Bölüm 8

54 0 10
                                    

Başımı bir an kaldırdığımda Ayçayı göremedim, sanırım onu göndermişlerdi kolumu tutan Gökay ile göz göze geldik ve arkadaşları ile hepsi bir çember oluşturmuştu ve bana bakıyorlardı en ortasında ise Çaki meraklı gözler ile beni daha da doğrusu bizi izliyordu. Önce Alya yaklaştı diğer koluma girdi ve gözlerimin içine baktı ardından da ''Oturalım istersen'' dedi ama benim tek istediğim bir an önce buradan uzaklaşmaktı. Çünkü söyledikleri söyledikleri beni tepetaklak etmişti ayrıca çok utanıyordum herkesin gözünün önünde rezil olmuştum. Suçsuzdum ama bir çocuk gibi suçluymuş gibi azarlanmıştım bu bu beni öldürdü . Siz hiç utandığınız bulunmak istemediğiniz ortamlarda salak gibi oldunuz mu? Ben şu an o durumdaydım . Yorulmuştum ne yapacağımı bilmiyordum tek istediğim Gökay ve Alya'nın arasından kollarımı kurtarmak ve bir an önce buradan kaçarak  o otel odasına ulaşmak . ''Ben yalnız kalmak istiyorum. '' dedim hayırlara, olmaz demelere kulak asmadan odama doğru hızlı adımlarla ulaştım bir an önce yorganı başıma çekip uyumak istiyordum. Odaya yaklaştığımda cebimdeki kartı çıkardım ve bastım hemen yatağıma geçtim ve çarşafı üzerime çektim ve gözlerimi sıkı sıkı kapattım ben ağladıkça sıktığım gözlerim yanıyordu . Canım çok acıyordu acısın umurumda değildi yeter ki ruhum ağrımasın.  Ellerim ve kollarım, bacaklarım ve tüm vücudum boşaldı bir an o kadar güçsüzleştim ki buna engel dahi olamadım ve sonra bir siyahlık gördüm ardından ardından beyazlık ve karşımda abim. Bana bakıyordu "Katilim yanında Asuman katilim yanında " diyordu bir anda bir ses ile uyandım önce rüyanın etkisi geçti ardından sesin nerden geldiğini anlayamadım önce telefona baktım saatlerce uyumuşum daha sonra kapının önündeki havlama sesini duyunca kaşlarım çatık şekilde kapıyı açtım ve karşımda Çakiyi görünce anlam veremedim tam kadro kapının önünde duruyorlardı. Söze hemen Alper atladı "Çok şık bir yerde rezervasyonumuz var bir an önce hazırlan" dedi. Elimi "Hayır, hayır" diyerek salladım ve tam içeri geçecekken Buse kolumdan yakaladı ve iki elini  iki omzuma kattı önce kolundaki çok şık saate göz gezdirdi ardından da "Şimdi gidip hazırlanıyorsun hemen derhal, sadece on dakikan var yakışıklı erkekler varmış haberini aldım eğer ben onları görmeden giderlerse benden kurtuluşun yok" dedi ve ne olduğunu anlamadan beni içeri attı ve kapıyı da kapattı hiç karşılık vermedim kurtuluş yoktu belli ki üzerime hemen yeşil uzun ve iki kenarında dirseğime kadar gelen yırtmacı olan bir elbiseyi giydim. Ardından dağılmış saçlarıma sprey sıktım ve ellerimle saçlarımı karıştırdım böylelikle hafif dalgalandılar ayakkabımı giydim çantamı da aldım ardından bir gloss sürdüm ve parfümümü de sıktım ve aynadan kendime şöyle bir baktım fena değildim. Kapıyı açtım ve üzerimdeki gözleri hissedince biraz gerildim ardından Çaki havladı sonra da Alper konuştu ""Neyse en azından ruh haline uygun renkte elbise seçmemiş" dedi ve bir anda hepimiz gülmeye başladık. Daha sonra kızlar iki yandan koluma girdi ve önden ilerledik Buse konuşmaya başladı "En sevdiğim mağazaya yeni glosslar geliyormuş yarın mutlaka gitmeliyiz" dedi herkes bir anda büyük bir heyecanla atladı o sırada Buse ile göz göze geldik iki gözünü de birden açmış bana bakıyordu 'Hayır' anlamında başımı iki yana salladım hiçbir şey söylemedi ve sadece yürümeye devam ettik . Ben çığlık falan atacağını düşünüyordum. Biraz daha yürümeye devam ettikten sonra karşıda kocaman bir hazırlık olduğunu gördüğüm çok şık bir mekan gözüme takıldı sanırım gideceğimiz yer burasıydı, ama pek fazla kalabalık değildi hatta hiç kimse yoktu sadece çalışanlar vardı , aklım almıyordu bu kadar güzel bir mekana neden hiç kimse gelmezdi insan şu mükemmel ışıklandırma için olsa yine gelir saatlerce kalkmazdı. Yönümüz tam da benim hayran kaldığım mekana doğru ilerleyince yüzümde tebessüm oluştu hemen Buse'ye sordum "Bu mekana mı gidiyoruz " dedim onaylarcasına başını salladı daha da sıkı tuttum kolunu bir anlık onunda yüzünde  tebessüm oluştu daha sonra mekana geldiğimizde çalışanlar