Bölüm OnBeş:
Yanılmak ile Yanmak"İnsan en çok kaçtığı şeyden asla kurtulamıyor." Marcel Proust
Oda da bıraktığım yiğitin yüz ifadesini
hatırladıkça kıkırdamaktan kendimi alamıyordum. Fakat arkamdan gelebilme ihtimaline karşılık hızla yukarıya çıktım.Yatak odasına girince işte giymek için giysilerimi aldım. Önce sıcak bi duş alsam fena olmazdı diye düşünerekten iç çamaşırı gibi ihtiyaçlarımıda alıp banyoya geçtim.
Sıcak su vücuduma çok iyi gelmişti. Dünki yaşananlar bir bir tekrarda. Aklıma düşünce moralim bozulmuştu. Ailem, dedem ve yiğit bu üçlü arasında kalmıştım ve elimden hiç bir şey gelmeden bir oraya bir buraya savruluyordum.
Kalbim acıyordu, ruhum kocaman bir boşlukta savruluyordu ve miğdemdeki kelebekler ise her gün kanatlarını biraz daha kaybediyorlardı.
Yiğit beyin haksız yere verdiği cezası yüzünden bileğim hâlâ sızlıyordu. Bu yüzden de banyom her zamankinden daha uzun sürmüştü.
Üzerimi giyinip saçımı makyajımı da halledince banyodan çıktım. Kenarda duran yüzüğüm gözüme ilişince bi anlık takma diyen tarafım ağır bassada alıp parmağıma geçirdim.
Banyodan çıkınca oda boştu. Yiğitin peşimden gelmemesine şaşırmıştım. Çantamı ve not defterimi de son kez kontrol ettikten sonra odadan çıkıp asağıya yemek masasına doğru ilerledim.
Yiğit yine bütün karizmasıyla masanın baş köşesinde oturuyordu. Dudağını ısırdığım yer morarmıştı. Bunu görünce sinsi sinsi gülümsemeden edememiştim.
Bunu farkeden yiğitte bana imalı imalı bakmıştı.Yanına gidip onu tekrardan öpme dürtüsüyle dolsamda hızla bu düşünceyi defettim aklımdan.
Yaptığım şey için büyük bi utanç duymuştum. İçimdeki bu taraftan benim bile haberim yoktu. Onu uykusundan uyandıransa beni deli etmek için her şeyi yapan karşımdaki adamdı.
"Oo hoşgeldin Asi Karıcığım" ayağa kalkıp yanıma hatta dibime kadar gelmesiyle ürkmedim desem yalan olur.
"Hoşbuldum" diyip kenardan geçecekken iki eliyle belimden tutup beni kendine yapıştırdı. Bu haraketiyle kalbim çok hızlı atmaya başlamıştı.
"Nereye öyle hemen. Görüyorumda asi hallerin gitmiş yerine yine ürkek ceylanım geri dönmüş." bu dedikleriyle sinirlenip onu itmem gerekirdi belki ama yapmadım. Bir elimi boynuna diğer elimi de dudağının morarmış kenarına dokunmaya başladım. Görürsün sen ürkek ceyalanı diye de içimden geçirmeden edemedim.
Bu hareketimle gözleri parlamıştı. Tıpkı beyaz oda da olduğu gibi bakıyordu. Böyle bir şey beklemediği apaçık ortadaydı. Kalbinin sesini duymaya başlamıştım ve bu aşırı hoşuma gidiyordu.
Her zamanki sert yüzünün avuçlarımın arasındayken dondurma gibi erimesi ne büyük tezatlıktı ama...
Dudağının mor olan kısmını baş parmağımla okşamaya devam ederken sanki daha mümkünmüş gibi beni kendine biraz daha çekmişti.
"Çok acıyor mu?" dedim masumca çıkarttığım sesimle.
Gözlerime derin derin bakarak yüzünü bana doğru yaklaştırmaya başladı. Kokumu ciğerlerine doldururken bir eli kalçama doğru inmeye başlamıştı. Bu beynimde kırmızı alarım verirken "Evet!" dedi.
Tam o sırada "İyi Acısın" diye sert bi şekilde söylenip geri çekilmiştimki beni tutup tekrar kendine hapsetti.
"O bi kere olur Melisa Hanım" dedi bu sefer onu itmeye çalıştım ama bırakmadı.
![](https://img.wattpad.com/cover/220587946-288-k685168.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEBEK ETKİSİ
ChickLit' Ellerim boynundan ensesindeki saçlarına kaydı. Sanki şuan hem bu dünyadaki en doğru yerdeydim hem de en yanlış yerde. İki duygu o kadar büyüktü ki okyanusun ortasındaki bi fırtına da inatla açan gökkuşağı misaliydi. Bu adam beni küle çeviriyord...