5- different races

70 15 2
                                    

***

"Daha fazla yapamam, bu gidişle öleceğim." Yatakta uzanırken söylendim. Benim aksime Hyunjin pek de yorulmuş görünmüyordu.

"Hani yatakta istediğim kadar yapabilirdim?"

"Öyleyse bile dur dediğimde durman gerekir. Ayrıca, yatakta yeterince yaptık." Konuşmakta bile zorlanırken gözlerimi yorgunluktan yavaşça kapatmıştım.

"Benim için yapmamak sorun değil..." Sadece kendinin duyabileceği bir şekilde fısıldamıştı, ne dediğini duyamamıştım.

"Bir şey mi dedin?"

"Sadece..." Derin nefes aldığında yatak başlığına dayalı olan sırtını çekerek benim yanımdaki yastığa başını koydu. Ellerinden birini saçlarıma koyarak okşamaya başladığında doğrudan yüzüme bakmıştı.

"Çok az görüşüyoruz, görüştüğümüzde de sadece seks yapıp uyuyoruz, özellikle son iki yıldır." Konuşurken durakladığında yutkundum.

"Senin yanına gelmediğimde bana gelmiyorsun. Yanlış anlama, seninle ne olursa yapmayı seviyorum ama sence de biraz..."

Demeye çalıştığı şeyi anlamıştım. Daha çok 'sevgililer' gibi takılmamız gerektiğinden bahsediyordu, bizse sadece 'yatak arkadaşları' gibi davranıyorduk.

Bunun nedeninin kendim olduğunu biliyordum.

Sadece hayatımda bir 'ilişki' istemiyordum. Şuan iyiydik ve böyle devam edebilirdik, ne kadar çoğu zaman bundan dolayı suçluluk duysam da.

O kibardı, nazikti ve asla kendimi kötü hissetmeme yol açmıyordu ama yaptığım işi bile ondan saklarken ve onu sadece yatak partnerim olarak görürken buna devam etmem zordu.

Aslına bakarsam, birbirimiz hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyorduk. Onunla bu işe girdiğim ilk zamanlarda tanışmıştık. O zamanlar bir ilişki isteyecek kadar yorulmamıştım.

Kore'den Amerika'ya yeni taşındığım zamanlarda Amerika çok farklı bir yerdi benim için, yaşadığım şehirden çok daha büyüktü.

Erkeklere karşı özel bir ilgim olmamıştı ama bir anda kendimi gay barda buluvermiştim. Hyunjinle de orada tanışmıştık. Daha doğrusu, o zamanlar ona Edward diyordum.

İlk tanıştığımız gün seks yapmamız, belki de ilişkinin böyle yürümesine sebebiyet veren şeydi, bilmiyorum.

Sonrasında bir kere, bir kere daha ve bir kere daha görüşmüştük. Ardından birlikte yemek yemeye başlamış hatta ev anahtarlarımızı bile birbirimize vermiştik.

Fakat sadece buydu.

Birbirimiz hakkında bir şeyi bildiğimiz yoktu. Ben Hyunjin'i kandırıyordum, o da benim hakkımda bir şey sormuyordu.

Edward, benim gibi Kore-Amerikan Meleziydi ve iyi bir bankacıydı.

Ben ise küçük bir finans şirketinde çalışıyordum. Daha doğrusu, o öyle sanıyordu.

Daha fazla yalan söylemek, başına iş açmak ya da onu üzmek asla istemediğim için, ondan bir an önce ayrılmalıydım.

Yatakta hafifçe doğrularak ellerimi boynuna sardım, ayrılmadan önce sadece ona doymak istiyordum.

"Yorulmuştun hani?" Geri çekildiğinde sordu.

"Sadece öpeceğim." Dudaklarımı dudaklarına değdirdiğimde karşılık vererek dilini ağzıma sokmuştu.

Ellerim ensesinde kalmış siyah saçlarını okşarken beni belimden tutarak kendine daha da yakınlaştırmıştı.

Geri çekildiğinde boynuma sıkıca sarıldı.

BIG APPLE | HYUNIN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin