00. enchanted to meet you

1.5K 117 66
                                    


İnsanı insan yapan şey kusurlarıdır, derdi bir zamanlar yaşlı bir bilge. Yeni dünyama adım attığım ilk gün ise duyduğum kusursuz olmalısınız tavsiyesi, küçükken edindiğim inançlarımı bir seferde yıkmayı başarmıştı.

Hareketlerini pür dikkat izlediğimiz dans hocamız son hamlesini sert bir dönüşle yaptığında aklımdan geçenleri de yere koyduğu eli ile dağıtmış gibi irkildim, kimsenin dikkatini çekmeyen minik göz kırpma anım ise saniyelikti. "Wow, son kısım nefes kesiciydi."

Mükemmel, nasıl olunurdu?

"Hepiniz sırasıyla hareketleri tekrarlayın, takılan olursa Hoseok'tan yardım alabilirsiniz. Bugünlük benden bu kadar, yarın sabah yine burada buluşuruz."

Dansı baştan sona hissederek dakikalar içinde ezberleyen üyemiz Namjoon Hyung'un yardım çağırısı ile ona yöneldiğinde diğerleri gibi ben de pratiğe başlamıştım, şarkının ilk nakaratına kadar oldukça sorunsuz ilerlerken dance break kısmında canımızı alacak bir koreografiyle karşı karşıyaydık bu geri dönüşümüzde. Yine de halledebileceğimi düşünüyordum, bu gece sabahlayacak da olsam stüdyodan çıkış yoktu ne de olsa. Kolumu ya da bacağımı incitene kadar pratik yapmaya alışkın bedenim artık hareketleri kavramada daha hızlıydı, nerdeyse 5 yıl olacak idol kariyerimin yarısından fazlasının dans etmekle geçtiği göz önüne alınırsa aksi bir durumun herkesi şaşırtacağını biliyordum.

Yaklaşık üç saatlik bir pratiğin ardından hepimizin az çok koreografiyi ezberlediği düşüncesi ile kendimizi dans odasının kahverengi zeminine bıraktığımızda, Jimin tarafından kucağıma fırlatılan su şişesi ile kapattığım göz kapaklarımı araladım. "Rica ederim," dedi kendini oturur pozisyona sokarken.

Beklemeden şişeyi açıp boğazımdan aşağı yolladığım soğuk su o an benim için çölde su bulmuşum gibi değerliydi. "Şimdiden pes ettiniz bakıyorum," dedim suyu yanıma bıraktığımda, Jimin Hyung'un yanında nefeslerini düzene koymaya çalışan Jin Hyung'un bakışları bana dönmüştü.

"Bir su şişesini tek dikişte bitirdiğini görmesem ciddiye alacağım."

İlk geri dönüş hazırlıkları her zaman en meşakkatlisiydi, şarkıya göre koreografi ya da hangi üyenin nerede iyi olduğunu görmek için geçirdiğimiz günlerle kemik bir plan oluşturana kadar durmadan çalışırdık. Bu yüzden her geri dönüş öncesi içime çöken karamsarlığı engelleyemiyordum ancak kimseye göstermemek de en kolayıydı. Grup olarak adımızın duyulmaya başlandığı günden sonra gelen başarılar ve sevgiler ne kadar iyiyse, gece olup da başımı yastığa koyduğum anlar beni uyutmayan endişelerim bir o kadar karanlık yanıydı bu işin. Bir sahnede 3 ya da 4 dakikayı hatasız atlatmak adına aylarca uykusuz bir şekilde çalışmak, hepimizi içten içe yoran bir gerçekti fakat kimsenin ağzından bir yakınma belirtisi duymamıştım hiçbir zaman.

Çünkü bizim işimiz buydu, yıl sonunda aldığımız büyük ödülleri ve değeri sorgulanamayacak sevgiyi hak etmek için yaptığımız iş, buydu.

Herkesin yavaş yavaş yurda dönmeye başladığı vakitte saatler gece yarısına yaklaşıyordu, bense hala dans break kısmındaki kol hareketi ile zıplama anını yakalayamıyordum. Kafamın içinde herhangi bir eksik olduğunda uyku da imkansızdı nasıl olsa, sabaha kadar çalışsam da bu gece bu koreografi tamamlanacaktı.

"Jungkook-ah!" seslenişini duyduğumda aynadan kapıda duran Jimin Hyung'a çevirdim gözlerimi. Duştan henüz çıktığı için saçları nemli görünüyordu ve sırt çantası da sırtında olduğuna göre eve gidiyordu. "Gelmiyor musun?"

"Biraz daha çalışacağım," dedim, fakat cevabımın hoşuna gitmediği belliydi.

"Yarın sabah yine pratik var, hallederiz. Namjoon Hyung'dan dışarı izni aldım, gel."

enchanted Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin