tanışma.

374 32 2
                                    

I am fortunate to meet you
I finally got things to do on holidays
Set the date, meet and part you


Sevgili Minho,

Öncelikle söylemek isterim ki, seni çok özledim ve seni seviyorum. Bu mektuplar sana ulaşmayacak. Çünkü göndermeyeceğim. Zaten adresini bile bilmiyorum. Hatta yaşayıp yaşamadığından bile emin değilim. Sadece içimi boşaltmak istedim. Şimdiye kadar hep şarkı sözü ve şiir yazdım. Şimdi de mektup yazmak istedim. Senin bana yazdığın itiraf gibi. Yıllardır senin sayende beslediğim hisler benim ilhamım, mesleğim, her şeyim oldu. Geçenlerde sana hiç teşekkür etmediğimi fark ettim. Gerçek hayatta yani. Yoksa her eserimde belli etmeye çalışıyorum ne kadar müteşekkir olduğumu. Belki de okumuşsundur yazdıklarımı. Ya da radyoda denk gelmiştir benim yazdığım bir şarkı. Ahh, umarım olmuştur bu.


Her neyse, bu mektupları yazmak istememin asıl nedeni yaşadığımız her şeyi teker teker baştan düşünmek. Senden aldığım ilhamla o kadar farklı olaylara, karakterlere ve duygulara can verdim ki bizim yaşadıklarımız yavaş yavaş silinmeye başladı hafızamdan. Hayır tabii ki silinmedi ama... Temizlemek istedim işte hafızamı. Bir de seni özledim. Bunca sene, durmadan seni özledim.

Tanışmamızdan başlayacağım. Tam tarih vermek isterdim ama yirmi yılı aşkın süre geçti üstünden, hatırlayamıyorum. 1988 senesi, doğum günümü kutladıktan sonra gelmiştim orduya, yirmi iki yaşındayken. Senin doğum gününden önceydi. Eylül sonu ya da ekim başı gibi tanıştık. Başkentte senin deyiminle zengin züppe hayatı yaşadıktan sonra Busan'a geldim. Şimdi daha güzel bir yer tabii ama o zamanlar kule bile yeni yapılmıştı. Gideriz demiştik, gidemedik.

Benden birkaç gün önce gelmişsin orduya, yeniler kendi aralarında daha çabuk kaynaştığı için şanslıydık. Yaşımız da yakındı. Diğerleri daha genç çocuklardı hep, geç kalan bizdik. Ya da tam zamanında... Sen üniversiteyi bitirmişsin, çok daha fazla saygı görüyorsun herkesten. Komutanlar bile sana fazla kızmıyor, ki zaten kızılacak bir davranışta da bulunmuyorsun. Benden çok daha disiplinlisin ve kendini kontrol edebiliyorsun. Ben de akıllanıyorum tabii biraz azardan sonra, senin gibi olmaya çalışıyorum. Ne yalan söyleyeyim, senden ilk görüşte etkilenmiştim. Ailem beni daha üniversitemi bitiremeden oraya yolladı aklımı başıma toplamam için. Ama sen daha da dağıttın. Seni suçlamıyorum asla, yani sen durdun öylece, ben dağıldım. Doğrusu bu. Yer arıyordum belki de yeniden taşkınlık yapmaya, farklı olmaya. Yine de yaşadıklarımdan pişman değilim, her ne kadar zor zamanlar atlatmış olsak da ben yine hepsini yapardım. Sen yapar mıydın? Keşke bilseydim bunun cevabını.

Koğuşa girdiğim gibi gözlerimi herkesin üstünde gezdirdim, sende takıldım. Dikkatimi zar zor senden alıp bana seslenenlere döndüm, kısaca selamlaştım hepsiyle. Sen gözlerin kapalı uzanıyordun duvarın kenarındaki ranzanın alt katında, senin yatağının yanındaki ranza boştu, hemen geçtim ben de alt katına. Eşyalarımı yerleştirirken sakar olduğum için kitaplarımı düşürdüm, sese uyandın sen de, belki de uyumuyordun bilmiyorum. Doğruldun yavaşça, utancımdan direkt sana bakamadım ama ne yaptığını görüyordum. İlk defa orada konuştuk, "Hoş geldin, ben Minho." dedin. Sesin tam istediğim gibiydi. O ne demekse artık. Senden beklediğim gibiydi işte; pürüzsüz, yumuşak ama soğuk. Rahatlatıcı ama mesafeli. Ağzımı açabildiğim an cevap verdim, eğildim saygımdan. Tanıştık böylece. Belki abartma dersin ama o gece seni düşündüm uykuya dalmadan önce. Nasıl biri acaba diye merak ettim. İlk görüşte aşk mıydı? Emin değilim hala.

Annemler beni zaten erkeklerden hoşlandığımı öğrenince göndermişti orduya. Mantıklı bir hamle olmamış diyebilirim. Sonuç olarak senin hakkında düşündüklerim sadece arkadaş anlamında değildi ilk gün bile. Ama bu konuda kafa yormak istemedim. Nasıl olsa daha iki yılımız vardı, değil mi? Akışına bırakacaktım. Böylece seni de korkutmamış olacaktım. Keşke her şey en başta hayalini kurduğum gibi devam etseydi.

Yazacağım mektuplarda durmadan usanmadan sana o zamanlar söyleyemediğim kadar güzel sözler söyleyeceğim.

Sesini ve seni çok seviyorum Minho.

Sevgilerle,

Seni seven Jisung.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             

10 letters to my eternal love' minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin