O n S e k i z

210 7 10
                                    

Bölüm OnSekiz:
Aşkın Tadı


"İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi fark edemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm."
Cahit Sıtkı Tarancı

Uçsuz bucaksız bir karanlığın esir aldığı zihnim yavaş yavaş kendine gelirken tanıdık koku her tarafımı sarmalamıştı. Yiğit Alp Karanın kokusu...Mükemmel kokuya eşlik eden sigara kokusuyla hafif bir öksürüp göz kapaklarımı araladım yavaşça.

Zihnime bir bir düşen anılar beni bir kez daha yorgun düşürse de başucumdaki adam bütün hücrelerimi diriltmeye yetiyordu.

"Noldu bana?" Kısık ve can sıkıcı çıkan sesim, aniden başıma giren ağrıyla son buldu. Ellerimle şakaklarımı ovuşturdum.

"Noldu bana?" diyerek beni taklit ederken sinirle gülümseyip istifini bozmadan sigarasından bir nefes daha aldı. Son duyduğum silah sesi zihnimde yankılandı. Sonra ise bebek? Bebeğim...

Korkuyla yatakta oturur pozisyona geldim ellerim karnımı buldu. Hiç bir şey hissedemiyordum. Gözlerim dolup korku bütün vücudumu esir almışken yiğit sinirle sandalyesinden kalktı.

"Birde ne oldu diye soruyorsun lan!" Kalktığı sandalyeyi odanın diğer ucuna fırlatırken söylediği sözlerle zaten hat safhada olan korkum bütün benliğimi sarmaladı tekrardan.

"Ne olduğunu anlatayım. "bana doğru bir iki adım geldi dibimde dururken bağırarak "ÇOK KORKTUM LAN ÇOK KORKTUM" eliyle yatak başlığının yanındaki duvara vurdu. Gözlerimi kapattım korkuyla. Uzaklaştığını hissedince de tekrar açtım gözlerimi. Ama sinirinden bir şey eksilmemişti.

"Bir kere ya bir kere sözümü dinlesen olmaz mı? " ellerini saçına atıp karıştırırken geri çekildi.

Komodinin üzerindeki her şeyi yere devirirken kül tablasındaki küller bir sis bulutuymuşçasına etrafa dağıldı.

Bağırdı... Dağıttı... Hiç bir şey yapamadım.

"Ölebilirdin! Ölebilirdin... " gözlerime bakarak söylendi. Ölebilirdik... Ben ve bebeğim. Ama yemin ederim böyle olsun istememiştim. Benim bir suçum yoktu ki.

Nerden bilebilirdim?

"Hasan b.." açıklayacaktım bütün bu olanların sebebini ama sözümü bir bıçak gibi kesti.

"Başlatma Hasan'ına şimdi! kimse senden daha değerli değil benim için... Oraya gelme dediysem bir sebebi var değil mi?." gözlerimi suçlulukla ondan kaçırdım ama o susmadı konuşmaya devam etti.

"Nasıl korktum biliyor musun? Sen bayılınca seni vurduğumu sanıp nasıl korktum?" her bir sözü kalbime bir bıçak gibi saplanıyordu.

"ÖLDÜM SANDIM! çünkü seni kaybetmek benim için ölmekle bir." göz yaşlarım bir bir akıyordu.

"Be.. ben özür dilerim"

"Bu sefer özür filan dileme." Sert ses tonuna rağmen ayağa kalkıp yanına gittim hâlâ çokça sinirli olan bedenine sarıldım.

"Özür dilerim" tepki vermedi. Sarılmama karşılık vermemesi kalbimi sızlattı. Ama bir süre öyle beklemeye devam ettim. Tam geri çekilecekken belimden tutup kendine yapıştırdı beni.

KELEBEK ETKİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin