11. BÖLÜM Âşıklar Şehri

163 24 4
                                    

Medya: Konya Evliya Çelebi Parkı



Şeyda kendisini Erdem'den gizlemeye çalışan Oflaz'ın elinden kurtularak Sude'nin yanına gitti. İçi gidiyormuşçasına Erdem'e bakıyordu. Bugün Konya havası bir tuhaf esiyordu. Bir koku da etrafa yayılmış gibiydi. Havada tam da şuan aşk kokusu buram buram yayılıyordu. Canını yediğim Konya'm bugün âşıklar şehri olmuştu. Acaba tam da şuan selvi boylum şarkısını açsam mıydım? Harika nostaljik bir ortam oluşurdu.

Şeyda ile Erdem abime dalmışken ayaklarımda hissettiğim cisimle çığlık atarak geri çekildim. Ayağıma dolanan şey yüzünden kalçamın üstünde yere düştüm. O kadar canım acıdı ki ağlayacak gibi oldum. Aynı anda iki ultra yakışıklı kafa üzerime eğildi. Arda abim ile Oflaz endişeyle bana bakıyorlardı. Acaba ben de yıldırım aşkıyla Oflaz'a mı tutulsam baya yakışıklı geliyordu şuan. İkisi iyi olduğuma kanaat getirerek beni düşüren kişiye sert bakışlarını yönelttiler. Karşımda ayaklarıma yapışmış vaziyette duran Cem'i görmemle bende sinirle ona baktım. Cem ise düştüğümü umursamıyormuş gibi;

"Japon yapıştırıcı ile mi yapıştırdın ayakkabıları çıkmıyor" deyine artık daha fazla bu gıcıklığa dayanamayarak Cem'e doğru atıldım. Saçlarını önce güzel bir şekilde yolduktan sonra kafasını ısırdım. Tabi o sırada kaba saba Cem karşında bir hanımefendi olduğunu unutmuşçasına koluma yapıştı ve ısırdı. Kolumda hissettiğim acıyla adeta gözlerimde alevler püskürtecektim.

" Sen ne biçim bir cinssin ya Dobby kılıklı, sevimsiz gargamel " dediğimde Cem de karşılık olarak,

" Bana hobit diyene bak ya gollum" dediğinde kafamı kaldırdım ve önce Arda abime ardından Sinan abime baktım ve,

" Bu bana yine gollum mu dedi yoksa yanlış mı duydum" ardından Cem'e döndüm ve onu işaret ederek,

" Sen bana gollum mu dedin?" diye sorduğumda Cem ,

" Senden başka burada gollum sıfatına uyan biri var mı?" Dediğinde, sinirle ayağa kalktım. Ardından Cem'in en hassas yerine tekme attım ve tam kaçmaya yeltenecek iken Cem acı içinde kıvranarak ayaklarımdan yakaladı. Dengemi kaybedip düşecekken Oflaz yine beni tuttu. Ardından kolumdan çekiştirerek arkasına koydu ve Cem'e bakarak,

" Çocuk musunuz lan siz? Az öne neye şahit olduk?" diye sorduğunda, Arda abim beni Oflaz'ın arkasından çekiştirip yanına aldı. Cem ayağa kalkmış tam bana doğru gelecekken Arda abim sinirle bağırdı.

" Yeter lan bir durun yerinizde. Ya siz neden yine bir araya geldiniz ki? Çocukken az mı kafamızı ***tiniz yeter " dediğinde Arda abinin arkasından başımı uzatıp Cem'e dil çıkardım. Cem tam ama diyecekken Arda abim sus işreti yaptı. Ardından yakınlarda olan parka doğru yürüdü ve bizim de peşinden gelmesini istedi. Hep birlikte onun peşinden gittik.

Parka vardığımızda hepimiz daire oluşturacak şekilde yerlerimize yerleştik. Kimseden çıt çıkmıyordu şimdi. Hepsi önüne bakıyordu. Tabi yeni aşıklarımız dışında. Bu Şeyda ile Erdem abim basbayağı yıldırım aşkına tutulmuşlardı. Bana bakan Arda abim ve Oflaz baktığım yere baktıklarında Oflaz hemen, " Şeyda" diye ikazda bulundu. Arda abim ve Sinan abim aynı anda, " Oflaz" dediklerinde Oflaz başını onlara çevirdi.

Onların Oflaz'a bir şey demesini beklemeden ben hemen araya girdim.

" Abi sevgilim falan yok. Oflaz ile de tanışmıyoruz bile. Yemekte konuştuğum kişi de Sudeydi. Neden bu kadar abarttınız ki" dediğimde Arda abim muhatabım sen değilsin bakışını atarak Oflaz'a geri döndü.

" Sinem hoca nasıl? Hastaydı en son ziyarete gelemedik" dediğinde şaşkınlıkla onlara baktım. Sinem hoca kimdi ve Arda abim bunu neden Oflaz'a soruyordu.

1.53  SORUNSALI / TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin