multilere bıraktığım şarkılar bildiğiniz üzere yazarken dinlediğim şarkılar :P şarkıyı dinlerken bir anda aklıma fikir geliyor ben de yazıyorum işte :)
masasında öylece otururken yapacak bir işi olmadığını fark etmesiyle aklına gelen kişiyle onu bu gün aramak yerine evine kısa bir ziyarette bulunabileceğini düşündü. muhtemelen boş boş durmaktan sıkılmış ve tatilinin geriye kalan günlerini ya kanepede battaniyenin altında yayılarak yabancı dizi izleyerek ya da yatarak harcıyordur diye düşündü. bakışlarını koluna çevirdiğinde ise saatinin orada olmadığını fark etti. doğru ya diye düşündü çalışırken rahatsız ettiği için masasını çekmecelerinden birisine koymuş olmalıydı. kilitli olan çekmecelerden en üstte olanını açtı ve karşısına çıkan saatle gülümsedi. kendi saati değildi bu onun saatiydi. sırf onu sinirlendirmek için almış ve buraya koymuştu sonrasında ise unutmuştu. saati yerine koyarken bakışları onun masasına gitti. oldukça dağınıktı. bir anda sanki orada otururken gördü onu başında dikilen kendisinin sorgular sesini duyar gibi oldu. "bu dağınıklıkta aradığını nasıl bulabiliyorsun, aklım almıyor." sonra onun oturduğu yerden yukarıya doğru attığı aşağılar bakışı görür gibi oldu. "onu biliyorum, aradığımı bulabiliyorum çünkü her şey olması gerektiği yerde. senin aksine." demiş ve rutin halini almış olan kavgaları devam etmişti. çekmecenin biraz ilerisinde kalan kendi saatini koluna takıp masanın üzerindeki arabasının anahtarını aldı ve binadan çıktı.
***
arabayla marketin önünden geçerken atıştırmalık bir şey almayı düşündü. markete uğrayıp alacaklarını alıp yoluna devam etti.
arabayı binanın önüne park edip poşeti eline alıp merdivenleri çıkmaya başladı. ikinci kata ulaştığında ise aralık duran kapı ve her ne kadar dağınık olsa da her zaman düzgün duran ama şimdi merdivenlerde olan paspasla poşeti yere bırakıp hızlı bir şekilde kapıyı açıp eve girdi. ilk başta koltuğu üzerine öylece atılmış duran paltoya baktı ardından evin içinde biraz ilerleyip 'vaka duvarının' önüne geldi. bu ismi takmıştı kendisi. duvar baştan aşağıya kadar kağıtlarla kaplıydı ve ortasında ise yine o işaret vardı. lanet olsun, bu işin peşini bırakmış olması gerekiyordu, başına çok daha kötü şeyler gelebilirdi. yatak odasının kapısından olduğu yere kadar duran battaniyeye baktığında ise üzerindeki birkaç damla kanı görmesi çoktan o şeylerin başına gelebilmiş olasılığını aklına getirdi. her ne kadar sürekli kavga etseler de, bu onların anlaşma şekliydi, başına bir şey gelmesini kesinlikle istemezdi. hızla odaya girdiğinde ise yatağın tamamen dağıldığını gördü ve dikkatini çeken ayak izlerini. aslında ilk başta dikkatli baksa kapının oradan itibaren bu izlerden olduğunu fark edebilirdi. hızlı bir şekilde telefonunu çıkartıp karakola haber verirken geçen sefer çıkardıkları ve ardından hemen yerine geri taktıkları yeni kameraları hatırladı. bakışlarını duvarın üst köşesine çevirdiğinde bu sefer sonucun geçen seferki gibi olmamasını ve bu kameraların onlara yardımcı olmasını diledi.
***
kamera kayıtlarından çıkan görüntüler hem sevinmesine hem de üzülmesine neden olmuştu. sevinmesinin nedeni kameralardan bu sefer bir şeyler çıkmıştı ve üzülmesinin sebebi de bizzat o görüntülerdi. başına bir şey gelmeden onu bulmak istiyordu ama her geçen saniye ve görüntüdeki adamların kimliğini bulduktan sonra arabalarının en son gösterdiği konum pek umut verici değildi.
hızını arttırarak kestirmeden geldiği yere baktı ve arabasının frenine asılarak hızlıca indi. hava çoktan kararmıştı telefonunun flaşını açıp ormana girdiğinde yerdeki izlere bakmaya başladı. yapraklar sanki birisi üzerlerine düşmüşte yuvarlanmış gibiydi. kan izleri ışıkta açığa çıkarken kısa sürede polis arabaları da olduğu yere ulaşmışlardı. ışığı yere tutarken biraz geride parlayan bir şey fark etti. yakınlaşıp yere çöktüğünde ise bunun onun saati olduğunu fark etti. saatin kordon kısmında olan kan yüzünü buruşturmasına neden olmuştu.
***
hava aydınlanırken ormanın her tarafını aramışlardı ama kan izleri, kıyafet parçaları ve saat haricinde hiçbir şey bulamamışlardı. cesedi bulanan kadar onun ölmüş olacağına inanmayacağını biliyordu. onun ne kadar inatçı olduğunun biliyordu ve pek çok defa onun hakkında vardığı sonuçları yanlış çıkarsa da onun hakkında ilk defa yanılmamış olmak istedi. cebindeki saati çıkardığında camının çatlaklar içinde olduğunu fark etti. camın bazı kısımları düşmüştü. saati elinde sıkıp uzatan gelen seslenmeyle oraya baktı. "komiserim, bir ceset bulduk!" duyduğu şey beyninde yankı yaparken yanlış duyduğunu düşündü. yanlış duymuş olmalıydı. ayakları ona ihanet ederken sesin geldiği yere doğru ilerlemeye başladı.
cesede baktığında ise yüzü tanınmaz hale gelmişti. derin bir nefes alıp yavaş adımlarla yanına daha fazla yaklaştı ve boynundaki >< işaretine baktı. sah damarını kesmişlerdi! gözlerini sımsıkı yumarken elindeki saati canını acıtacak kadar sıktığını hissediyordu. camın kopan parçalarından geriye kalan keskin kenarların elini kesip kanatmasını umursamadı. bu işaret her kimse veya neye aitse onu bulacak ve onun kanını yerde koymayacaktı. sonuçta bu her neyse onu bulmak için uğraşırken öldürülmüştü ve çabalarının boşa gitmemesini sağlamak ilk olarak iş partneri olarak ve ikinci olarak arkadaşı-ya da arkadaşa yakın ne olabilirse- görevi olduğunu düşünüyordu.
***
aradan geçen zorlu birkaç ay sonra davayı çözme konusunda hala gözle görülür bir yol kat edememişlerdi ve bu onu gerçekten sinirden delirme noktasına getiriyordu. bakışları yanında eskiden sıkıldığı için kalemle uğraşırken sandalyesinde dönen ve 'sıkıldım!' diye bağıran kişinin yokluğuna takıldı. masasına ondan aldığı saati masanın köşesine koymak dışında kimse dokunmamıştı. her şey eski halinde duruyordu sanki onun gelip davadan davaya koşmasını arada yapılması gereken belge işlerini yaparken sıkılacak olan onu bekliyor gibiydi. bakışlarını oradan alıp kilitli olan çekmecesini açtı ve boşaltılmış olan çekmecede gözüne çarpan tek kutuyu eline aldı. kutuyu açtığında ise o gün ormanda bulduğu üzerinde kendi kanının da olduğu saati eline aldı. saate her baktığında aklına evine girdiği anki yaşadıkları ve en son olarak ormandaki ceset geliyordu. omuzuna dokunan elle bakışlarını saatten alıp ilk önce ele sonra elin sahibine çevirdi. "ona bunu yapan her kimse, onu bulacağız merak etme." dedi.
bulacaklardı. bulmak zorundalardı. ona bunları yapan her kimse onu bulacak ve hak ettiği cezayı almasını sağlayacaktı.
*12.05.2021*
sizce ileriki bölümlerde neler olacak?
tahminleri alalım. şşlkk :P
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir dedektif hikayesi...
Mystery / Thrillerbu tarzda yazdığım-ya da yazmaya çalıştığım- ilk kurgum umarım beğenirsiniz. eksiklerim olabilir, eksik olduğum noktaları yorumlarda bana bildirirseniz sevinirim. hikayeme bir şans verip okumaya hazırsanız, o zaman başlıyoruz!