Y i r m i B i r

128 6 0
                                    

Bölüm YirmiBir:
Aşk ve Nefret Arasında

Kalbim küt küt atmaya başlamışken bakışlarımı Serdara çevirdim. Mavileri karanlıkta parlamasına rağmen en az benimki kadar korku doluydu. Yine de belli etmemek adına beni arkasına çekti.

"Melisa senin hiç bir şeyin olmuyor yani seninle hiç bir yere gelmiyor."

Karanlık gecede bu sefer Yiğitin kahkahası yankılanmıştı. Onu ilk kez böyle görüyordum. Sanki içerde biriktirdiği o durgun saatleri şuan bize korku salarak atlatıyordu. O böylesine davranırken ben onunla gidip gitmeme arasındaki ikilemde karar vermeye çalışıyordum. Her zamanki gibi seçebileceğim iki seçenekte de bedellerim ödüllerimden ağır basıyordu.

"Melisa beş saniyen var" Serdarı es geçip bana dönen ve kendinden emin olan tavrıyla sarsılmıştım. O ise "Beş...dört" diye geriye doğru saymaya başlamıştı.

Hâlâ beni tehtid ediyor olması bütün duygularımın bir biri ardına gelerek bir çığ gibi üzerime düşmesine sebep oluyordu. Bu adam yüzünden artık ne hissedeceğimi şaşırmıştım. Serdarın arkasından çıktım. Belkide onun gibi benimde saatlerdir içimde tuttuğum çığlıklarımı atabilmemin tam zamanıdır.

"Üç...iki"

"Bıktım senden de oyunlarından da... Rahat bırak artık bizi. Hani affedemiyordun ya beni... affetme istemiyorum. Karın Pelin ya... Al karını da git o zaman. Niye hâlâ bizimle uğraşıyorsun" diye sinirle bağırıp ona doğru bir iki adım attım. Artık tam karşısında duruyordum.

"Bir ve sıfır" dedi dediklerimi umursamadan.

Yaptığım şeyin yanlış olduğunu ise Yiğit'in yanımdan hızla geçerek tekrardan Serdarı dövmeye başlamasıyla anlamıştım. O an ki güçle Yiğiti Serdardan çekip arabanın oraya doğru itmeye çalışırken "Yiğit! tamam. Tamam dur artık." diye bağırdım. Yerde yatan Serdara bakmak için arkamı dönücekken de kolumdan sertçe tutarak önce arabanın ön koltuğuna oturttu sonra da kapıyı sertçe kapattı.

Tam o sırada topuklularıyla hızla merdivenden inen Pelin soluğu Serdarın başında almış Yiğite bir şeyler diyerek bağırıyordu.

Arabanın camını indirerek onları duymak için cama yanaştım. Tam o sırada başka bi araç içinde olduğum arabanın önünde durdu. Arabadan inen ve dedemin yakın korumalarından biri olan adam "Noluyo burda! Serdar Bey?" diyerek Serdarı yerden kaldırmaya çalıştı.

Serdar'ın yerden kaldırılmasına yardım eden Pelin bir yandan da "Serdar.. serdar" diyerek bayılmak üzere olan Serdarı kendine getirmeye çalışıyordu. Gözümden bir damla düştü. Ona sonucunun iyi olmadığını söylediğim hâlde bu şekilde davranıp olayı buralara getirmemeliydi.

Arabaya binmek için yönelmeden önce Peline dönen Yiğit "Geliyor musun?" dedi. Bunu dediğine inanmak istemiyordum. Bunca olan şeye rağmen nasıl ikimizi bir arada tutmaya çalışıyor olabilirdi.

Arabanın kapısını açmaya çalıştım ama kilitlemişti. Sinirle kapıya vurdum. Umarım Pelin Serdarı öylece bırakmaz diye geçirdim içimden. Çünkü benim seçme şansım yoktu.

Hayır demek yerine öylece kalakalan Pelin'in sessizliğini hayır olarak kabul eden Yiğit arkasını dönerek arabaya gelmeden önce "Sen bilirsin" dedi. Daha o arabaya varamadan ise bağırarak "Geliyorum" diyen kadına şokla bakmaya başladım. Abisini, orada yaralı bir şekilde bırakıp gelecek kadar mı sevmiyordu.

Serdarı yerden kaldırıp koluna giren koruma onu arabaya götürürken dönüp "Yiğit bey! Muharrem Bey hepinizi çiftlik evine çağırıyor. Şuanda orada sizi beklediğini iletmek için gelmiştim." dedi.
Yiğit arabanın kapısını açacakken durdu. Bi kaç saniye kafasında bir şeyleri tartar gibi düşünüp adama bakarken "Tamam" diyerek sinirle arabaya bindi. Kafamı camdan dışarıya çevirdim. Pelinde arka koltuğa yerleşince büyük bir sessizlikle baraber yola koyulduk.

KELEBEK ETKİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin