İyi Okumalar.
Ertesi Sabah.
"Kaya! İnatla Caner'i göndermeye çalışmanın sebebi..." Dedi Ender, kendini belinden kavrayıp özenle hazırlanmış masaya yönlendiren adama dönerken. Şaşkınlıkla da dudakları aralanmıştı. Gözleri beğeniyle parıldıyorkense, bir kıkırtı bahşetmişti adama.
Gelecek kontrole kadar yapması gereken egzersizler konusunda bilgilendirildikten sonra, hastaneden çıkış yapmışlardı. Kardeşi, öncesinde de belirttiği gibi sabah erken saatlerde gelmişti yanlarına. Lakin yol boyunca adam, Caner'in bir şekilde kendilerinden ayrılmasını sağlamak için çabalayıp durmuştu. Bu zamana kadar Kaya'dan böyle bir tavır görmemiş olan Ender'se, haliyle adamın bu hareketine bir anlam verememiş; yine de kardeşinin bir bahaneyle kendileriyle eve gelmesini engellemişti. Güldü, kadın.
Kaya, çekingen bir ifadeyle kaşının birkaç santim üzerini kaşıdı. Ardından dudaklarını diliyle ıslatmış, muzipçe söylenmişti kadının kendinden bir açıklama bekleyen hâliyle. "Ne? Müstakbel eşimle baş başa bir kahvaltı edemeyecek miyim ben?"
"Şirkete geçmemiz gerekiyor ama..." Derken Ender, keyifle kıkırdadı. Adamın iyi hissetmesi için çabalayan bu hâllerinin de hoşuna gittiğini inkar etmeyecekti. Uzandı, sağlam eliyle adamın elini kavradı. Dile getirdikleriyle yapmak istedikleri çok farklıydı, esasında. Kaya'nın da bunun farkında olduğunu biliyordu. Kendisine ayak uydurmaya karar veren Kaya, sahte bir ciddiyetle kaşlarını çatarken bundan tamamen emin olmuştu en azından.
"Sen bir süre sadece dinleneceksin, Ender'cim. Yok öyle hemen ayaklanmak falan... İtiraz kabul etmiyorum." Diyerek kadının, çektiği sandalyelerden birine yerleşmesine yardımcı oldu, Kaya. "Hadi, otur bakalım."
"Yani... Pek ikna olmasam da... Oturayım, madem. Masa harika görünüyor."
Kadının, başını yana eğerek beğeniyle sarf ettiği sözlerle samimi bir şekilde tebessüm etti Kaya. Ardından derin bir nefes alıp vermiş, aklına yeni gelmiş gibi de bir soru atmıştı ortaya. "Ne içersin?"
Adamın birden sabırsız bir hâle bürünmesi, kadının gülümseyerek neler olduğunu anlamak istercesine kaşlarını çatmasına neden oldu. Sanki, farkına varmasını beklediği başka şeyler vardı. Ender, masaya kaçamak bir bakış attı, gözden kaçırdığı detaylar olup olmadığını kontrol eder cinsten. Ardından dudaklarını bükmüştü, her şeyin olağan olduğundan emin.
"Aslında şu an bir kah-" Sözleri, tabağının üzerindeki peçeteyi çeker çekmez karşılaştığı kutuyla yarım kalırken istemsizce yutkundu. Kalp atışlarının şiddetli bir hâl aldığını hissediyordu aynı zamanda da. Bir an ne diyeceğini ve yarım kalmış sözlerini nasıl devam ettireceğini bilemedi, nemli gözlerini adama çevirmekle yetindi. "Kaya... Bu..."
Kaya, sonunda beklediği anın gelmesiyle sandalyelerden birini çekip kadına dönük oturdu. Bu anı böyle hayal etmediği, jest ve mimiklerinden net bir şekilde anlaşılabiliyordu. Aslında her şeye birden karar vermişti ve kadını yine de şaşırtabilmiş olmasından hoşnuttu. Boğazını temizledi, düşüncelerine ara verip sonunda konuşmaya girmeden hemen önce.
"Bu hengamede benim sürprizim arada kaynadı, maalesef. Telafi edeceğim tabii ki ama... Bu yüzüğün ait olduğu yerde bulunması gerekiyor, artık." Deyip kutuyu kavrayan Kaya, bakışlarını bir an olsun kendisinden ayırmayan ve şefkatli bir ifadeyle tek bir mimiğini dahi kaçırmak istemezcesine kendini izleyen kadına döndü. Ender, sonunda adamın gözleri görüş açısına girmişken derin bir nefes alıp verdi, ani bir hamleyle dudaklarına uzandı.
Kaya'nın hazırlıksız yakalandığı bu öpücük, keyifli bir ses çıkarmasına neden olurken gülümsedi. Ender, sağ elinin avcunu yanağına yerleştirip baş parmağı ile belli belirsiz okşadıktan birkaç saniye sonra geri çekildiğinde ise, sarhoş bir ifadeyle kadına odaklanmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/270280984-288-k503463.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Faith In Love
Фанфик"... biz tekrar karşılaştıktan sonra başka bir insanla yapamayacağımızı anladık."