7

561 58 10
                                    

Bang Chan

Sınıfa girdiğimde benim yerimde Felix ve Yeosang oturuyordu.
Gülümseyerek yanlarına gittim, Yeosang tam kalkmak için hamle yaparken sorun değil anlamında kolunu sıkıp arkaya oturdum. Üçümüz konuşurken Yeosang bakışlarını bana çevirmişti.

"Dün cüzdanını düşürdün, arkadaşım getirdi dimi sana?"
Evet anlamında kafamı salladım. O ara Felix lafa girmişti.
"Ayıp olmazsa, o kimdi?"

Yeosang gülümseyip gözlerini ikimizin arasında gezdirdi.
"Biz 5 kişiyiz aynı sizin gibi, ama o özel okula gitti biz buraya geldik. Yani yakın bir arkadaşımız. Bir sorun mu var?"
Felix'le aynı anda kafamızı hayır anlamında salladık.
O ara sınıfa Hyunjin girmişti ve Yeosang göz devirmişti bu haline gülümseyip Hyunjin'e bakmıştım. Yanıma oturdu ve gözlerini bir süre Yeosang'ın üzerinde gezdirdi.
"Bak yine senin sıranda oturuyorum. Rahatsız olmuyorsun değil mi?"
İtici bir ses tonuyla söylemişti.
Yeosang'ta ona itici bir şekilde gülümseyip lafa girmişti.
"Yok canım istediğin kadar oturtabilirsin bu gün orda. Arkadaşım gelmeyecek bu gün."

"Bir şey mi oldu?"
Felix meraklı bir şekilde sorarken Hyunjin bacağını bacağıma vurmuştu ve birbirimize imalı bir şekilde gülümsemiştik.
"Yok, dün uyuyamamış. O yüzden gelmeyeceğim demişti ama güvenemiyorum ona belki gelir."
Felix tamam anlamında kafasını sallarken hoca sınıfa gelmişti. Hyunjin kalkıp giderken Yeosang mahçup bir şekilde bize baktı.
"Yanlış anlamayın ama siz gerçekten çok samimi insanlarsınız, bu çocuk size göre çok egoist ve soğuk değil mi? Nasıl anlaşabiliyorsunuz?"

Felix bu dediğine gülmüş ve Yeosang'ın omuzuna pat patlatmıştı.
"Bizde başta sevmiyorduk onu. Bize de böyle davranıyordu, hatta daha beterdi. Zamanla düzeliyor. Sende seversin merak etme."
Gülümseyip "yok ben almayayım." Demişti.

İkimizde ona gülerken Yeosang bana gözlerini belertip bakmıştı.
"Burda oturuyorum ama sıkıntı yok değil mi? İstersen yerime geçeyim."
'Cidden mi' anlamında ona baktım ve omuzundan öne dönmesi için ittim.
"Saçmalama lütfen."

Seonghwa

Yunho yine müdür yardımcısı'nın yanına gitmişti ve bu gün de Minho yanımda oturacaktım. Ondan rahatsız olmuyordum ama yine de ne bileyim bi gerginlik vardı.
Kafasına geçirdiği hoodie'sinin şapkasını çıkarıp bana bakmıştı.
"Günaydın. Beraber kahvaltı edelim mi?"

Aniden gelen teklif ile şaşırmadım desem yalan olurdu. Birkaç saniye duraklasam da kafamla onu onaylayıp beraber kantine inmiştik.
İkimizde tost aldıktan sonra peteklerin oradaki bir masaya oturup yemeklerimizi yemeğe başlamıştık.
O ara sözel sınıfında olsan Juyeon ve biricik sevgilisi Go Won gelmişti.

"Aaa Seonghwa naber?"
Samimiyetsiz bir şekilde onlara gülümsemiştim. Juyeon'ü kimse sevmiyordu bu okulda.
"İyi. Siz?"
"Bizde iyiyiz."

