1-NOT

1.1K 67 30
                                    

Merhabaaaa. Çookk uzun süre oldu yazmayalı. Şimdi yepyeni bir textingle karşınızdayım.

Biliyorsunuz bir textingim daha var, adı Bilinmeyen Komşu. Ona ikinci kitap yazabilirim diyordum sizlere ama yazmayacağım. Oldukça olay bölünmesi ve hatalarla dolu ilk textingim olduğu için ve bu yüzden ikincisi yazılmaya değer değil.

Diğer kitabım Evsiz'e de uzun süre devam etmeyeceğim.

Bu textingime yoğunlaşacağım. Umarım beğenirsiniz.

Neyse kız amaan, okuyun çok güzel :D

               Başlama tarihiniz🥂

.

2.Bölüm "NOT"

"Arkadaşlar sınav kağıtları dağıtılıyor. Yanında gelen imza kağıdına imzanızı atmayı unutmayınız."

Stresten elimde sıktığım kalem neredeyse kırılacaktı. Sınav kağıdımı önüme koyan kıza teşekkür edip hızla kağıdı önüme çektim.

Tam sınavıma başlayacakken kağıdın arkasında ufak bir kağıt olduğunu fark ettim ve kağıdı elime aldım.

Başarılar, amfi güzeli ;)

Hızla gözüm sınav kağıtlarını dağıtan kızı buldu ve tam seslenip kağıdı sanırım yanlışlıkla bana verdin diyecektim fakat kız çoktan ön sıralara ulaşmıştı bile.

Tekrar tekrar kağıda bakarken gözlerimle sınıfı taradım. Herkes kağıdıyla ilgileniyordu. El mecbur kağıdı buruşturup cebime atarken, sınavıma odaklanmaya çalıştım.

.

Üstümden tır gibi geçen sınavın ardından elimde bir kahveyle kendimi sahile atmıştım. Yorgundum. Her  an yorgunluktan ağlaya dabilirdim. Sınav kaygısıyla dolu olan beynim ve zorlayan dersler, bünyemi iflas ettirecek duruma getiriyordu. Üniversitede ikinci senemdi. Kazanabilmek için çok şeyden fedakarlık etmiştim. Orta halli bir ailenin çocuğuydum. Okumasam ne ailemden kalan bir şirket vardı ne de ömrümü sürdürebilecek bir birikimim... O yüzden bir gün herkesten bağımsız olma hayaliyle biraz daha tutunuyordum bu hayata.

Ve sığınabileceğim sadece bu sahil vardı. Genelde yalnız gelirdim. Hatta genelde yalnız takılırdım zaten. Çok  arkadaşın içinde yalnız kalanlardandım aslında.

Rahatlamak amacıyla sırtımı kıyıda duran tekneye yasladım. Gözlerimi kapatıp dalga seslerini dinlerken, bu güzel sese telefonumun bildirim sesi karıştı.

0543*******: Umarım sınavın iyi geçmiştir, amfi güzeli...

Ahu: Kimsiniz? Sanırım yanlış kişiye gönderiyorsunuz

0543*******: Senden başka amfi güzeli yok maalesef

Ahu: Bakın kimsiniz bilmiyorum ama bugün sınavda gelen not kağıdıyla beni çok rahatsız ettiniz

Ahu: Şu saçmalığa devam ederseniz polise başvuracağım

(Görüldü)

Ahu: HEEEY KİME DİYORUM!

Ahu: Bir de görüldü atmış .

Ahu: Son kez diyorum bir daha beni rahatsız etme, duydun mu?

(Görüldü)

Bu kişiyi engellendiniz.

"Manyağa bak! Polise vereceğim dedim korktu, cevap veremedi tabii!"
Kendi kendime söylenirken çalan telefonumun ekranına bakıp aramayı onayladım.

"Efendim Tuna?"

"Ahu selam, kulübe geçiyorum biraz şarkı söylemek için. Gelip katılmak ister misin?"

Kulüp, o bildiğiniz müzikli bir eğlence mekanı değildi. Fakültenin yanında okul tarafından yapılan bir bina vardı ve müzik kulübü açılmıştı. Ben de gidiyor, arada şarkı söylüyordum. Tuna de eşlik ediyordu.

"Olur aslında, geliyorum 15 dakikaya."

"Tamam, bekliyorum."

Üzerimdeki yağmurluğun fermuarını iyice çekip çantamı sırtıma astım ve ayağa kalktım. Üzerime yapışan kumları gelişigüzel temizledim.

Yürüme mesafesinde olan fakülteye girdikten sonra binaya doğru ilerledim.

Dağılan saçlarımı elimle toplamaya çalışırken bir yandan merdivenleri çıkmaya devam ediyordum. Ki çok geçmeden yanımdan geçen birine dirseğimi geçirmiştim resmen. Hatta öyle bir çarpmıştım ki çocuk birkaç adım geri gitmişti.

Hızla çocuğun yanına gidip panikle konuştum. "Ben  çok özür dilerim! Bir şeyiniz v-" daha  özrümü dileyemeden farkında olmadan elimi koyduğum omzunu silkerek omzunu elimden kurtardı ve gitti.

Arkasından baka kalırken, dikkatle süzdüm onu. Yüzünün bir çizgisini dahi görememiştim. Siyah bir hırkası vardı, kapüşonu  tamamen yüzünü  örtüyordu. Hırkasının sırt kısmının omuz tarafına işlenmiş bir sembol vardı. Siyah bir sırt çantası da tek kolunda asılı duruyordu.

Git gide kalabalığa karışıp giderken söylendim kendi kendime. "Tamam çarpmış olabilirim de, kafasını yarmadık ya! Ne bu tripler anlamıyorum ki?!"

Sonunda içeri girdim ve çantamı sertçe çıkarıp boş sandalyeye fırlattım , yanına da ben oturdum.

"Hey, gergin bir giriş oldu biraz." Deyip alayla bakan Tuna'ya göz devirdim.

"Her zamanki halim, bilirsin." Deyip ayağa kalktım.

"Neyse bakma sen bana, birçok manyakla uğraştım bugün o yüzden böyleyim. " deyip sahnenin ucuna çıkıp oturdum ayaklarımı sarkıttım. Gitarı dizime yerleştirip parmaklarımı gezindirdim tellerin aralarında.

Tuna'nın beni izlediğini fark edince en sonunda durdum. "Ay hadi ne söyleyelim? Bana bakıp duracağına söyle bir şeyler."

.

Yeni yarı textingimiz hayırlı olsun mu?

2. Bölümü de yükledim hemen koşun

Rezil sıkıcı bir ilk bölüm oldu  ama okuyun ilerisi güzel ♡

Amfi Güzeli | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin