Bu hikayeyi kaldırırken kendimce mantıklı sebeplerim vardı. Sonrasında tekrar paylaşmaya ikna edildiğimde de, Barış'ın diziden ayrılacağı haberi geldi ve ben de derslerimden tamamen kurtulup öyle geri dönüş yapmak, bir nevi çifte veda etmek istedim. En başında bu hikayeyi yeni sezon tahmini adı altında yazıyordum fakat bazı düzenlemelerle, dizide EnKay'a yazılacak belki de yazılmayacak hiçbir sonu yüksek ihtimalle kabullenemeyeceğim için, EnKay'ın vedasına çevirdim. Umarım beğenirsiniz, sizler de. O zaman daha fazla uzatmadan...
İyi Okumalar.
Önündeki dosyaları düzenleyen Kaya, yorgunlukla yanaklarının içini şişirip derin bir nefes verdi. Son birkaç gündür hissettiği, sevdiği kadınla beraber kaçma isteğine yeniden kapıldığını hissediyordu. Gözlerini kapadı, bıkkınlıkla. Ardından düşünmeyi bir kenara bırakmış zihni kendine gelsin istercesine ellerini yüzüne yerleştirdi, telefonunun melodisi kulağına çalınana kadar da öylece durdu bir müddet. Ekrandaki isim, merakla kaşlarını çatmasına neden olurken boğazını temizledi. Bu sırada aramayı da cevaplandırmıştı.
"Efendim, Emir?" Derken Kaya, karşı tarafın hararetle dile getirdikleri üzerine de anlamsız sorularının can bulmasına izin verdi. "Ne... Ne diyorsun, sen? Ender... Ender mi?"
İşittikleri, Kaya'nın şokla gözlerini aralarken çoktan da ayaklanmıştı. Telefonun ucundaki adamın bölük pörçük dile getirdiği her kelime, bedenine nefes almasını güçleştirecek bir duygunun yayılmasını sağlıyordu. Yutkunmayı denedi, sesini bulabilmeyi umarak.
"Tamam... Tamam, geliyorum ben hemen."
Kafasının içinde ekolanarak dolanan birkaç cümle vardı, kalbine küçük iğnelerin batmasını sağlayacak cinsten: Hasan Ali Bey'in evinde bir patlama olmuş. Yıldız, Zehra ve Ender de evdelermiş. Hastaneye kaldırılmışlar.
-
"Endişelenecek bir durum yok. Doku zedelenmesi ve ufak sıyrıklar dışında ciddi bir hasar almamış, Ender Hanım. Verdiğimiz ilaçların etkisi geçince kendisine gelecektir. Bu sırada biz de gözetim altında tutacağız tabii ki, kendisini." Diyen doktor, endişeyle bakışlarını üzerine dikmiş iki adama çevirdi gözlerini sırasıyla. Yüzünde de rahatlatıcı olacağını umduğu, samimi bir tebessüm yer edinmişti. Sözleri, tahmin ettiği gibi diğerine göre genç olan adamı rahatlatırken ötekinin bir miktar daha endişelenmesine yol açmıştı sanki. Boğazını temizledi, son cümlelerini sıraladı. "Ben yine kontrol için uğrayacağım. Şimdilik geçmiş olsun."
Kaya, sıkıntıyla alnını ovuşturup başını salladı. Hastaneye haberi alır almaz nasıl geldiğini, Ender odaya alınana kadar da nasıl bekleyebildiğini bilmiyordu. Sormak istediği pek çok soru olsa da, güçlü olduğunu umduğu bir sesle yuttuğu sorularıyla alakasız mırıldandı. "Teşekkür ederiz."
"Çok sağ olun." Diyen Caner, gülümsedi. Eş zamanlı olarak da, hâlâ tedirgin görünen Kaya'ya kaçamak bir bakış atmıştı. Adamın ne düşündüğünü tahmin edebiliyordu ve bu da istemsizce gerilmesine yol açıyordu. Doktor odadan ayrılır ayrılmaz, yakınan bir tonda ardındaki yatakta sıkıntılı bir ifadeyle uzanan kadına koşturdu; adamın da odaklanması gereken konuya vurgu yapıyordu, sanki. "Ah ablacım benim ya... Bu kaçıncı!"
Kaya, içi acıyan bir ifadeyle kadına bakışlarını dikmişken ellerini de bel oyuntusuna yerleştirmişti. Yeri ve zamanının olmadığını biliyordu fakat daha fazla merakını da geri plana atamayacaktı. Birkaç adımda, kadının sabitlenmiş sol kolunun olduğu tarafa ulaşırken yorgunlukla mırıldandı. "Caner... Nasıl olmuş bu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Faith In Love
Fanfiction"... biz tekrar karşılaştıktan sonra başka bir insanla yapamayacağımızı anladık."