"Ailemize yakışır şekilde o yemeğe geliceksin!"
"Sen bana bir daha emir veremezsin!"
"Ben senin babanım benimle nasıl konuştuğuna dikkat et!"
"Sen benim babam değilsin!"
Gözleri sinirden kan çanakı gibi olmuş olan savaş yıldırım ilk defa birilerine söz geçiremedi. Elime aldığım küçük çantaya sinirden ne koyduğumu bilmeden bir şeyler sıkıştırıyordum. Bir an önce buradan gitmeliydim. Işıklar geç aydınlandı bende ama ışıkları artık kimse söndüremez.
Telefonumu ve çantamı alıp tam çıkacakken arkamdan, "eğer bu kapıyı geçersen bir daha buraya giremezsin!" Dediğini duydum. Arkam dönük sırıtarak çıktım o kapıdan. Yıldırım malikanesi; arkamda bıraktığım geçmişim, arkamda bıraktığım acılarım. Arkamda bıraktığımla kalıcaklar.
Yağmur yavaştan başlamıştı.
Hava durumu bile bu aralar duygularım gibi darmadağınık. Yaylana yaylana kaldırımda yürüyordum. Sonuçta kimse beni beklemiyor. Kimse benim peşimden gelmiyor. Kimseden azar işitmeyeceğim. Kimseden şiddet görmeyeceğim.
Bir minibüs gördüm. Hemen durdurdum bu yağmurda yürüyemezdim boş boş elimde bir çantayla ve daha nereye gideceğimi bile bilmiyorken.
"Yıldırım aile mezarlığının oraya gidiyor mı?"
"Evet,buyurunuz arkada bir kişilik boş yer var."
Adamın dediği gibi arkadaki boş yere geçtim. İnsanlar.. cidden bu kadar kalabalık insan topluluğunu bir arada görmeyeli ne kadar olmuştu. Bu kadar basit bir insan topluluğunu görmeyeli ne kadar olmuştu. Çantayı kurcalamaya başladım. İllaki cüzdanı da almışımdır içine. Buldum! Cüzdanı açtığım bir sürü sıra sıra dizilmiş kartlar, sınırsız kartlar, kart şeklinde garaj kapı anahtarları ve daha çok kart. Cüzdanın içerisinde sadece dolarlar vardı. Türkiye de dolar kullanmak? Savaş yıldırım cidden işini iyi yapıyordu. Bu kartları savaş yıldırımdan gizli araklamıştım adreslerini ve şifrelerini yine bir kağıda not edip cüzdanımın içine koymuştum. Ama bu kadar çok birikeceğini bilmiyordum. Türk parası yok baksana derdime ne kadar trajikomik.
Cüzdanda olan beş euroyu şoföre doğru uzattım. Şoför ise bir paraya bir bana bakıyordu. En sonunda, "Türk parası harici kabul etmiyoruz. Yolculardan rica edebilirsin."
Yolculara döndüm. Az önce hepsinin bana baktığı yolcular hepsi şu an farklı bir işle meşgul olmaya başladılar. Ahh insanlar hiç değişmemişler. Tam kafamı umutsuzlukla sallayıp şoföre dönüp yalvaracaktım ki biri koluma dokundu.
Elinden üç lira uzattı bana.
"Çok teşekkür ederim." Bende ona elimdeki euroyu verecekken geri çekildi ve "lütfen üç liranın lafı bile olmaz." DediÇok kibardı.
En fazla benden bir yaş küçüktü ama gözlerindeki acı benim yaşımdan kat kat büyüktü. Bunu kim onun gözlerine baksa anlardı.
Adını sormak istedim ama soramadan gitti. Annem gibiydi; acılı ama güzel bakıyordu. Üzerindeki eşofmanlarla ve uzun bir hırkayla sanki yataktan yeni çıkmış gibi görünüyordu.
"Annem yine kendimi sende arıyorum. Üzgünüm ayaklarımın üstünde daha ne kadar dayanabileceğim bilmiyorum. Belki sen olsaydın her şey daha farklı olabilirdi. Unutmuyorum bir gün yine o evin senin güzelleştirdiğin bahçesinde yalnız başıma sırt üstü çimlere uzanmış ellerimle oynuyordum yine bir hayal kırıklığıyla, sen de bahçeyi suluyordun yine her zaman ki neşenle. Beni öyle üzgün görünce bahçe hortumunda ki suyu üstüme doğru tuttun. İlk başta itiraf ediyorum sinirlenmiştim ama sonra baktım ki sen tutuyorsun o hortumu bana çok mutlu oldum. O mutluluğu daha ne zaman yaşayacağım bilmiyorum imkansız gibi olabilir. Biliyorsun güzel sözler söyleyemem annem. Bana kızma, bana kızma çünkü ben daha o adama katlanamadım . Bana kızma çünkü ben daha o adamın yaptıklarına göz yumamam. Bana kızma lütfen yaptım, terk ettim o lanetli yeri. Keşke seninle terk etseydim. Keşke her şey daha farklı olsaydı. Keşke her zaman yanında, keşke her zaman yanımda olsaydın. Seni çok seviyorum. Biliyorum orada huzurlusun. Orada burada olduğundan daha huzurlusun. Bir yanım buruk olsada bu gerçek biraz daha iyi ediyor beni. Belki de sadece kendimi kandırıyorumdur. Bilemiyorum. Şimdi sadece normal bir hayatta normal şartlarda nefes almak istiyorum. Gerçekten nefes almanın nasıl bir şey olduğunu bilmek istiyorum. Seni çok seven oğlun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aster
ChickLitHerkesin ardında sakladığı bir sır vardı.. herkesin ardında sakladığı acılar vardı.. herkesin geride bıraktığı bir hayatı vardı.. Erna, yaşadıklarını geçmişte bırakmayı kafaya koymuştu ancak gözünden kaçan bir nokta vardı. Kader onu onunla baş başa...