| 8 |

1K 138 170
                                    

♬♩♪♩ paradise by coldplay ♩♪♩♬

When she was just a girl she expected the world
But it flew away from her reach and the bullets catch in her teeth
Life goes on, it gets so heavy
The wheel breaks the butterfly every tear a waterfall
In the night the stormy night she'll close her eyes
In the night the stormy night away she'd fly

Çimenlerin üzerinde yürürken goncalara basmamaya özen gösteriyordun. Baharın gelişiyle birlikte karargahta daha az zaman geçirmeye başlamıştın. Hele bir de mezun olmanıza çok az kalmışken ılık havanın, yeşeren ağaçların, henüz açmakta olan çiçeklerin tadını çıkarmayı daha çok istiyordun.

Adımlarını hızlandırdığında geç kalmamış olmayı umdun. Bugün Jean, Marco ile sizin resminizi çizecekti. Ama eskiz defterine arkadaşlarını çizdiği gibi olmayacaktı bu resim, daha büyük olacaktı bir kere. Heyecanını gizlemeye çalışarak gölün yakınında olan, genelde üçünüzün birlikte vakit geçirdiği o yere geldiğinde Marco ve Jean'ın çoktan gelmiş olduğunu gördün. "Oi, Valerie, geciktin!" Onlardan özür diledikten sonra Marco'nun yanında yerini aldığında Jean sizi yönlendirmeye başlamıştı. "Şu tarafa oturun, ışık daha iyi. Hıh, hayır yüzünüz biraz daha buraya dönsün. Evet, fena değil. Şimdi poz verme zamanı. Valerie, ne halt ediyorsun?" Jean sana çok saçma bir şey yapmışsın gibi bıkmış gözlerle bakıyordu. Oysa yaptığın tek şey Marco'yla yanaklarını birbirine yaslayıp kollarınızı birbirinize dolamanızı sağlamaktı. Dürüst olmak gerekirse, dışarıdan komik görünen bir poz olduğunu biliyordun ama umrunda değildi. Şu an hatıra yaratıyordunuz. "Ne var ya? Samimi oluyorum işte, hem Marco'nun şu hâline bakar mısın? Yakından bakınca küçük çilleriyle daha da tatlı görünüyor." Marco'nun yanakları kızarırken Jean homurdanmıştı. "Düzgün bir poz verin artık. Hem senin diğer tarafına kendimi de çizeceğim Valerie. Ona uygun bir poz ver en azından." Marco gülerek "Kıskanıyor." dediğinde sen de Jean'a oflamıştın. "Of, peki peki."

ˏˋ°•*⁀➷ˏˋ°•*⁀➷ˏˋ°•*⁀➷ˏˋ°•*⁀➷ˏˋ°•*⁀➷

Yaklaşık iki saat geçmişti ve bu süre zarfında kıpırdayamamış olmandan dolayı her yerine ağrı girdiğini hissettin. Karar kıldığınız pozda Marco'nun omzuna kolunu atıp onu biraz kendine çekmiştin, Marco da senden tarafa olan kolunu sırtına koymuştu. Jean size çizimin bitmediğini ve kıpırdamamanız gerektiğini söylemekten başka bir yapmıyordu. Bir süre daha bekledikten sonra gözlerini kapatıp kafanı Marco'nun kafasına yasladın. "Keşke uyuyabilsem de en azından vakit geçse..." Jean size acır bir ifadeyle baktıktan sonra artık poz vermeyi bırakabileceğinizi söyleyince kendini arkandaki çimlere bıraktın. Marco da aynı şekilde kendini çimlere bıraktığında Jean'ın çizimine bakacak enerjiniz kalmamış gibi hissettin. "O kadar emek verip resminizi çiziyorum ve bakmaya tenezzül etmiyorsunuz bile! Sanatçıya duyulan saygı diye bir şey kalmamış artık." Güçsüz bir şekilde elini havaya kaldırdın. "Bu kadar dramatik olma lütfen, Jean... Hem, çok uzaksın. Bu tarafa gelsene, biz de bakalım çizime." Jean ikinize bir bakış attıktan sonra ortanıza oturdu. Ondan destek alarak oturur pozisyona geldiğinde Marco'yla ikiniz çizimi incelemeye başlamıştınız. Çizimde sen Marco ve Jean'ın arasına oturmuş, omuzlarına kollarını atmıştın, onlar da bir kollarını senin sırtına koymuşlardı. Çizimde üçünüz de çok içten bir şekilde gülümsüyordunuz. Marco çizimi överken sen bir süre sessiz kalıp çizimi incelemeye devam ettiğinde Jean beğenmemiş olmandan korkmuştu. "Uh, Valerie, yoksa beğenmedin mi? Yani saçların biraz garip duruyor, farkındayım ama rüzgardan dolayı-" Dolu gözlerle ona baktığında gözlerini büyüterek sana baktı. "O kadar kötü mü cidd-" Daha cümlesini bitirmesine izin vermeden kollarını boynuna dolamıştın. Geçirdiği küçük şoku atlattıktan sonra Jean da sana sıkıca sarıldı. Kafanı Jean'ın boynundan kaldırmadan bir elinle Marco'nun olduğu tarafı yoklayıp onun da sarılmaya katılmasını sağlamıştın. Duygulanacağını biliyordun ama neredeyse ağlayacak konuma geleceğin aklının ucundan bile geçmemişti. Mezun olduktan sonra üçünüzün yollarının ayrılacağı gerçeği zaten her zaman canını sıkan bir durum olmuştu. Şimdi o tarihe bu kadar yakın olmak şu ana kadar bastırdığın bu hislerin aniden ortaya çıkmasına yol açmıştı. Seni rahatlatan tek şey ikisinin duvarların içinde güvende olacağını bilmekti. Keşif Birliği'ne katıldıktan sonra başına neler geleceğini bilmiyordun ama en kötü ihtimal onları tekrar göremeyecek olmandı. Bu düşünceler yüzünden için içini yerken gözyaşlarının akmasına engel olamadın. Boynunun biraz aşağısındaki nemliliği hisseden Jean seni kendisine daha çok bastırdı.

𝒉𝒊𝒓𝒂𝒆𝒕𝒉 || reiner braun × okuyucu [ASKIDA]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin