5

657 74 6
                                    


Hyunjin

Uykulu gözlerle okula gelmiştim ve çantamı gelişi güzel bir yere fırlatıp Felix ve Bang Chan'ın yanına gitmiştim. Seonghwa da oradaydı ve Bang Chan'ların arka masasına oturmuştu, yanına gidip bende oturmuştum. Ders başlayana kadar havadan sudan bahsederken kafamı koyduğum sırada uyuklamaya başlamıştım.

Sol tarafımdan hissettiğim dürtü ile kafamı kaldırmıştım.
"Ne oluyor be?"
Gözlerimi ovuşturup beni dürten siyah saçlı çocuğa baktım.
"Yerimden kalkar mısın birazdan ders başlayacak."

Ukalaca bir tavır sergileyip kaşlarımı kaldırmıştım.
"Dediğin gibi 'birazdan' başlayacak. Hoca gelsin kalkarım."
Onu baştan aşağıya süzüp bizimkilere dönmüştüm ki onlar da bana değil başımda  Zebellah gibi dikilmiş çocuğu bakıyordu. Diğer Felix'in fanfinfon yaptığı çocuk yanıma oturmuştu.
Göz ucuyla yanımdaki çocuğa bakıp Felix'e bakmıştım ve göz kırpmıştım. Felix ise derince yutkunmuş ve hayvan gibi öksürmeye başlamıştı.
Yanımdaki çocuk bakışlarını suratı öksürmekten kırmızıya dönmüş Felix'e çevirdi. Sonra ise çantasından çıkardığı suyu ona uzattı.
Felix gülümseyerek suyu aldı ve birkaç yudum içti.
O sıra hoca girince bende ayağı kalkmıştım ve siyah saçlı çocukla dip dipe bir şekilde durmuştuk.
Benden daha kısa olan çocuk bana bakmak için biraz da olsa kafasını dikleştirmişti.

"Kalkmasaydın ya, zahmet oldu."
Hafifçe sırıttım.
"Çok istiyorsan tekrar otururum güzellik."
Göz kırpıp arkamı döndüm ve sınıftan çıktım.

Yunho

Yine müdür yardımcısı'nın bana verdiği milyonuncu görevini yaparken bu sefer de Jeongin'i onun yanına çağırmam gerektiğini söylemişti.
Aish şu çocuk. Tamamiyle veletti.
Sınıfa girip Jeongin'i oradan aldım ve Müdür yardımcısının yanına götürdüm.

Müdür yardımcısı ona bir şeyler anlatırken bende birkaç ders programını hangi sırayla,hangi sınıfa verileceğini ayarlıyordum.
"Hocam kusura bakmayın ama lafınızı bölüyorum. Şu çocuk her biz konuştuğumuzda burda mı olacak?"
Benden bahsettiğini fark edince elimdeki kağıtları bırakıp ona baktım. Bu nasıl bir terbiyesizlikti böyle.

Müdür yardımcısı gözlerimi bir bende bir onda gezdirmişti ve söze girmişti.
"Jeongin'cim Yunho 3 yıldır bu okulun başkanı ve her şeyimizi ona göre yapıyoruz, senin ve diğer arkadaşların şu an rahat ve sıkıntısız bir şekilde ders görüyorsa Yunho'nun bunda payı çok fazla var. Ayrıca şu an rehberlikte değilsin. Özel bir şey de konuşmuyoruz. Yunho'nun rahatsızlık vereceğini düşünmüyorum fakat sen rahatsız oluyorsan, Yunho bize müsade eder."

Gözlerimden ateş çıkma gibi bir yeteneğim olsa büyük bir ihtimal şu an hayatımdaki en büyük kıvılcımı çıkartırdım gözlerimden. Gerçekten nefret etmiştim bu çocuktan.
Jeongin bir süre bana baktıktan sonra Müdür yardımcısına döndü.
"Sorun yok, sadece sormuştum."
Samimiyetsiz bir şekilde gülümseyip onlar konuşmaya devam etmişti.
Bense sinirden titreyen ellerimle kağıtları düzeltmeye devam ettim.

Seonghwa

3 gündür Yunho ile değil Minho ile yan yana oturuyordum ve bu beni birazda olsa korkutuyordu. Gülümsese de veya tatlı görünse de sert bir mizacı vardı. Fakat bana ilk günki gibi hiç davranmamıştı şu iki günde.

Çıkışta hepimiz Yunho'yu beklerken siyah bir araba tam okul kapısının orda durdu.
O ara da Yunho yanımıza varmıştı ve sessiz bir şekilde bize fısıldamıştı.
"İşte bu arabadan bahsediyorum."
İçinden şık giyinişli biri çıkmıştı ve diğer dörtlüye sarılmıştı. Hepimiz durmuş dik dik onları izliyorduk.
fark etmiş olacakki çocuk bize bakmıştı.

"Çok dik dik baktık galiba. Yürüyün gidelim."
Bang Chan'ın dediği şey ile hepimiz onay verip okuldan çıkıp ilerlemeye başladık. Tam okul sokağını dönecekken arkamızdan duyduğumuz ses ile durup arkamızı dönmüştük. Arabanın sahibi olan çocuk gelip Bang Chan'a bir şey uzatmıştı.
"Düşürdün."

Bang Chan gülümseyip saygıyla eğildi ve teşekkür etti.
"Rica ederim."
Aralarında garip bir bakışma geçerken Hyunjin koluma girip ilerlemeye başlamıştık.

Belle âmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin