2.Bölüm : Ayrılığın Şehri

351 13 1
                                    

Herkese Selam! 

Yeni bölümle karşınızdayım. Bol bol yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar.

Bölüm şarkısı : Berkay Altunyay - Sanki hevesim hiç kırılmamış gibi

---

---

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2.Bölüm : Ayrılığın Şehri

Burası terk edilmişliğin yeriydi. Ayrılığın şehriydi.


"Ne demek gitmek zorundayım Onur? Benim oraya asla gitmeyeceğimi en iyi sen biliyorsun. Ben kabul etmiyorum, başkası gitsin," dedim sinirle. Ne demekti Türkiye'ye gitmek? Oradan o kadar zor ayrılmışken şimdi uyduruk bir davet yüzünden mi gidecektim?

"Dila, şirketin ortağı sen ve benim. Ben Amerika'ya gideceğime göre birilerinin bizi temsil etmesi gerekiyor değil mi? Asistanımı mı göndereyim davete Allah aşkına! Gitmek zorundasın. Bende bir iki gün sonra yanına geleceğim zaten. Türkiye'deki şirketi de çok boşladık, orayla da ilgilenmemiz gerekiyor. Şu araba projesini halledebilirsek daha bir şey istemiyorum senden. Ama bir iki ay dayanman lazım. Hem Ediz ve Asya'yı da görmüş olursun."

Sinirle saçlarımı elimle geriye ittim. "Sen güçlü bir kadınsın Dila. Oraya gidip seni kimsenin yıkamayacağını, kendi emeklerinle dimdik durduğunu göster." Konuşması odaya giren asistanıyla bozuldu. "Onur Bey, Türkiye'deki davetin sahibi aradı. Kişi sayısına göre yer ayırtacakmış. Kaç kişi diyeyim?" diye sorunca Onur bana baktı. Sıkıntıyla mecbur bir şekilde başımı salladım. Oh çekip rahatladığını gösterdikten sonra asistanına bakıp "Dila ve oğlu katılacak, ona göre ayarlarsın," deyince başımı iki yana salladım. "Rüzgar'ı oraya götüremem. Hasta olabilir. Asya'ya bırakırım onu," deyince başını salladı. "Tamam, o zaman sen Dila'nın katılacağımı söylersin," deyince asistan onaylayıp odadan çıktı. "Sana minnettarım, çok teşekkür ederim," dedi. Gözlerimi devirip odadan çıktım. Şirketteki son işlerimi halledip önemli belgeleri imzaladım. Bir araba projesi üzerinde çalışıyorduk ve kendi araba markamızı kurmamıza çok az kalmıştı. Her şey hazırdı neredeyse. Kendimizi büyütüyorduk ve bu bazen yorucu olabiliyordu. Ama değiyordu. İşlerimi bitirdikten sonra şirketten ayrıldım. Ani bir karar olduğu için hazırlıksız yakalanmıştım. Eve gidip oğlum ve kendim için hazırlık yapmalıydım.

Evin önünde arabayı durdurup yan koltuktan çantamı aldım ve indim. Ses çıkarmamak için anahtarımla kapıyı açıp içeri girdim. Anna salonu topluyordu, Rüzgar da büyük ihtimalle uyuyordu. "Hoş geldiniz efendim," dedi ince sesiyle. "Rüzgar uyuyor mu?" diye sordum ceketimi çıkarıp asarken. "Çok zor uyuttum. Bugün bayağı huysuzdu," dedi. Salona geçip Anna'nın karşısında durdum. "Biz bir süreliğini yurt dışına gideceğiz, maaşını fazlasıyla vereceğim merak etme. Bu süre zarfında gelmene gerek yok," dedim. Maaşını verdikten sonra vedalaştık. Anna'yı yolcu ettikten sonra yukarı çıktım. Mışıl mışıl uyuyordu miniğim. Yanağına öpücük kondurup hazırlanmaya başladım. Valizlere eşyaları koyduktan sonra Rüzgar'ın eşyaları için bir çanta oluşturdum.

PARAMPARÇAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin