Choi Yeonjun
Sabahtan beri sadece oturuyordum. Hiçbir şey yapmak için gücüm yokmuş gibi hissediyordum. Yorgundum. Son birkaç aydır.
İç çekerek kollarımı yasladığım tezgahtan ayrıldım ve kahveyi kupaya doldurdum. İçine iki tane küp şeker atıp bir kaşık alarak mutfaktan çıktım. Odaya girdiğimde televizyonun açık olduğunu gördüm.
Son birkaç aydır televizyon da izlemiyordum. Moralimi bozmaktan başka bir işe yaramıyordu o ekrana bakmak. Bütün kanallarda -her sene son iki ay kala olduğu gibi- Arınma Gecesi sebebiyle ülkede yapılan değişikliklerden ve gelişmelerden bahsediliyordu.
Nefret ediyordum.
"Bu sene, iki ay sonra uygulanacak Arınma Gecesi'nin hazırlıkları şimdiden başladı. Bakanlık binasındaki önlemler artırıldı ve halk evlerinde silah depolamaya başladı. Geçen sene yaşanan korkunç olayın tekrarlanmaması için elimizden geleni yapıyoruz." dedi spiker.
Televizyonu kapatıp kumandayı masaya geri bıraktım.
Geçen sene yaşanan korkunç olayın tekrarlanmaması için... Neden bütün suçlu o on üçü gibi gösteriliyordu aklım almıyordu. Devletin tamamen suçsuz gibi gösterilmesi, her şeyi dört dörtlük yapıyor gibi çarpıtılması gerçekten can sıkıcıydı. Ortada düzgün olan tek bir şey yoktu halbuki.
Arınma Gecesi uygulaması ilk yürürlüğe girdiği andan itibaren karşı çıkan biriydim ve geçen ay Changbin'le Jeongin'in öldüğünü öğrenmem bu tutumumda hiç de hatalı olmadığımı bir kez daha hatırlatmıştı bana.
İç çektim. Ayakta durmaktan yorulduğumu fark ederek kalçamı masaya yasladım. Soobin kafasını okuduğu kitaptan kaldırıp kaşlarını çattı. "Ne oldu?"
Omuz silktim. "Bilmiyorum." dedim. Bilmiyor değildim, açıklayamıyordum. Aynı anda o kadar fazla duyguyu yaşıyordum ki bunları nasıl dışarıya vuracağımı bilememiştim. "Sadece, bunu hak etmiyorlardı. Changbin ve Jeongin için çok üzülüyorum."
Soobin'in de yüzü düşerken kitabını kapatıp ayağa kalktı. O da benim gibi masasının önüne geçip oraya dayandı. Kollarını göğsünde birleştirirken "Ben de." dedi. "Yaptıkları şeyi yapmayı ben de çok düşündüm biliyor musun?" dedi sonra.
Güldüm. "İlk önce vaktinde gelmeyi öğren, sonra polisten kaçarsın."
Bozmamak adına gülümsemeye çalıştı. Ama moralinin bozuk olduğu çok rahat anlaşılıyordu.
"Arınma Gecesi için herhangi bir hazırlığın var mı?" diye sordum konuyu değiştirmeye çalışarak. Ancak konu yeniden oraya gelmişti anlaşılan.
"Evde oturacağım." dedi beni zerre kadar bile şaşırtmayarak. Bu Soobin'di işte. Issız adaya düşse bile yatma potansiyeline sahipti. Yemek yok mu, aç kalırdı; soğuk mu, titrerdi. "Her seneki gibi. Sen?"
Omuz silktim. Galiba ben de bu sene ona katılacaktım. "Sana katılabilir miyim?" diye sordum. İzin vereceğini biliyordum.
"Tabii ki." dedi.
Tam o sırada ise telefon çaldı. Masanın etrafından dolaşıp ahizeyi kulağıma dayadım. "Alo buyrun, 0X1 Radyo Yayıncılık. Nasıl yardımcı olabiliriz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Purge: FOREVER || SKZ × ITZY
Fanfic-"The Purge" serisi üçüncü kitaptır. 「Senede bir defa, akşam 19.00'dan, sabah 07.00'a kadarki 12 saatlik zaman diliminde bütün suçlar yasal sayılır. İsteyen istediğini öldürür, istediği yeri soyar; bu zaman dilimi içinde hiçbir kurum hizmet vermez...