Bölümün karışıklığını elimden geldiğince gidermeye çalıştım ancak ne ölçüde başarılı olduğum tartışılır. Yılbaşında gelmesi gerekiyordu bu bölümün fakat bir hafta iki günlük rötara uğradık, elimizde olmayan sebeplerden :D Umarım beğenirsiniz :')
İyi Okumalar.
-
"Günaydın." Dedi Ender pencere önünde, tek eli cebindeyken diğeriyle fincanını tutan adama doğru ağır adımlarla yaklaşıp. Gülümsemeye gayret ediyordu bir yandan da. Sabah derin bir mide bulantısıyla güne başlamış ve sonrasında kendisine gelmesi de pek kolay olmamıştı. Adamın da durumundan haberdar olduğunu tahmin edebiliyor ve bu yüzden güçlükle dalabildiği uykusundan uyandırmadığını düşünüyordu.
"Günaydın." Dedi Kaya, kadının sesini işitmesiyle arkasına dönerken. Ender'in aksine sıcak bir şekilde gülümsüyordu.
Ender boğazını temizledi. "İyi miyiz?"
Kadının gözleri kısılı, temkinli bir şekilde soluması üzerine Kaya duraksadı. Ardından kaşları havalanmış, elindeki fincanını orta sehpaya bıraktıktan sonra da kadına yaklaşmıştı birkaç adımda. Merakla soludu adam. "Kötü mü olmamız gerekiyordu?"
Ender dudaklarını büktü. "Yani... Dün geceden sonra-" Kadın, adamın ellerini kavramasıyla sözlerine ara verdi. Ardından özür diler bir tonda devam etmişti. Belki de bunu yapmaması gerekiyordu. "Biraz ağır konuştum, sanırım."
Kaya, şimdi gerçekten şaşırmış görünüyordu. Fakat şaşkınlığının önüne içindeki aşk geçmiş, tek eliyle bu sefer kadının çenesini kavramıştı. Bakışlarındaki ifade, Ender'in başını döndürüyordu ve bunun da gayet net farkındaydı. Bundan olsa gerek, biraz da ortamı neşelendirebilmek amacıyla, muzipçe mırıldandı. "Her tartışmamızın sonu bu şekilde son bulacaksa..." Deyip hızlıca dudaklarını yalayan Kaya, ufak bir kahkaha atmadan önce sözlerini tamamladı. "Benim için sorun yok, hayatım."
"Öyle mi, Kaya Bey?" Diyerek kendini adamdan kurtaran Ender, çatılı kaşlarla bakışlarını adamınkilere dikti. Kaya'nın yüzünden silinen gülümsemesi sırıtmak istemesine neden olsa da, kendisini sıkarak öfkeli halinden ödün vermeden devam etti. "Yani bizim neden tartıştığımız değil, tartışmanın sonucu mu önemli senin için!?"
Kaya, ne diyeceğini bilemeden kadının suratına baktı. Böyle bir çıkış beklemiyordu. Ender'in kaldırdığı tek kaşı ve gayet ciddi bakan gözleri, harıl harıl çalışan zihnini de durdurmuştu; nereden, nasıl toparlayacağını bilemiyordu. Sonunda kendisine gelir ve ağzından bir nefesin firar etmesine izin verirkense, belli belirsiz mırıldanmıştı. "Ender... Sen ciddi misin?"
Ender, yanaklarının içini ısırarak yutkundu. Daha fazla dayanamayacağını anladıktan sonra ise, burnunu kaşıyıp eğdiği başını kaldırmış ve ufak bir kahkaha eşliğinde adamın bedenine kollarını dolamıştı, tekrar. "Tamam... Tamam, şaka yaptım. Sakin ol, aşkım."
Kaya'nın başını her iki yanına sallayıp burnundan soluduğunu fark eden Ender, gülüşlerini ağzının içine tıkayıp adamdan ayrılmadan geri çekildi hafifçe. "Korktun mu?"
"Korktum tabii! Ne yapıyorsun, Allah aşkına ya?"
Gülüşlerinin arasından mırıldanmadan önce başını adamın göğsüne yasladı, kadın. "Kızma, aşkım benim. Çok tatlı görünüyordun." Deyip bu sefer suratını yarı ciddi yarı muzip bir hale soktu, devam etmeden önce. "Ayrıca böylelikle gerçek bir kriz anında takınacağın tavrı da görmüş oldum. Unutma ki ben, hamile bir kadınım. Her an her şey olabilir artık."
Kaya gözlerini kıstı, başını gülüşünü saklamak istercesine her iki yanına sallamadan hemen önce. Ardından kollarını kadının beline sarmış, saçlarına da dudaklarını sürtmüştü. "Nasıl unutabilirim böyle bir şeyi?" Diyerek kadını çenesinden kavrayan ve tekrar bakışlarını kesiştiren Kaya, gözünü kırpıp sırıtarak devam etti. "Ayrıca sen canın sıkıldığında bana söyle... Ben senin için hoşuna gidecek daha eğlenceli aktiviteler bulurum. Biliyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Faith In Love
Fanfiction"... biz tekrar karşılaştıktan sonra başka bir insanla yapamayacağımızı anladık."