08. and I'll call you mine

857 105 29
                                    


Bir keresinde sırılsıklam aşık olduğumu sandığım birine sahiptim.

Lisenin göz açıp kapayıncaya kadar geçmesiyle, yeni bir ülkede yeni bir hayata başlayacağı için geceleri heyecandan gözüne uyku girmeyen Chaeyoung kendini üniversitenin girişinde bulduğunda aklı bir hayli havadaydı. Başta ne kadar kabul etmek istemesem de, lisede büyüdüğüne kendini inandıran bir çocuktan farksız değildim ve hatırlamaya değer vermediğim birkaç insanı geride bıraktığımda, ilişkiler konusunda sıfır deneyime sahiptim. Bu yüzden hazırlık yılımda birçok hata yapıp, uzun bir süre kendime ders edineceğim sonuçlara sebep olmuştum.

Bunlardan biri de ikinci sınıf mimarlık bölümü okuyan bölüm birincisi Jihoon'a olan aşkımdı, en azından ben o zamanlar ona olan hislerimin aşk olduğunu düşünüyordum. Yok yere bir sebepten neredeyse bir yıllık ilişkimizi bitirmemiş gibi aylar sonra da kendi bölümünden bir kızla nişanlanma haberini aldığım gün aslında onsuz çok kolay yaşayabileceğimi fark etmiş ve hayatın tadını çıkarmaya devam etmiştim.

Fakat bu aşk olmamalıydı, bu kadar kolay yoluma devam edebildiysem gerçekten aşk mıydı içimde taşıdıklarım? Nasıl bir şeydi peki, uzun süredir biriken ödevlerimi bir geceye ayırıp zar zor topladığım dikkatimle, masama oturduğum anda yarın akşam ne yapıyorsun, mesajını alır almaz aklımın başımdan uçması gibi bir şey miydi?

Çünkü eğer öyleyse, çok çekeceğim vardı elinden.

Jeon Jungkook'u evimden apar topar çıkaralı neredeyse bir hafta oluyordu ve bahsettiği gibi Moon'a da uğramadığı için onu en son görüşümün üzerinden günler geçmişti. Henüz bunu sorun ettiğim söylenemezdi, sık sık konuşamasak da onun günaydını ve iyi geceleri hangi saate denk gelirse gelsin, bana mesaj atmayı asla aksatmıyordu. Gün içinde yoğun programından arta kalan kısa süreli zamanlarda aramızdaki sohbeti kesmememiz de aklımdan çıkmıyor oluşunun bir diğer sebebiydi.

Yine de attığı mesajlar onu canlı canlı görmek gibi hissetmiyordu tabi ki ve ben onu her görüşümde göğüs kafesimde nelerin filizlendiğinin farkında olarak çıkıyordum karşısına, bu nedenle bir salı akşamı ondan yarın gece için buluşma teklifi aldığımda neredeyse bir saat boyunca yatağıma uzanıp onu ve üzerimde bir mesajla bıraktığı etkiyi düşünmüştüm.

Baştan sona düşündüğümde olayları aslında sakinlikle karşıladığımı fark ediyordum, en azından Yerim böyle düşünüyordu. Belki de bu, bir noktada onun Jeon Jungkook olduğunu unutup gerçekten kim olduğunu, nasıl bir çocukluk geçirdiğini ya da yağmurlu gecelerde zihnini neyin meşgul ettiğini merak etmemle gerçekleşmişti ve onu her görüşümde hakkında biriktirdiğim soru işaretlerinin sayısı artıyordu.

Çarşamba akşamı ise, iptal olan iki dersim sayesinde Yerim ile eve erken dönme fırsatını yakalamıştık. Ona olanları baştan sona anlattığım dakikadan beri benim yerime çıldırmıyormuş gibi "Sen şimdi çok heyecanlı olduğun için ne giyeceğini bilemezsin, seni ben giydireceğim!" diyerek beni odama sürüklediğinde ona karşı çıkmadım, aşırı kararsız biri olarak muhtemelen ne giyeceğime karar vermekte sorun yaşayacaktım çünkü.

"Seni nereye götürecek acaba..." Yerim mırıldanarak dolabıma ilerlediğinde ben de yatağımın kenarına çöküp kıyafetlerimi incelemeye başlamasını bekledim, bir süre askıdaki elbiselerime göz attı.

"Abartı giyinmek istemiyorum, insan içine çıkamayız muhtemelen."

"Nereden biliyorsun bir restoran kapattırıp oraya götürmeyeceğini?" diye sordu tek kaşını kaldırıp.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 22, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

enchanted Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin