01. we belong together

866 85 45
                                    


21 yaşındaki Edebiyat bölümü ikinci sınıf öğrencisi Park Chaeyoung, yani benim için hayat belli bir düzene ve programa sahipti; fakat bazı günler rutinlerime ayak uyduramayacak kadar yorgun hissederek başladığımda tüm planlarım bir anda uçup gidiyordu.

Ve bu hiç hoşuma gitmiyordu.

Cuma sabahına, önceki gece saatlerce ağlayan bir bebeği uyutmuş gibi bir uykusuzlukla gözlerimi araladığımda tam olarak böyle düşünüyordum. Eğer başka bir hayatta yaşıyor olsaydım cuma gününün haftanın son okul günü olduğu bilinci ile dersi asıp uykuma kaldığım yerden devam edebilirdim, böylece en azından yaşayıp gittiğim dört duvar içinde kendim için bir şeyler yapabildiğimi hissedebilirdim. Neticesinde saat sabahın resmen körüydü ve havanın yeni yeni aydınlanmaya başladığını penceredeki manzaradan kolaylıkla görebiliyordum. Ancak kapının ellinciye çalıyor olmasının nedenini de biliyordum, bu yüzden uykusuzluğu bir kenara bırakıp ev arkadaşlarımın kapıma bıçakla dayanmaması adına ayaklandım ve gözlerimi aralamakta zorluk çekerek dış kapıya yöneldim.

"Chaeyoung, uyandırdığım için çok üzgünüm ama gerçekten yardımına ihtiyacım var."

Hayatımın rutinlerinden biri de buydu işte, kalacak bir eve sahip olabilmek için bebek bakıcılığı yapmaya bir yıl önce başlamıştım ve son birkaç aydır alt komşumun henüz bir yaşına bile girmeyen bebeğine bakıyordum. Üç kişilik çekirdek ailenin iki üyesi birden doktor olduğu için 9 aylık bebekleri Yuri'ye part time sayılacak bir bakıcıydım.

Yuri'nin babası Donghyun'ı kapıda mahcup bir ifade ile gördüğümde pek şaşırmamıştım, çoğu zaman ben bebeği uyuttuktan hemen sonra babası eve geldiği için ben de evime dönerdim ve birkaç saat önce Yuri'yi teslim ettiğim babasının kapıma dayanmasının da bilindik bir sebebi vardı.

"Uyumadı mı yine?" diye sordum 30'lu yaşlarının başındaki adama esnememek için düz bir ifade ile bakarken.

"Bir saat önce uyandı ve uyandığı andan beri ağlıyor, belki sen bir bakarsan sakinleşir."

Başımı salladım yavaşça, alışkındım. Kapıyı ardımdan kapatıp doktor çiftin evine girdiğimde adımlarımı direkt ezberlediğim bebek odasına yönelttim, fakat evde ses seda yoktu ve Yuri beşiğinde mışıl mışıl uyuyordu. Bu sahneye de alışkındım, nedense ben geldiğimde Yuri ilahi bir güçle uyuyakalıyordu ancak tepki gösteremiyordum, çünkü düzenli tek güvenilir para kaynağım bu aileden geliyordu.

"Uyumuş," dedim sessiz olmaya çalışarak. Sesimdeki imayı seziyor muydu? Açıkçası umursadığını pek düşünmüyordum.

"Ah, yatağına yatırdığımda oyuncağını vermiştim. Bir şekilde uykuya dalmış olmalı."

"Başka bir şey yoksa ben gideyim o zaman?"

Cümlemi bitirdiğim an karşımdaki adamın cevabını beklemeden odanın çıkışına yöneldim, Donghyun arkamdan teşekkür ettiğine ve beni uyandırdığı için üzgün olduğuna dair bir şeyler sıralıyordu fakat dinlemediğim çok açıktı. Bebeği uyutup eve döndüğümde çoktan gece yarısını geçmişken uyuyan bebek için uyumuyor diye kapıma dayanıyordu ve ben sadece uykuma geri dönmek, bu olayın neden sürekli yaşandığı hakkında kötü teorilere ulaşmamak istiyordum.

Ancak uyandığımda tekrar uykuya dalamama gibi bir problemimin olması, yatağıma uzandıktan bir dakika sonra kendini hatırlatmıştı. Telefonumdan saate baktığımda 6'ya yaklaştığını gördüm, 8'inde dersim olduğu için bir saat sonra alarmım çalacaktı zaten. Kalan süreyi yatağımda dönüp durarak geçirmek de bir dinlenme yöntemi sayılmalıydı, değil mi?

enchanted Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin