1. BÖLÜM

82.1K 1.6K 476
                                    

(ARYA'DAN)

Babamın son attığı kemer darbesi ile yere kapaklandım. Artık dayanacak gücüm yoktu. Babam dediğim insanın dayaklarına artık dayanamıyordum. Sırf ben doğduğum için annem hayatını kaybetti diye her gün dayak yiyor, babamın gözlerinde ki irisler de nefreti görüyordum.

Bugün işten avansımı vermedikleri için dayak yemiştim. Bir restorantta bulaşıkları yıkar, yerleri paspaslardım. Hep hayalimdi okumak ama babam göndermemişti. Kendi çabalarım ile lise mezunu olmuştum. Hem okuyup hemde çalışmıştım.

Eve korka korka geldiğimde halimi anlamıştı babam. Para yok deyince de önce saçlarıma asılmış sonra tokatları yüzümü esir almıştı. Hıncını alamayıp bu sefer kemerini çıkarıp sırtımda derin yaralar açmıştı. Ne zamandan beri kemerle dövmüyordu beni. Belli ki yine bir şey olmuştu.

Kendimi bildim bileli dayak yerdim. Kumral saçlarım yeşil gözlerim vardı. Beni gören herkes anneme benzetirdi. Annemin de kumral saçları ve yeşil gözleri varmış. Belkide babam anneme benzediğim için benden nefret ediyor, bir kere bile kızım deyip sevmiyordu. Bu yaşıma gelmiştim ama babamın bir kere bile bana kızım dediğini duymamıştım. Bende isterdim her kız çocuğu gibi, benim babamda bana sarılsın, saçımı okşayıp kızım deyip bağrına bassın. Beni herkesten her kötülükten sakınsın. Benim için hep hayaldi bunlar. Gerçekler ise hergün dayak, nefret dolu bakışlar ve iğrendiğini belli eden davranışlar. Benim babam beni bir gün bile sevmedi. Devamlı içki içer, kumar denen illeti oynar kazandığım parayı da bu yolda heba ederdi. Her zaman annemin katilinin benim olduğumu söyleyip içime kor ateşler atardı. Ben bir şey yapmamıştım. Benim hiç bir suçum yoktu. Bazen keşke ben ölseydim diyordum. Keşke ölseydim de bu olanları yaşamasaydım. Bunu her deyişim de Sevinç beni susturur yanımda olduğunu belli ederdi. Sevinç de benim gibi kimsesizdi. Ailesi onu daha bebekken sokağa bırakmış, Sevinç ise yetimhanede büyümüştü. Her zorluğa karşı direnmiş hemşire olmuştu. Şimdi de bir hastanede çalışıyor ve bizim mahallede oturuyordu. Kimi zaman babamın elinden beni o kurtarmış yaralarımı sarmıştı. Benim bu dünyada ki iki gerçeğimden birisiydi Sevinç.

Birde Bora vardı. İkinci kahramanımdı o. Babamın elinden bir çok kere almıştı beni. Büyük bir şirkette çalışıyordu, okuyup mimar olmuştu. Küçüklüğüm Borayla beraber geçmişti. Bundan bir yıl önce beni sevdiğini söylemiş benimde ona boş olmadığımı söyleyince sevgili olmamızı istemişti. Bora iyi biriydi bir sıkıntım olunca hemen yardımıma koşar yetişirdi.

Dayak kotam dolmuş babam evden çıkıp gitmişti. Artık alışmıştım bu acılara. Ellerimi yere basıp var gücümle ayağa kalktım. Kendimi küçük banyomuza atıp yaralarıma baktım. Sevinç çok kızacaktı neden çağırmadım diye ama onunda bir hayatı vardı. Üstüme yapışmış yırtık tişörtümü bir çırpıda çıkarıp attım. Sırtımda ki izlere yenileri eklenmişti. Yarın işte çalışırken çok canım yanıcaktı. Hep ayakta kaldığım için vücudumdaki yaraların ağrısı baş gösterecekti. Beyaz tenli olduğum için tenimde ki yaralar uzaktan bile görülebilirdi. Zayıf bir bedene sahiptim, kimi zaman yemek yemezdim. Bu konuda Sevinçten çok azar işitmiştim ama yapacak bir şey yoktu. Üstümde ne varsa ne yoksa çıkarıp soğuk suyla buluşturdum vücudumu. Yaralarıma her su değişinde dişlerimi sıktım. Dayanmak zorundaydım.

Ne kadar suyun altında kaldım bilmiyorum ama artık akan suda kanım yoktu. Saçlarıma küçük havlumu sarıp bornozumu giyindim. Sonra saçlarımı açıp kırık aynamın önüne geçtim. Hep hayalimdi annemin bir gün gelip saçlarımı kendi elleri ile taraması. Olanlar aklıma gelince göz yaşlarıma engel olamadım. Gözyaşlarımı sildikten sonra saçlarımı taradım. Kıyafetlerimi de giyip kendimi yatağa bıraktım. Uyumak istiyordum artık, uyuyup her şeyi unutmak. Ama bazı şeyleri unutmak hiç de kolay değildi.

İNTİKAM ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin