Karşımda duran kişi,adını hala bilmediğim kişiydi.Beni şaşkın bir şekilde süzüyordu.Tamam,şaşkın kelimesi birazcık ağzıma takılmış olabilir.Ama,ikimizin de durumu aynıydı .Eğer biz adına bir isim konulması gerekseydi kesinlikle 'ŞAŞKINLAR' olurdu.Bir dakika,biz?
Ben de onu şaşkın şaşkın süzüyordum ve zaman geçtikçe yüzümün domatese dönüştüğünü fark etmiştim.İlk konuşanın kim olacağını beklerken istemsizce ağzımdan şu sözcükler döküldü:
-Burada ne işin var?
Evet sonunda söyleyebilmiştim.Başım öne eğik bir şekilde cevabını bekliyordum, yeşile çalan gözlerine bakabilmek büyük bir cesaret işi gibi gözümde büyüyordu.Sanki klasik kahverengi gözlerimden utanıyordum.Onun mükemmelliği karşısında en iğrenç halimle karşılık veriyordum.Melis haricinde birisi beni böyle görmüştü ve bu da görmesini isteyeceğim en son kişiydi.Rezillik kotam dolmamış mıydı hala ya?Daha nasıl rezil duruma düşürecekti beni?
O sırada kafasını dışarı çıkarıp kapı numarasına baktı.
-Asıl senin burda ne işin var?
Neler olduğunu anlayamamıştım, neyden bahsettiğini de.Burası benim ve Melisin odasıydı ve istediğim her işi yapabilirdim.
Kendime geldim ve ona sorgulayıcı gözlerle baktım:
-Burası benim odam.Neden geldin?
-Burası Can'ın-----
-Bir dakika yaa sen bu kapıyı nasıl açtın ki?Bu odanın kartı sende yok.Kapıyı nasıl açtın?Ya cevap versene!
Ne diyeceğini bilmez bi şekilde bana bakıyordu.Parlamıştım işte.Sakin kalmak bana göre değildi.Hırçındım ben.Beni hayat böyle yapmıştı.Kendi kişisel seçimlerimle bir alakası yoktu,bu şekilde duvarlarımı örer ve kendimi korumaya alırdım.Ama şu anda müthiş tatlı yüz ifadesine kayıtsız kalmakta zorlanıyordum.
-Bize verdikleri odanın rezervasyonu varmış.Benle Can'ı buraya yönlendirdiler.Buranın boş olması gerekiyord----
-Aa,ne yapacaksın işte yanlışlık olmuş.Adı üstünde "yanlışlık" hadi artık çıkabilirsi--haaağpppşşuuuuhhhh
Ve art arda hapşurmaya başladım.Bir keresinde okulda aptal bir kıza saç baş dalmıştım, ama henüz hırpalayamadan ağır parfümüne yenik düşmüştüm.Hapşurmaktan birşey yapamamıştım, üstüne üstlük kız karşımda kahkahalara boğulmuştu.Şimdi yine aynısını yaşamaktan korkuyordum.Bu parfüm de acaip ağır kokuyordu.
Ve kız parfümü olduğundan emindim.
O birşeyler konuşuyordu,itiraz ederek.Ama ben kendi kafama göre parçaları birleştirdim ve ne söylediğini bilmediğim sözün ortasında,bir adım yaklaştım ve:
-Senin üzerinde o aptal sarışının parfümü mü var?
Alerji aynı anda beyni de sulandırıyordu, bizzat yaşıyordum.Aralıklarla hapşurmaya devam ediyordum ve bu kadar hapşurmadan sonra bitap düşeceğimi fark ettim.
-Ne?
Dedi şaşkınca.Valla biz böyle şaşkın şaşkın mutlu mesut yaşarız hee.
'Bi dakka Noluyo ya?Ne dedim ben??' dedim kendi kendime.
Alerjimin en üst safhada olduğundan emin olabilirsiniz.Olanlar bilir, beyinde yarattığı böcükler insanlara çok farklı şeyler söyletebilir arkadaşlar.
-Noluyo ya?
dedim.Söylediğim şeye ben de şaşırmıştım.Bir kere, hesap sormak da neyin nesiydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARDAN ÇOCUK
Teen Fiction"Ulaşılması imkansız bir erkek, Hasta ve sorunları bitmeyen bir kız, Ve mucizevi, ayıcıklı pijama." ••••••••••••••••••• Pamuksu kar taneleri arasında,siyah kazağı ve ela gözleriyle eminim ki muhteşem görünürdü.Belki gözlerine birkaç şanslı güneş ışı...