elimi cebimde duran telefonuma attım. Hyunjin'den dört cevapsız arama vardı. Telefonumu elime almamla tekrar çalmaya başlamıştı, tekrar arıyordu.

Açamazdım.

Büyük ihtimalle bana nerede olduğumu, ne yaptığımı, iyi vakit geçirip geçirmediğimi soracaktı. Eğer açarsam muhtemelen soracağı tüm sorulara yalan yanıtlar verecektim çünkü yaptığım iş dahil neredeyse her şeyi saklıyordum ondan.

Saklamak zorundaydım, gizli istihbaratta çalışan biri bunu en yakınları dahil kimseye söyleyemezdi. Bu en nefret ettiğim şeydi. Söylediğim her şeyin bir yalan olması içimi çok acıtıyordu. Sık sık istifa etmek istememin nedenlerinden en büyüğü de buydu zaten.

Sonunda çalmayı durduran telefonumu arka cebime geri koyup solumdaki şekerleme dükkanın önünde durdum. Şekerlemeler, adeta 'beni al' dermişcesine bakıyorlardı bana.

Yavaş adımlarla dükkana girdiğimde, buram buram kokan şekerleme kokusu beni mest etmiş, cebimdeki tüm parayı onlara harcamam için işaret ediyordu sanki.

Çok da uzun sayılmayan kuyruğa girdiğimde, hangi şekerlemeden alacağımı düşünmekle meşguldüm. Ben karar veremeden, sıra çoktan bana gelmişti.

BIG APPLE | HYUNIN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin