BÖLÜM 3

554 3 4
                                    

''Asuman, ne yapacağız geldi.''

''Tamam panik yapma, hazırsın zaten hemen gidip kapıyı aç.''

''Ay dur ,önce kendime bakayım'' aynanın karşısına geçerek söylenmeye başladı.

''Vay be ne kadar güzel olmuşum ,özgüvenim tavan şu an.''

''Açsan diyorum artık şu kapıyı, çünkü zira gider birazdan.''

Kapıya doğru yürümeye başladı. Kapıyı açar açmaz büyük bir heyecanla ''Barış'' dedi. Ben arkada ona gülerken Allah kahretsin ki beni kapının arkasından zorla  çıkardı. Pijamalı ve filli panduflarım ile karşısına çıktım. Çekine çekine elimi sallayarak ''Merhaba'' dedim. O da aynı şekilde kibarca ''Merhaba'' dedi. O da çok hoş olmuştu. Siyah saçları, esmer teni ve uzun boyuyla giydiği beyaz gömlek ile çok hoş görünüyordu. Ayça'nın neden bu kadar çok övdüğü belliydi. 

''Hanımlar, ben kahve içeriz diye  erken gelmiştim ama...''

Dediği an kendime geldim hemen bir ev sahibi gibi ''Tabi buyur, geç lütfen.'' haklıydı çocuk kapının arkasında iki tane onu inceleyen kız görünce kendi konuya girdi.

Onu içeri davet ettikten sonra Ayça'yı kendine getirmeye çalıştım hipnoz olmuş gibiydi ,sadece onu takip ediyordu tam o an kolundan tuttum.

''Bayan hipnoz, deli misin acaba beni neden böyle pijamalı çıkartıyorsun karşısına.''

''Tatlım, ne olacak boş ver.''

Bundaki rahatlık beni delirtecek ya, peki şimdi ne yapacaktım odaya üstümü değiştirmeye çıksam kahveler olmaz . Ayça bu hipnoz hali ile kahve yapamaz,  zaten an itibari ile aramızda yok. En iyisi böyle yapmak hem ne var hiç mi pijamalı kimse görmedi, neyse iç sesimle sohbeti bitirmez isem Barışa çok ayıp olacak.  Mutfağa doğru geçerken bir yandan da onlara sesleniyordum ''Siz oturun lütfen, ben kahveleri yapayım rahatınıza bakın.'' 

''Tatlım yardım lazım mı?'' diyen Ayça'nın sesi ile mutfak kapısından başımı uzatarak ''Hayır canım.'' dedim. 

O sırada hemen bardakları çıkarıyordum. Adeta iki ayağım bir pabuca sokulmuştu. Resmen şu an bu deyimi yaşıyordum.

Hemen hızlıca kahveleri hazırlarken arkamdaki ses ile irkildim. 

''Bir bardak su alabilir miyim?''

''Tabi, hemen.''

''Kusura bakma, korkuttum sanırım.''

''Ah yok hayır, ben sadece biraz dalmıştım ondan irkildim.'' o sırada hazırladığım suyunu  ona uzatarak verdim, fakat o suratıma uzun uzun bakıyordu.

''Ben sizi daha önce görmüş olabilir miyim?''

''Sanmıyorum, öyle olsa hatırlardım.'' anladım der gibi başını salladı, daha sonra  bardağı göstererek ''Su için teşekkür ederim.'' dedi. 

''Rica ederim.''

İçeri geçtikten sonra bende hazır olan kahvelerimizi aldım  Barışa ve Ayçaya uzattım. Barışın gözleri sürekli üzerimdeydi, hayır hatırlamıyorum da daha önce tanışıyor olsak hatırlardım. Kahvesini önünde duran orta sehpaya indirdikten sonra bana dönerek ''Ben gerçekten sizi tanıyor gibiyim.''

Mutluluk OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin