Üzgünüm Anne...
Yola çıkmak zorundaydım.Babamın gözlerimin önünde erimesini daha fazla kaldıramıyorum. Sana ve bana yaptıkları aklımdan çıkmıyor. Zaten onun günahlarını çekiyor baksana... Eline düştü şimdi yatalak.
Beni de hiç düşünme. Koca adam oldum baksana şimdi öğretmenim. Duyduğun aşka saygım sonsuz... Sana gel diyemem. Ama ben artık kalamıyorum. Olurda bir gün gelmek istersen. Seninde kaçacağın bir evin olacak İzmir'de.
Kişilerim > Annem > Gönder
19 Mayıs 2000 07.36"Biletler lütfen, Beyfendi biletler,Biletler ablam, biletin Bey baba.."
Vagonların arasından görevli biletleri toplayarak bana geliyordu. Paltomun iç cebimden bileti çıkarttım ve koridora bakan pencereden dışarı çıkarttım. Görevli tam yanıma geldi bileti alırken " Keşke herkes sizin kadar duyarlı olsa..." Dedi. Şaşırdım.
"Neden altı üstü bilet uzattım ?" Diye sordum. "Baksana abi. Herkes bekliyor ayağına gideyim. O biletini çıkartsın bana versin. Bak sen ne güzel hazırlamış uzatmışsın." Gülümsedim "İyi yolculuklar abi... Biletler lütfen...Hanımefendi bilet...Kardeşim bil..."
Pencereyi çekip kapattım ve tekrar koltuğuma yaslandım. İlk kez uzaklaşıyorum senden, senden, hepinizden. 32 yaşındayım ilk kez evimden uzaklaşıyorum. Bir öğrencilerime üzülüyorum bir de anneme. Geri kalanlar geride kalabilir. Ne hayatımın aşkını yaşattı bana ne de güzel bi gençlik bu şehir. Şimdi gidiyorum İzmir'e. Yeni bir okul. Yeni bir ev. Yeni bir hayat. Artık babam yok. Evlenme baskısı yok. Evin küçük oğlu yok.
Ben bunları aklımdan geçirirken vagon hareketlendi. Demir demire sürttü. Bu bir ayrılık sesidir. Şapkamı kafamdan çıkartıp yüzümü örttüm. Gözlerimi kapattım. Bir süre hareket ettikten sonra vagon dairesinin kapısı sürmeyle açıldı. Sallantıyla şapkamı yüzümden çektim. Kapıda elinde kendinden daha büyük ve ağır bir valizle yaşlı bir teyze bana bakıyordu. "Aman teyzem gel buyur,otur." Kalkıp valizini elinden alıp kenara koydum. "Sağol evladım sağol" dedi sesi titrekti elleri buz gibiydi, oldukça yaşlıydı. Karşı koltuğa oturdu bende vagonun sürmesini çekip yerime geçtim. Teyze dolu gözlerle bana bakıp gülümsüyordu. Bende gülümsedim ve kafamı aşşağı yukarı yaparak onu selamladım. "Ne kadar gençsin..." Dedi ağır ağır. "Evet ya öyleyim değil mi ? Bizde yaşlanacağız Teyzem hep böyle kalmayacağız ya." Dedim. "Neden buradasın ? "Diye sordu. "Yeni bir hayat için teyzem. Uzun hikaye. Öğretmenim ben. Tayin istedim çıktı. Şimdi yeni okuluma gideceğim artık." Dedim. "Sen neden burdasın nereye gideceksin ? " Diye sordum. "Ben zaten yolun sonundaydım oğlum ait olduğum yere gidiyorum. " Dedi. "Siz İzmir 'de mi oturuyordunuz ? "Diye sordum. Belki hakkında birşeyler öğrenirdim. Anlatılanlar gibimiydi İzmir. Çeşit çeşit içkiler. Yüksek binalar. Arabalar...
Teyzeden bir cevap gelmedi. Bende şapkamı suratıma örtüp tekrar koltuğuma yaslandım.
Sarsıntı ve ray sesleri birbirine karışırken beynim gıdıklanıyordu. Bu sesler beni uykuya çağırıyordu. Gözlerim ağırlaştı, ağırlaştı ve sonunda kapandı.Evin içindeyim.Odamdayım.Yatağımdan kalkıp halıda duran bira şişelerini yatağımın altına koyup tam arkamı dönüyorum. Kapım yavaşça açılıyor. Öğrencilerimden Ayşe bana bakıyor. " Hocam neden? Neden bana vurdunuz ? " Diyor ağlayarak. Ben sana vurmadım Ayşe. Hem ben öğrencilerime asla vurmam ki. Arkasını dönüp salona doğru koşuyor. Beni babama şikayet ediyor. Koridordan babamın ayak seslerini duyuyorum. Belinden çıkan kayış sesi koridorda yankılanıyor. Kapıyı koşarak kapatıyorum. Annem yapışıyor koluna "Bey dur nolur yapma o daha küçücük BEY BEY".
Yatağımın altına doğru eğiliyorum. Simsiyah bir el yakama yapışıyor aniden beni yatağın altına çekmek istiyor. Tekme atmaya çalışıyorum. Çırpınıyorum. Üzerimdeki gömleğin boğazı yırtılıyor. Babam yaklaşıyor. Kendimi bırakıyorum siyah el beni yatağın altına sokuyor. Leş gibi içki kokusu yatağımın altı. Kafam ağırlaşıyor. Ağlamaya başlıyorum " BABA BEN ÖĞRENCİLERİME VURMAM. BEN ONLARA ASLA VURMAM".
Sesler geliyor. " Hocam , hocam ,hocam.."
Aniden irkilerek uyandım. Biletimi teslim alan görevli beni uyandırmıştı. " Hocam iyimisiniz ?" Diye sordu. Koltukta oturuşumu düzeltip " Ha ben.. iyiyim iyiyim sağolasın. Çok mu ses yaptım ? " " Yok abi mola verdik şimdi eğer bir ihtiyacın varsa gör diye uyandırdım. Bazısı böyle uyuyakalıyo sonra yolda arıza çıkartıyo çünkü." Dedi. " Sağolasın kardeş " dedim. "Benim hoca olduğumu nerden biliyorsun ? " Diye sordum. " E ben öğrencilerimi asla dövmem vurmam diyordunuz. Ben ordan çıkarımda bulundum.Ama hocam biz eti senin kemiği benim diye veriyoruz size. Haketmişlerdir sizde çakıvermişsinizdir iki tane."
"Olur mu canım öyle şey. Onlar daha genç çocuk onlar. Konuşarak hallediyoruz biz okullarda. İnanmayın öyle kavgaydı dövüştü." Dedim. " Tamam hocam tamam kızmayın. Bir ihtiyacınız varsa görün 1 saate İzmir'e varırız." Dedi ve vagondan ayrılıp yan vagona geçti. Bende vagondan ayrılıp gara indim. Muğla Garı. Telefonum çaldı. Arayan annemdi.
"Oğlum ne yaptın vardın mı İzmir'e ?"
"Yok annem daha var yolum az kaldı ben inince arayacam seni zaten."
"Aman oğlum dikkat et orda yol bilmezsin iz bilmezsin. Aklım hep sende valla. Haber et bana mutlaka olur mu ? "
"Tamam annem ederim hadi kal sağlıcakla"Telefonu kapattım.
İzmir'e gidince ilk iş okulu ziyaret etmek. Hocalarla tanışmak. Nasıl bir liseymiş burası. Bir de uygun yollu bir ev tutmak lazım yakınlarından. Zaten yavaş yavaş düzen oturur heralde. Sonra bizimkilerde gelir yanıma. Yavaş yavaş garın içinde yürüyordum. Bir sigara yaktım. Hızlıca sigaramı içtikten sonra tuvalete gireyim diye düşündüm. Bir görevliye yaklaştım. "İyi günler tuvalet ne tarafta ? " Görevli gişede biletleri hazırlıyordu. Eliyle ileriyi işaret etti. Döndüm ve işaret ettiği yere doğru yürüdüm. Tuvalet tabelasını görüp sağa girdim. Eski bakımsız bir tuvalete getirdi bu tabela beni. İçeri girdim. Kabinin birini tıklattım. Ses yoktu içeri girdim kapıyı kapatıp sürmeyi çektim. Kapağı kaldırmak için eğildim cebimden telefonum kayıp yere düştü. Kahretsin ya. Bu pis yere düşürdüm telefonu. Yerden alıp kenarı koydum. İhtiyacımı görüp lavaboda suyla yıkayıp sildim. Kafamı kaldırıp aynaya baktığımda. Çok güçlü bir adam gördüm. 32 yaşında kararlı iyi giyimli kibar ve centilmen. Kendi ayakları üzerinde duran ayakları yere basan bir eğitmen. Bu benim. Yeni şehre gidiyorum. Yeni bir hayata. Üzerimi düzeltip dışarı çıkmak için çıkış kapısını çektim. Ama kapı açılmadı. Bir daha denedim. Sanki üzerime kilitlenmiş gibi kapının kulpu boşa iniyordu. Bir kaç kez daha deneyip açamayınca kapıya vurdum. "HEY! BİRİ BAKABİLİR Mİ ? TAK TAK TAK.
Deniyordum ama kapı açılmamaya yemin etmişti sanki. Treni kaçırırsam burda kalırsam diye telaşa kapıldım. Sertce kapıya vuruyor bir yandan da dışardakilere sesleniyordum. TAK TAK TAK TAK.
Ve içeri kabinden bir çocuk sesi duydum.
"HOCAM... NEDEN GİDİYORSUNUZ ? "
Sesle aniden irkildim. Arkama baktım. "Kimsin sen ? " Dedim. Arkamda lavabolar ve tam karşısında 4 adet yan yans tuvalet kabini vardı. "Bizi neden bırakıyorsunuz ? " Dedi çocuk içeriden. " Kimsin evladım ?" Diye sordum tekrar. Ama içeri girerken benden başkası yoktu. Hiç bir ses duymamıştım. Yavaşça sese doğru yaklaşıp ilk kabini açtım. İçerisi boştu. İkinciye yaklaşıp açtım. Boştu... Gerilmeye başlamıştım. Ve bir yandan tren kalkabilirdi. "Evladım kimsin çık bakalım Nerden tanıyorum seni? " Dedim.
"Hocam" dedi. " SESİ DİNLEYİN" demirin demire sürtme sesi. Bu bir veda sesi. Tren harekete geçiyordu. Hızla dönerek kapıyı açmaya çalıştım bişeyler ters gidiyordu. "Korkmayın Hocam!" Kapıyı daha sert vurdum. Ve kabinin kapıyı yavaşça açılıyor bedenim buz gibi oluyordu. Tüylerim diken diken olmuş ensemden aşşağı bir buz parçası bırakılmıştı sanki. Kapıya tüm gücümle vurdum. "Hocam. Benim korkmanıza gerek yok... " Ve kabinin kapısı sertce geri çarptı. "ÇIKARIN BENİ BURDAN BURDA KAPALI KALDIM!" diye bağırıyordum.
Çıkış kapısı açıldı. Koşarak dışarı çıktım. Bir görevli elinde anahtarlarla korkarak bana bakıyordu. " Özür dilerim beyefendi ben içerde kimse yok sanıyordum." Dedi.
"Sorun değil sorun değil kardeşim. Tren.." koşarak perona döndüm. Trenim çoktan uzaklaşmıştı koşarak gişeye döndüm. Gişedeki görevliye " Trenimi az önce kaçırdım." Dedim. "Panik yapma bir sonrakine biner gidersin" dedi. "Ama eşyalarım... Eşyalarım ordaydı. " Dedim tekrar. "Korkma kardeşim. Hepsi aynı yere gidiyor. Alırsın ordaki gardan eşyanı. Geç sen diğer trene bak geldi otur ben hallederim görevliyle konuşurum." Dedi ve yerinden kalktı. " Sağolun beyefendi" dedim.Koşarak diğer trene girdim ve boş vagona geçtim. Vardır bunda da bir hayır dedim içimden. Adam doğru söylüyor koskoca tren kaçmayacak ya alırım İzmir'e varınca eşyalarımı. Biraz soluklandım. Koltuğa iyice yerleştim. Ve vagonun sürgüsü açıldı. Az önce karşımda oturan yaşlı teyze elinde aynı büyük bavulla vagonun kapısının önünde durmuş bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALKONLAR
Mystery / ThrillerGenç bir fizik öğretmeni ailevi sıkıntıları nedeniyle yaşadığı şehirden uzakta bir şehre tayin ister. Hiç gitmediği uzaklıkta bir yere tayini kabul olur. Daha önce hiç ayak basmadığı bu muhitte okula yakın bir siteden daire kiralar. Eski bir Rum sit...