Gözlerini Minho'ya çevirmişlerdi.
"Sen bu yeni gelen çocuksun dimi? Hani arkadaşını bıçaklayan."
Son cümlesini yüksek sesle söyleyen Juyeon'e dik dik baktım.
"Haddini aşma Juyeon."

Juyeon sanki hiçbir şey yapmamış gibi masum masum bakmışti(!)
"Bir şey yapmadım ki soru soruyorum sadece."
Sinsi bir şekilde gülümseyip Minho'ya döndü.
"Bizi de bıçaklamazsın değil mi?"

Yerimden kalıp Juyeon'ü itmiştim. Yaptığım hareketle şaşıran Juyeon şaşkınca bana bakıp adımlarını bana yöneltmişti.
"Hayırdır Seonghwa, bana mı kafa tutacaksın?"
Yargılar bir şekilde süzmüştü beni.
"Juyeon daha fazla beni sinirlendirmeden kız arkadaşını da alıp siktir git."

Juyeon sinir bozucu bir şekilde gülüp elini benim ve Minho'nun arasında gezdirdi.
"Ne bu şimdi? Sevgili falan mısınız da onu koruyorsun."

Tam ağzımı açıp bir şey söyleyecekken Hyunjin ortama girmişti.
"Hayırdır Juyeon? Yine ne saçmalıklar peşindesin?"
Juyeon derince yutkundu ve gözlerini etrafta gezdirdi.
"Sadece konuşuyoruz."
Hyunjin tek kaşını kaldırmıştı.
"Minho ve Seonghwa senden rahatsız oluyor gibi duruyor. Gitsen mi acaba?"

Juyeon bir süre Hyunjin'in gözlerinin içine baktı, Hyunjin onu umursamadan masaya Minho'nun yanına oturdu.
Go won,Juyeon'ün kolundan çekip ordan uzaklaştırmıştı.

"Kusura bakma. Bu çok gerizekalı bir çocuk. Böyle boş boş konuşuyor."
Minho gülümseyip önemsiz olduğunu söylemişti.
Zil çaldığında sınıflarımıza dağılmıştık.


Yunho, dersin boş olduğunu söylemeye gelmişti ve geldiği gibi geri gitmişti. Sınıfın resmen hepsi beden dersine katılmak için sınıftan ayrılırken, sınıfta sadece ben ve Minho kalmıştık. Minho kafasını sıraya koyup uyumuştu ve şu an rüya görüyordu galiba çünkü çok sert bir şekilde ayağımı kavramıştı ve sıkıyordu. Elimi elinin üzerine koydum ve sıktım. Aynı zamanda onu dürtüyordum.
Sıçrayarak yerinden uyandığında onu pür dikkat izlemiştim.
"Minho iyi misin? Tuvalete gitmek ister.."

Kollarını sıkıca boynuma sardığında gözlerim açılmıştı. Ellerimi sırtına koyduğumda bana daha da sıkıca sarılmıştı ve kafasını boyun girintime sokmuştu.

Nefesim kesilmişti resmen gözlerimi kapatıp sırtını sıvazlamıştım. O derin nefesler alıp boynuma doğru verirken tüylerim diken diken oluyordu. O sıra kapı çok hızlı bir şekilde açılmıştı ve içeriye önce Jeongin sonra da Yunho girmişti.

"AY PARDON PARDON ÇIKIYORUZ BİZ ÇIKIYORUZ."

Jeongin gözlerini kapatıp yürümeye çalışırken Yunho, onun bir yere çarpmasın diye kolundan tutup sınıftan çıkarmıştı.

Minho duyduğu ses ile bedenlerimizi hemen ayırmıştı. Birbirimize utangaç bir şekilde bakıp gözlerimizi kaçırıyorduk.
Kalbim Tofaşla 180 hız yapmışçasına atıyordu.




Juyeon (the boyz)

•Juyeon (the boyz)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




•Go Won (loona)

•Go Won (loona)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Belle âmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin