♬♩♪♩ give me something by seafret ♩♪♩♬
Give me something
Search the past for redemption
Broken glass, no reflection
Take me to a place I believe in
Lost my way, lost all reason"Bunu yapmak zorundaydım..."
Dizlerini kendine çekerek ellerini kulaklarına siper ettiğinde susmasını istediğin sesler dışarıdan gelmiyordu. Bir kabustan uyanmayı istercesine gözlerini sımsıkı kapatmış, hareket etmeden öylece durarak sakinleşmeye çalışıyordun. Güneşin ilk ışıkları daha yeni yeni sana ulaşırken böyle canlı bir havada ölüm sessizliği olması ruhunu daraltıyor ve de boğazına yapışmış nasırlı bir el gibi seni boğarken düzgün nefes almanı iyice zorlaştırıyordu.
Aradan kaç dakika geçtiğini bilmiyordun. Sanki zaman kavramı zihninden silinmişçesine orada ne kadar hiçbir şey yapmadan, sadece gözyaşı döktüğün hakkında bir fikrin yoktu. Sonsuza dek o ana hapsolmuş gibi ne hareket etmeye ne de gözlerini ona çevirmeye teşebbüs edebiliyordun.
Gözlerini açmaktan korkar bir şekilde, kendi kendine fısıldamaya başladığında sesin kendi içinde yaşadığın tüm bu çatışmadan dolayı zayıf fakat yine de gerçekten cevabını merak edercesine sorgular bir tonda çıkmıştı. "Peki neden yapamadım?.."
"Kollarıma atlamanı beklemiyordum ama... Bunu bekliyordum da diyemem."
Reiner'ın sesini duymanla birlikte gözlerini açtığında kafanı yavaşça ondan tarafa çevirdin. Gözlerine önce yere saplamış olduğun kılıç parçası, daha sonra da sanki dakikalar önceki olay yaşanmamışçasına kesikleri tamamen iyileşmiş, gayet iyi durumda olan Reiner'ın bedeni ilişti. Gözlerin onunkilerle buluşmaktan kaçınıp ürkekçe önüne döndüğünde bulunduğunuz tuhaf durumdan dolayı ne diyeceğini, ne yapacağını bilmez bir şekilde durmaya devam ediyordun.
"Ben de..." diyerek onu yanıtladıktan sonra kısa bir sessizliğe büründüğünde az önceki tüm o adrenalin dolu duygulardan kurtulmuş, daha sakinleşmiş bir hâlde şimdi ne yapacağını düşünüyor; zihnindeki çarkların dönme sesini neredeyse duyabiliyordun.
"Sen... Daha iyi misin?"
Reiner sesinde samimi bir endişe içeren tonda konuştuğunda düşüncelerinden sıyrılıp kafanı ona çevirdin. Samimiyetini ve ciddiyetini ölçer gibi şaşkın gözlerini onun yüzünde dolaştırdığında Reiner'ın yüzünde endişeli ve biraz da meraklı bir ifade vardı.
"Gerçekten bunu soruyor musun?.. Az önce seni öldürmeye çalıştım! Ama neden... Hâlâ neden bana iyi davranıyorsun?.."
Sözlerin sonlara doğru iyice kısık çıktığında cevap ararcasına gözlerin karşısındaki ela gözleri tarıyordu. Reiner sorduğun soruyu absürt bulmuşçasına hafifçe kaşlarını çatarak cevap verdi. "Neden sana iyi davranmayayım ki?.. Sonuçta sen benim kız arkadaşım değil misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝒉𝒊𝒓𝒂𝒆𝒕𝒉 || reiner braun × okuyucu [ASKIDA]
Fanfiction❗23. Bölüm'den sonra ara verildi, devam edilecek.❗ 𝐡𝐢𝐫𝐚𝐞𝐭𝐡 /ˈ𝐡ɪə𝐫ʌɪθ/ 𝐧𝐨𝐮𝐧 𝐝𝐞𝐞𝐩 𝐥𝐨𝐧𝐠𝐢𝐧𝐠 𝐟𝐨𝐫 𝐬𝐨𝐦𝐞𝐭𝐡𝐢𝐧𝐠, 𝐞𝐬𝐩𝐞𝐜𝐢𝐚𝐥𝐥𝐲 𝐨𝐧𝐞'𝐬 𝐡𝐨𝐦𝐞. 𝘏𝘪𝘳𝘢𝘦𝘵𝘩 𝘣𝘦𝘤𝘬𝘰𝘯𝘴 𝘸𝘪𝘵𝘩 𝘸𝘰𝘳𝘥𝘭𝘦𝘴𝘴 𝘤𝘢𝘭𝘭, ...