Zeynep yüzünde kocaman gülümsemeyle eve girdi, ayakkabılarını çıkarıp annesine seslenicekken Müjganı karşısında buldu. Her zamankı alaycı ve küçümseyen bakışlarla Zeynebe bakıyordu.
"Ooo Zeynep hanım, bakıyorum ilk günden eve geç gelmeler, elin adamıyla lüks arabalarda keyif sürmeler..."
"Ne diyorsun Müjgan abla? Zaten tüm gün çalışdım, yorgunlukdan zor ayakda duruyorum, bir de sen başlama Allah aşkına"
"Meh..." Müjgan cümlesini tamamlayamadan kapı açıldı ve sinirden yüzü kıpkırmızı olan Mehdi içeri girip kapıyı çarptı.
"Zeynep, o adam kimdi? O araba nerden çıkdı? Neden eve bu saatde geliyorsun?"
"Mehdi, sakin olur musun lütfen? O araba şirketin arabası, patronum Barış bey çok önemli bir dosya üzerinde geç saate kadar çalışdığımız için iş arkadaşlarım Seyhan ve Mertle birlikde beni de eve bırakdı. Yalnız değildim arabada yani."
"Buna inanmamı mı bekliyorsun? İlk günden ne bu samimiyyet? Bilmiyorlar mı senin evli barklı kadın olduğunu? Neden geç saate kadar çalışdırıyorlar seni? Mahalleden biri görse ne der, ben o kadar geniş biri miyim?"
"Mehdi lütfen konuşmana dikkat et! Ben senin karınım, saygılı konuş. Ayrıca iş bu, evlisi bekarı mı olur? İlk ay benim kendimi göstermem için çok önemli, biraz anlayışlı olsan?"
Sakine endişeyle, Müjgansa büyük keyifle kenardan kavgayı izliyordu. Sakine tansiyonu düşürmek için karışma ihtiyacı hisseder.
"Mehdi, oğlum, bak belli ki Zeynep ilk günden sesini çıkaramamış. Bundan sonra dikkat eder, iş saati biter bitmez döner evine. Sakin olun, yemek ayırdık size, geçin sofraya güzelce yemeğinizi yiyin."
"Aç değilim, Zeynep hanım sayesinde yemiş kadar oldum" diyerek Mehdi öfkeyle odasına çıkdı. Zeynep böyle tepki almayı beklemiyordu. Mehdiyle farklı hayat tarzları olsa da evlendikden sonra bir-birilerini tanımaya, alışmaya başlamışlardı. Eve dönünce kocasına ilk gün yaşadıklarını anlatıcakdı, Mehdi de onun sevincine, heyecanına ortak olucakdı, kocasına sarılıp uyuyarak günün yorgunluğunu üstünden atacakdı... Hiçbir şey hayal etdiği gibi olmadı.
Zeynep önce odasına çıkmakda çekinse de derin bir nefes alıp odasına gitti. Yatakda olsa da Mehdinin uyumadığı belliydi. Zeynep de sessizce üzerini değiştirip uyudu.
Sabah ikisinin arasında ölüm sessizliği hakimdi, Zeynep tek laf etmeden hazırlanıp kahvaltıya indi. Kahvaltı sonrası evden tam evden çıkarken Mehdinin sinirle kendisine seslenmesiyle durmak zorunda kaldı.
"Bekle, Zeynep, ben götürücem seni işe."
"Kendim giderim, sen zahmet etme."
"Ben götürürüm dedim! Bir kere de lafımın üstüne laf söyleme!"
Zeynep gerginliğin daha fazla uzamaması için kabul etmek zorunda kaldı. Şirkete vardığında başı ağrıyordu, daha işe başlamadan yorgun ve bitkin hissediyordu. Kahvesini alıp işinin başına geçti.
Sorunlu davanın ilk duruşmasına az zaman kaldığı için görev dağılımı yapıldı ve yine herkes tüm dikkatini işine verdi. Öğlenden sonra otellerden birinde müvekkille toplantı ayarlanmışdı, Barış hem işi öğrenmesi, hem de yardımcı olması için Zeynebi de yanında götürdü. Gergin geçen toplantı sonrası Barış Zeynebe eve bırakmayı teklif etse Zeynep şirkette işi olduğunu bahane ederek ofise dönmek istediğini söyledi, Mehdi iş çıkışı onu almaya gelecekdi. Gözü sürekli saatindeydi, hemen şirkete varmak ve toparlanıp çıkmak istiyordu. Ama Mehdinin çoktan şirketin önünde kendisini beklediğini bilmiyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçek Aşk
Roman d'amourDoğduğu evin kaderi olduğuna inanan,kendinden çok ailesini önemseyen bir kadın... Hayatı işinden ibaret olan,aşkı tanımayan bir adam... Kaderin bir araya getirdiği bu iki genç gerçek aşkı bulup tüm sorunların üstesinden gelebilecek mi?