Wonu o gece efendisinin odasından çıkarken sürgülü kapıyı sessizce kapatmaya çalıştı. Uzun pelerinini iyice çekiştirip yüzünü saklamaya çalıştı. Yakalanmamak için hızlı bir şekilde oradan uzaklaştı. Yaptığının başına bir gün iş açacağını biliyordu.
O geceyi sakince atlatıp sonraki gün altı fedai olarak göreve çıkmaya hazırdı. Onlar efendinin altı özel fedaisiydi. Hayatlarını eğitimlerine ve efendileri için iyi birer savaşçı olmak için harcamışlardı. Şimdiye kadar hiçbir savaştan yaralı bile dönmemiş altı muhteşem savaşçıydılar ve ünleri birçok yere ulaşmıştı.
Şimdi bu efsane altılı samuray yeni görevlerine çıkarken yanlarında yeni bir fedai katılıyordu. Wonu hayatında ilk defa bir kadın samuray görüyordu ama efendi buna karar verdiyse sorgulamamakta kararlıydı. Ancak diğerleri kendisi kadar memnun olmamıştı bu duruma.
Görev için çıktıkları yolun ilk gecesinde uyumak için yüksek bir dağın kenarında bir mağara ağzında durmuşlardı. Yeni fedai diğerlerinden uzakta bir köşede oturuyordu. Wonu kendi üstüne düşeni yerine getirerek onun yanına gitti.
"Sen de katılmalısın."
Yeni samuray ona baktığında elini uzattı ancak diğerlerine bakış attıktan sonra olumsuz anlamda salladı başını.
"Benim aralarında olmamı istemiyorlar. Burada olmam daha doğru. Sen git yanlarına."
Öncelikle onu çağırmaktansa diğerlerini ikna etmenin daha doğru olacağını fark etti. Diğerleri eninde sonunda onu kabul edeceklerdi çünkü bu efendilerinin emriydi.
"En azından adını bağışla bana. Ben Wonu, efendinin ilk ve lider samurayı."
Tanışmak istercesine elini uzattı tekrar ve bu sefer karşılığını aldı.
"Ben Sohyun. Efendinin tek kadın ve son samurayı."
Wonu diğerlerinin yanına ateş başına gittiğinde onu arkada bıraktığı için burukluk yaşıyordu. Diğer fedailerden biri ona serzenişte bulundu.
"Onunla fazla yakınlaşma, efendi gibi seninde aklını çalabilir."
Neyi kast ettiğini anlamadığı halde bu tavrı hiç hoşuna gitmemişti. Wonu bu grubun lideriydi ve ne yapacağına kimse karışamazdı.
"Gece efendinin odasından birinin çıktığını görmüşler ve bak bugün ne oldu? Yıllar sonra yeni bir fedai aramıza katıldı. Bu kadın dün gece efendinin aklını çelmiş olmalı."
Tanrım! Gece odadan çıkan kendisiydi ancak bunu söylemesi mümkün değildi. Efendisiyle yaşadığı aşk duyulursa bu kendi hayatını değil onun da hayatını tehlikeye atardı. Bu kesinlikle kabul edilemez bir şeydi.
"Ona hiçbir şekilde bir zarar gelmeyecek. Duydunuz mu beni?"
Aralarından bir tanesi savunduğu için onu tersledi.
"Sen de biliyordun bunu değil mi? Nasıl izin verirsin buna? Efendimizin aklını çalan bu kızı gittiğimiz yerde bırakmalıyız yoksa efendimizi kandırmaya devam edecek ve kendi iyiliği için ondan faydalanacak."
Diğerlerinin de bu düşünceye katılmalarıyla iş iyice karışmaya başlamıştı. Wonu onları durdurmalıydı. Beline takılı uzun ince kılıcını çekti ve toprağa sertçe batırdı.
"Herhangi bir fedaiyi öldürmek ölüm suçudur! Elinizde onun gece efendinin odasından çıktığını gösteren bir kanıtınız olmadığı sürece ona dokunanı kendi ellerimle hayatına son veririm. Sözlerime karşı gelen varsa şimdi dönsün bu yoldan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Canavar | Meanie
Fanfictionİçindeki canavar onu gördüğünde ortaya çıkmak için ruhunun dört bir yanını adeta tırmalıyor, bir oyuncak misali istediğine kavuşmak için onunla oynuyordu. Jeon Wonwoo canavara yenik düşmekten feci halde korkuyordu.