| III |

1.1K 66 9
                                    

İyi Okumalar.

Parmaklarını ritmik aralıklarla, düşünceli bir şekilde masasına vuran Ender sonunda derince soluyarak ayaklanmıştı. Dakikalardır kendisini ikna etmek için çabalayıp duruyordu. Lakin zaman geçtikçe bu çabası kendi içindeki inancını da kaybediyordu. Farkındaydı.

İzlediği görüntülerde, bulmayı umduğundan çok daha fazlası ile karşılaşmaştı. Çekindiği şey, bunu Kaya'ya söylemek değildi. Bugün aldığı ve hayatını büyük ölçüde etkileyeceğini bildiği haberi henüz kendi içinde sindirememişken, üstüne bir türlü içindeki sesi susturmayı başaramamışken adamla karşı karşıya gelmekti. Gözlerini birkaç saniyeliğine kapattı, hazır olduğunu hissettiğindeyse kendini koridora attı.

"Kaya..." Dedi Ender, sesinin olağan çıkmasına özen göstererek içeri girerken. Kaya'nın kendisini görmesiyle suratına, samimi bir ifade yerleşmişti. Aklındakileri dile getirdiğinde de aynı sıcaklığı hissedebilecek miydi? İşte buna verecek bir cevabı yoktu. Boğazını temizledi, gülümsedi.

Kaya, kadından tarafa doğru harekete geçerken tek solukta mırıldandı. "Hah! Ender... Ben de seni arayacaktım. Ne dedi, doktor?"

Kadın, bir an için gözlerini kırpıştırdı. Kaya'nın her şeyi bir kenara bırakarak sadece kendisiyle ilgilenir hâllerine hâlâ pek alışabilmiş değildi. Adamın merakla çatılan kaşları ve kuşkuyla aralanmış dudaklarında bakışlarını gezdirdi, bir an ne diyeceğini bilemeyerek. Ardından adamın beklenmedik durumundan haberi olmadığını hatırlamış, dudaklarını bükmüş ve başını sallamıştı aceleyle. "Hiç... Hiçbir şey."

"Nasıl yani?" Derken Kaya, kadının önünde durdu birkaç adımda. Ender'in bir şeyler gizlediğinden şüphelenmiş gibi görünüyordu. Bunu fark eden kadınsa, açık vermemek için devam etti.

"Yani şey... Bir sorun yokmuş, atlattım bunu da. Kısmen yani..."

"İyi, güzel. Sevindim." Deyip gözlerini kısan Kaya, üstelememeye karar verdi daha fazla. Ardından birkaç adım gerilemiş bu sefer, kadına masasının önündeki koltukları işaret etmişti. "Otursana... Ne içersin?"

"Kaya... Aslında ben şey için gelmiştim."

"Yine ne oldu?" Dedi Kaya, çatılan kaşlarına tezat bir bıkkınlıkta. Ender koltuklardan birine yerleşirken bakışlarını adamdan kaçırıp boğazını temizledi.

"Ben bir şey yaptım ama... Kızmayacağına söz vereceksin."

"Evet... Yine şartlanmalara başladıysak..." Deyip alayla gülen Kaya, oturduğu koltukta öne doğru kaydı. Sonrasında yorgunlukla mırıldanmıştı. "Ne yaptın hayatım?"

"Hasan Ali'nin evinin kamera kayıtlarını inceledim. Patlama olmadan bir hafta öncesini..." Dedi Ender, tekte söyleyip adamın tepkisini en aza indirmeyi umarak. Kaya'nın gözleri şokla aralanırken ellerini kendi etrafında açtı.

"Ender... Neden böyle bir şey yapıyorsun ya? Nasıl eriştin o kayıtlara? Hasan Ali'nin kulağına giderse-"

"Merak etme, gitmeyecek." Deyip adamın sözlerini kesen Ender suratını, Kaya'yı yumuşatacağını umduğu şirin bir ifadeye sokmuştu. "Kızdın mı?"

Kaya, kısa bir an duraksadı. Saliselik bir şekilde gözlerini kapamış ardından, nefesi dudakları arasından firar ederken de geri açmıştı. "Kızdım." Deyip birden ciddi bir ifadeyi bedenine yerleştiren adam, ses tonunu düşürdü sanki biri kendilerini duyabilecekmiş gibi. "Ama yapacak bir şey yok, artık. Buraya geldiğine göre de kayıtlarda anormal bir şey gördün?"

"Hasan Ali'nin sessiz kalması beni kayıtları almaya zorladı aslında. Bir hafta geçti ve adam olayın üzerini kapattı, olayı irdelemek yerine. Sence de tuhaf değil mi?" Derken Ender, kaşlarını çattı. Adamın da haklılık payının farkında olduğuna, emindi. Nitekim Kaya çenesini kaşıyıp kendi tespitini dile getirmiş, bu da Ender'in bilmiş bir ifadeyle sırıtmasına neden olmuştu.

Faith In Love Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin