Wonwoo masasının ardında asil duruşuyla oturmuş ve odanın her santimini duruşuyla kurduğu hakimiyetle kaplamış bu adamın ona dik dik bakan bakışlarından rahatsız olmuştu. Fazla rahatsız edici bir şekilde ve ısrarla gözlerini ona dikiyordu.
“Size bahsettiğim güvenlik görevlisi.”
Bakışları birkaç saniyeliğine Yungjae’ye döndüğünde çok rahatlamıştı ancak tekrar onu buldu. Wonwoo bu gerginlikten rahatsız oluyor agresifleşiyordu. Gözlerinin renginin açılıp kırmızıya döner gibi olduğunun farkında değildi. Sakinleşmek için harcadığı her çaba ile gözlerinin rengi kahverengi ile kırmızı arasında saniyelik farklarla değişiyordu.
“Demek dün akşam ki videoda olan sensin.”
Güvenlik kamerası olduğunu biliyordu ancak bunun ona böyle kötü bir dönüş yapacağını düşünmemişti. Daha dikkatli davranmalıydı. Kim Mingyu sorduğu soruyusla yüzünde heyecan verici muzip ve talepkar bir gülümsemeyle ona dik dik bakmaya devam ediyordu.
“Evet bendim.”
Beklediği cevabı almış gibi masasının başından kalktı ve Wonwoo’nun etrafında bir tur attı. Sinirlerine hakim olamıyordu. Bu gerginlik onu fazlasıyla zorluyordu. Kendini kontrol etmekte ilk defa bu kadar güçlük çekiyordu.
Bu hiç iyiye bir işaret değildi. Derin bir nefes alıp onunla bakışlarıyla uğraşan bu adama karşı sakin olmaya çalıştı.
“Görelim o zaman.”
Karşısında durdu ve öylecene baktı ona. Wonwoo sakinliğini korumak için verdiği çabadan dolayı ne demek istediğini anlamamıştı.
“Anlamadım?”
Kim Mingyu alayla gülümsedi ve dili sadece iki saniye alt dudağında gezindi. Karşısındaki bu adam onu kışkırtmaya mı çalışıyordu yoksa Wonwoo bunu yanlış mı anlıyordu emin değildi. Wonu onu yeterince zorluyordu.
“Diyorum ki bana ne kadar yetenekli olduğuu göster.”
Wonwoo ona karşı bir saldırı da bulunmasını istemişti ancak bunu yapması imkansızdı. Wonu’yu kontrol etmekte güçlük çekerken bunu yapması büyük bir sıkıntıya sebep olabilirdi.
“Bunu yapamam.”
Kim Mingyu aldığı cevaptan hoşnut olmamış bir şekilde kendisine doğru hareket yapınca Wonu’ya karşı tüm hakimiyetini kaybetti ve bilinci sahayı tamamen ona bıraktı.
Kim Mingyu ilk defa kırmızı gözlerle ve şeytani gülümsemeyle burada tanışacaktı. Wonu ona doğru atak yapan adamı engellemiş ve kahkaha atmıştı.
“Bunu sen istedin.”
Wonwoo gözlerini tekrar kahverengi olarak açtığında dizlerinin üzerindeydi. Asıl şaşırtıcı olan bir dizinin altında Kim Mingyu’nun bedeni vardı. Diziyle onu yere sabitlemiş ve sol eliyle ona doğru silah tutuyordu. Diğer elinde de başka bir silahı Yungjae’ye çevirmişti.
Bu hale nasıl geldiğini bilmiyordu ancak dizinin altında uzanan Kim Mingyu halinden memnun bir şekilde sırıtıyordu. Wonwoo aceleyle üzerinden kalkıp ne ara aldığını bilmediği silahları ters çevirip Yungjae’ye uzattı. Wonu hevesini almış gibi ortadan kayboldu.
“Sandığımdan daha da yeteneklisin.”
Wonwoo enerjisini atmış gibi artık daha sakindi. Onu bakışlarıyla alt eden adamı gücüyle alt etmek kendince bir kalkanı varmış gibi hissettirdi.
“Yungjae kimse için suç işlemeyeceğini söyledi ancak az önce silah konusunda baya tecrübeli duruyordun.”
Bunu ona öğreten kendisi değildi. Bunu Wonu yapıyordu. Başlarda hiç silah kullanmasını bilmiyordu ancak sadece iki sefer Wonu’nun eline silah geçmesi yetmişti. Her türlü silah ve kesici aleti ustalıkla kullanabiliyordu.
“Sadece bir tecrübe.”
Kim Mingyu verdiği geçiştirmelik cevap karşısında sinsice sırıtıyordu. Bu adamın tüm derdi eğlenceydi ve bu Wonwoo’nun sinirlerini bozmaya başlamıştı. Onu eğlendirdiği için kendine kızıyordu.
“Korkma, yasadışı bir iş yapmayız biz.”
Wonwoo dün akşam adamın dediklerini bilmeseydi buna bir ihtimal inanabilirdi ancak bu imkansızdı. Onun potansiyel bir mafya olduğunu biliyordu. Kendisini aptal biri kandırabileceğini mi sanıyordu.
“Tarihi eser kaçakçılığı yasallaştı galiba.”
Wonwoo’nun söyledikleriyle öyle bir bakışını yakaladı ki bunu söylemesini beklemediğini biliyordu. İşte şimdi zevk almaya başlamıştı. Kendi kıvranmak değil onu köşeye sıkıştırmak istiyordu.
“Sanırım dün gece birileri ötmüş. Ne yazık, düşmanlarımın bu kadar becereksiz insanlarla çalışmaları.”
Yungjae’ye yaklaşıp ona elini uzattı. Ne istediği söylemeden anlatmış gibi eline gelen silahı tuttu ve Wonwoo’ya uzattı.
“Silah kullanır mısın?”
Büyük bir ustalıkla sanki yıllardır elindeymiş gibi kullanabilirdi ancak bunu onun için kullanmazdı.
“Senin içinse asla.”
Kendisine uzattığı silahı almak için yeltenmedi bile. Kararlı olduğunu bilmesini istiyordu. Para için ona boyun eğmeyeceğini ve prensiplerinden vazgeçmeyeceğini bilmeliydi.
İçindeki canavar hiçbir zaman iyi niyetle yaklaşan kimseye zarar vermemişti ve kendisi de bunu yapmayı reddediyordu. Kim Mingyu alınmayan silahı ona doğru kaldırdı. Wonwoo namlunun ucuyla bakıştığında hissettiği duyguların onu ele geçirmesine izin vermedi. Denendiğini biliyordu. Wonu’yu sakin tutmak için derin bir nefes aldı.
“Karşındaki herkes sana bunu yapabilir. Sen kendini nasıl koruyacaksın?”
Wonwoo dayak yemeye doyamayan bu adama isteiğini vermek istemiyordu ancak bu
sohbetten çok sıkılmıştı. Wonu gelmesi için bu sefer kendisini serbest bıraktı. Kim Mingyu ikinci kez başına gelecekleri bilmiyordu. Wonu kırmızı dumanlı gözleriyle tıpkı onu sırıttığı gibi sinsice sırıttı.“Kendimi korumak için bu aciz silaha ihtiyacım yok.”
Wonwoo tekrar gözlerini kahverengi olarak açtığında öncekine benzer bir sahne ile karşılaştı. Sadece bu sefer kimse yerde değildi. Silahlar ayaklarının ucunda yerdeydi ve iki adam ona hoşnut bir şekilde bakıyordu...
“Bu sohbetinizden fazlasıyla sıkıldım. İş yoksa bende yokum.”
Çekip gideceği sırada blöfü işe yaramış olacak ki Kim Mingyu nihayet sadede gelebilmişti.
“Şahsi korumam olmanı istiyorum. Tek görevin beni korumak. İster silahlı ister silahsız. İstediğin parayı da veririm.”
İşte en başından beri öğrenmek istediği kısım buydu. Gereksiz yere Wonu’yu açığa çıkarması canını sıkıyordu. Madem istediği kadar paraya ulaşabiliyordu o zaman isteklerini zorlayabilirdi.
“Avans istiyorum ayrıca kalacak yeni bir yere ihtiyacım var.”
Kim Mingyu ona güler gibi baktı.
“İstediğin kadar avansı danışmadan alabilirsin. Kalacak bir yere ihtiyacın olacağını sanmıyorum. Yungjae lütfen geri kalan kısımlar için onu bilgilendir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Canavar | Meanie
Fanfictionİçindeki canavar onu gördüğünde ortaya çıkmak için ruhunun dört bir yanını adeta tırmalıyor, bir oyuncak misali istediğine kavuşmak için onunla oynuyordu. Jeon Wonwoo canavara yenik düşmekten feci halde korkuyordu.