seven

323 46 2
                                    

Wonwoo geldiği yerde kapıyı sertçe yumruklayıp etrafa bakındı. Kim Mingyu dibinde onu bekliyordu. Saklanabileceği tek bir yer biliyordu. Açması için bir kez daha kapıyı sertçe yumrukladı. Sabaha karşı bu herifin kapısına dayanmak yaptığı en çılgın şey olabilirdi. Eski ev sahibi uyku sersemi bir halde kapıyı açtığında karşısında onu gördüğü için çok şaşkındı. 

“Anahtarı ver.”

Bildiği tek yer eski oturduğu evdi. Bu gece onu saklanmasına izin verebilecek kadar para bırakmıştı ona. 

“Bu saatte derdin ne?”

Wonwoo işi uzatacağını bildiği için beline yerleştirdiği silahı çıkarıp ona doğrulttu. Şimdiye kadar kendisine söylediği tüm sözleri böylece ödetmiş gibi hissediyordu. 

“Bu gece kalacağım, anahtarı ver.”

Silahtan ürken adam aceleyle anahtarı ona getirip avucuna bıraktı. Wonwoo eve girdiğinde Kim Mingyu’nun geçmesi için fırsat verdi. Onu buraya getireceği fikri aklının ucundan bile geçmezdi. Kapıyı kilitleyip pencereden dışarıya baktı. 

“Götüebileceğim daha iyi bir yerim yok.”

Mingyu koşuşturmacadan yorulmuş bir halde koltuğa çöküverdi. 

“Kaçtığımızı gördüler, Kang bir başıma sokakta olduğumu biliyor ve beni aramaktan vazgeçmeyecektir. Böyle bir yerde olduğum aklına bile gelmez.”

Ona antlaşma yapmak için görüşme ayarlayıp üzerine ona böyle bir saldırıda bulunabilir miydi? 

“Madem saldıracak neden görüşüp anlaşmak istiyor?”

Kim Mingyu kafasını geriye doğru yaslayıp gözlerini kapattı. Bu savaştan yorulmuşa benzer bir hali vardı. Her an tetikte olmaktan usanmış bir hal. 

“Görüşme sadece bir kafa karışıklığı. Saldırdığını kanıtlamamam için yaptı. Görüşmek istediği için kendisinin saldırmadığını düşünmemi isteyecek ancak bu çok aciz bir numara. Eminim bağ evine gittiğimde de uslu durmayacak. Yurtdışına kaçırmak istediği tarihi eserleri ondan çalıp sakladığım için bana tüm gücüyle saldırıyor. ”

Depodaki tarihi eserler de bunu açıklıyordu. Bu durumda bağ evine gitmemesi en basit çözüm değil miydi? Neden zorunluymuş gibi konuşuyordu. 

“O zaman gitmemek daha akıllıca.”

Bu dediğine gülerek cevap verdi. 

“Gitmezsem korktuğumu düşünecek, ondan korkmuyorum. O yaşlı bunağın aptal bir zekası var. Gücü ve yaşının tecrübesiyle bana karşı geliyor ama eninde sonunda bitecek. Gücünün bitmesi için uğraşıyorum.”

Wonwoo o an depoyu basan adamın dediği aklına geldi. Kim Mingyu’nun işlere engel olduğunu söylemişti. Bu sandığı gibi bir mafya çatışması değildi. Bir mafyayı çökertme operasyonu gibiydi. Kim Mingyu onu bitirmek için gözünü karartmış biriydi. 

“Neden? Onu bitirmeyi neden bu kadar çok istiyorsun?”

Kim Mingyu eski zamanlara gitmiş gibi sadece birkaç saniyeliğine daldı ancak kendine geldiğinde de çok normal gözüktüğü söylenemezdi. 

“Başta sadece bana zarar vermesinden korunmak istiyordum ancak etrafına verdiği bu kadar zararı kimsenin görmemesi çok tuhaftı. Elini kolunu sallayıp her şeyi yapabilmesi ve bu kadar insanın hayatını mahvetmesi normal mi? Eski toplumlarda bile varlıklı insanlar kötülüğe karşı fedailerini toplayıp savaşırmış. Bunu benim de yapmam gerekiyor gibi hissediyorum.”

Canavar | MeanieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin