İçtima alanındaki iki asker birbirleriyle kavga ediyorlardı.Benim geldiğimi gören bir asker dikkat diye bağırdı ve herkes hazır ola geçti.
"Evet beyler. Kısa keserek küçük bir konuşma yapacağım. Benim kim olduğumu biliyorsunuz zaten. Yavaş yavaş tanışırız. Şimdi eğitime başlayalım."
"Bir mazuratım vardı komutanım"
"Evet asteğmenim?"
"Ben görevden affımı istiyorum komutanım"
"Pardon ne affı?"
"Komutanım asıl ben affımı istiyorum" diye atıldı diğer asteğmen.
"Oyun mu oynuyoruz lan burada ne affı geçin yerinize başla 20 tur koşu"
3 saat içtima yaptıktan sonra hepimiz gazino da oturmuş sohbet ediyorduk.
Havadan sudan konuşurken telefonum çalmaya başladı. Bilinmeyen numaraydı. Tabiki hemen açtım.
"Merhaba Meriç Şanlı ile mi görüşüyorum acaba?"
"Buyrun benim siz kimsiniz?"
"Hanımefendi sizi Özel Karaca Hastanesi'nden arıyoruz. 21 Ekim'de hastanemizde oluşan bir yangın sonucu o gün doğan bebeklerin karışmış olabileceği kanısına varıldı. Yarın saat 14'te müsaitseniz DNA testi için gelebilir misiniz?"
"Hanımefendi siz benimle dalga mı geçiyorsunuz, ne karışması anca 30 sene sonra mı anladınız bunu?" dedim. Daha doğrusu bağırdım. Tabi böyle olumca timdeki herkes merakla bakmaya başladı.
"Meriç Hanım evet zor bir durum fakat lütfen yardımcı olup DNA testi için hastenemizde bulununuz."
Tamam deyip kadının sıratına kapattım ve olani tim ile amcama yani albayıma anlatıp eve geçtim.
Babamı zaten önceden aradıkları için eve gelir gelmez sıkı sıkı sarıldı bana. Benim her şeyimdi ki onun da her şeyi ben ve abimdik. Şimdi böyle bir olay çıkması annemden sonra onu sarsabilirdi. (Annesine ne olduğu süprüz :)
"Babacım bak ben seni çok seviyorum abimi de öyle. Ama olaki gerçek kızınız çıkmazsam diğer kızı da tanımaya çalışın olur mu? Ben size kesinlikle darılmam hatta mutlu olurum bana söz ver tamam mı?" Dedim. Ki bunları derken de gerçekten istediğim için demiştim. Sırf ben kırılacağım diye olası gerçek kızını tanımasını önleyemezdim.
"Tamam kızım ama sen de şunu bil ne çıkarsa çıksın sen benim kızımsın. Önemli olan kan bağı değil. Ben büyüttüm seni ilk adımın ilk kelimelerin ilk mezuniyetin hep benimleydi. Ne olursa olsun seni çok seviyorum"
Biliyorum baba biliyorum dedim ve üzerime düşen ağırlıkla direk yattım.
Sabah kalktığımda saat 12'ydi. Tabi izinli olumca zaman kavramı devre dışıydı benim için. Mutfağa baktığımda babamın çok güzel bir kahvaltı hazırladığını gördüm. Abim görevdeydi o yüzden yanımızda değildi ve ona ulaşamayacağımız için bu son gelişmelerden haberi de olmamıştı haliyle. Kahvaltıyı her zamanki gibi sohbet ede ede yapıp yola çıktık. Hastanenin önüne geldiğimizde babam kolumu sıkı sıkı sarıp beni içeri soktu. Bu haline gülmek istesem de kendimi tuttum. Resepsiyonun oraya gidip odayı sorup direkt çıktık. Biz gelmeden zaten diğer ailede gelmişti. Gözümü onların üzerinde gezdirdiğimde içime bir ağırlık çöktü. Çünkü kadına acayip benziyordum ve kız da abimin kopyasıydı resmen. Şimdiden sonucu anlamıştım. Babam da benimle aynı şeyi düşünmüş olacak ki elimi tuttu. O sırada doktor:
"Herkes geldiyse buyrun beyler sizi kan için alalım" dedi ve çıktılar. Onlar çıkınca kıza döndüm. Kız cidden çok güzeldi. Üstünde beyaz bir crop ve altındaki mini etek ona çok yakışmıştı. Tam annemin istediği kız diye geçirdim içimden. Babam geldikten sonra biz de kan verdik ve dışarı çıktık.
Doktor: Bizim hatamız olduğundan sonuçlar 4 saate çıkacaktır.
4 saat babamla boş boş yürüdükten sonra geri hastaneye döndük. Sonuçlar tabiki benim tahmin ettiğim gibi çıktı. Onların kızıydım. Bu bende hiçbir duygu yaratmadı ama. Çünkü beni tanımak istememelerini hissediyordum. Ama kız sanki babam ona bir adım atsın diye bekliyordu. Babama döndüğümde kaç göz hareketiyle kızı işaret ettim. Banam kıza dönüp
"Melis, canım biliyorum aileni çok seviyorsun ve anladığım kadarıyla onlar da seni çok seviyor. Kesinlikle bunu değiştirmeni istemiyorum. Ama ben seni tanımaktan onur duyarım, eminim ki meriç de seni tanımak isteyecektir." Dediğinde ben de babama destek çıktım ve kız daha sonra bu akşam buluşabileceğine dair söz verdi. O sırada diğer aileye baktığımda bana tek kelime etmemişlerdi. Eyvallah anlamında başımı sallayıp babamla hastaneden çıktım.
Beni tanımak istememeleri onların tercihiydi. Kesinlikle kırılmadım. Zaten beni canı gibi seven abim ve babam var, fazlasına gerek yoktu.
Hastaneden çıktıktan sonra babam eve gidip yemek hazırlamaya başladı. Evet babam çünkü benim elim hiç yatkın değildir. O sırada kapı çaldı .
"Merhaba Meriç Hanım"
"Hanım ne melis meriç de lütfen hoşgeldin"
"Peki Meriç hoş buldum o zaman"
"Geç içer geç bak babam senin için o kadar çok yemek hazırladı ki. Bunların tadına bir kere baktın mı bir daha vazgeçemeyeceksin"
Babam oradan abartma diye atlasa da ben devam ettim. Yemeğimizi yedikten sonra sohbet ediyorduk.
"Meriç sen ne işle uğraşıyorsun?""Askerim ben" Bunu söylemekte sakınca duymamıştım çünkü onları araştırmıştım tabi ki ve kötü bir geçmişleri ya da terörle bağlantıları yoktu. Aksine mehmetçik vakfına düzenli olarak bağış yapıyorlardı.
"Aa öyle mi benim Mert abim de asker burada"
Derken kapı çaldı. Melis abilerinin onu almaya geleceklerini söylemişti zaten.
Dırırım burada kestim çünkü nasıl gideceğimi pek düşünemedim buradan sonra. Öneri alsam çok makbule geçer canlarım. 💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan İçin
AzioneO bir yüzbaşı Yapamazsın diyenlere inat yüzbaşı olan bir KADIN ASKER O Meriç Şanlı Peki siz Meriç'in hikayesini okumaya hazır mısınız?