güler  yüzle bizi kapıda  karşıladı hepsi özellikle yalnızca Gökay ile el sıkıştı ardından bahçeye hazırlamış oldukları masayı gösterdiler ve bizi oraya davet ettiler. Bahçenin tam ortasına bembeyaz sade ama aynı zamanda mumlar ve çiçeklerin de sayesinde çok şık bir masa hazırlamışlardı tam üstümüzde ışıklandırmalar vardı ve her birinde yıldızlar, güneş, ay ve gezegenler vardı o kadar mükemmeldi ki hayranlıkla izlerken birden önümdeki sandalyenin geri geldiğini fark ettim Gökay oturmam için bana yer açıyordu ve tamda o sırada hayatımın şokunu yaşamıştım bir ses "Dayanamam, sensiz bir gün bile" diyordu bir an başımı sesin geldiği tarafa çevirdiğim an ağzımdan bir çığlık çıktı Anıl Bektaş buradaydı ve 'Ankara'da ' şarkısını söylüyordu bir an hayal falan mı görüyorum diye düşündüm sonra Gökay'ın konuşması ile bakışlarım ona kaydı "Bugün Ayça ve söylediklerini bir kenara bırak ve bu anın tadını çıkar" dedi  bir an durakladım ve "Nasıl bu kadar detaya hakimsiniz benle ilgili" dedim Alper söze atıldı elindeki telefonu sallayarak "Sosyal medya sağ olsun" dedi yüzümde kocaman gülümseme ile sandalyeme oturdum ve gözlerimi kapattım hafif hafif esen rüzgarın tenimi okşamasına izin verdim.  Bir yandan da çalan Anıl Bektaş şarkılarının sesi yükseliyordu kulaklarımda o kadar huzurluydum ki şu an resmen giden hislerim yerini bulmuştu şarkılar sona erdikten sonra yemeklerimiz geldi hepsi o kadar güzel görünüyordu ki iştah açıcıydı. Resmen sade masamız şenlenmişti rengarenk bir sofra olmuştu yemekler sayesinde, hepimiz yemeklerimizi hızlıca yedik çünkü çok fazla acıkmıştık, ardından masamız toplanırken Çaki kucağıma geldi onu kocaman öptüm ve sıkıca sarıldım sonra da kulağına doğru "Seni çok seviyorum" dedim ve gülümsemeye başladı. Ardından Gökay yanı başımızda belirdi ve elindeki iki dev karton bardakta çay getirmişti beraber bahçeye açılan denize doğru ilerledik Çaki de yanı başımızda bizimle ilerliyordu, çayımdan bir yudum aldım ve derin bir nefes aldım bahçede 'Rüya' şarkısı çalarken bizde yerdeki minderlere oturduk güneş batıyordu ve gökyüzü bugün de ayrı bir harikaydı Gökay'ın konuşması ile kendime geldim "Çok büyüleyici değil mi?" dedi onaylarcasına başımı salladım ve konuşmaya atıldım "Bugün için teşekkür ederim "dedim tam konuşmak üzereyken arkadan Alper'in "Aa duymamış olalım "sesi ile yönümüz oraya kaydı herkes elinde bardağı ile bu manzarayı izlemeye gelmişti herkes tek tek otururken hazır hepsi buradayken konuşmaya başladım "Yok gerçekten, bugün yanımda olmasaydınız kendimi bu kadar iyi hissedemezdim" dedim ve devam ettim "Uzun zamandır hislerimi kaybetmişim gibiydi bu gece sanki o hisler sizin sayenizde geri dönmüş gibiydi teşekkür ederim" dedim bunları söylemek çok da kolay olmamıştı gözlerim dolu doluydu . Buse bir anda söze atıldı "Asuman, eğer beni yanlış anlamazsan bir soru sormak istiyorum?" dedi başımı salladım  "Ayça ile sen çocukluk arkadaşı değil miydiniz, yani ben mi yanlış hatırlıyorum bence bize öyle söylemişti?" dedi başımı salladım "Evet çocukluk arkadaşıyız, arkadaşıydık" diyerek düzelttim başını salladı "Anladım" diyerek ardından bir şarkı çaldı adı neydi hiç ama hiç bilmiyorum sadece tek bildiğim melodisinin aşırı tanıdık olduğu, size de böyle oluyor mu? Yani sanki senelerdir aşinasınız da şimdi duymanın  huzurunu yaşıyorsunuz, o şarkı sözlerini bilmiyorsunuz ama melodi sizi anlamadığınız bir şekilde geçmişe huzura götürüyor işte şu an tam da bunu hissediyordum. Derin bir sessizlik olmuştu aslında beynimin içindeki düşünceler ile baş başa kalmak için de çok iyi olmuştu. Gerçi ben her an zihnimin içindeki düşünceler ile baş başaydım.  Yarın artık dönsem iyi olurdu zaten burada kalmanın anlamı yoktu. Ayça öğrenmem gereken her şeyi söylemişti, kendimle tatil yapacak kadar mutlu değildim. Telefonumu çantamdan çıkardım ve bilet almak için gezindim o sırada Gökay'ın sesi ile bakışlarım ona kaydı "Bilet mi alıyorsun?" dedi başımı salladım tam o sırada Buse telefonumu elimden çekti neye uğradığımı şaşırdım "Hiçbir yere gitmiyorsun "dedi ve devam etti "O kadar organizasyonu boşuna mı yaptık ya" dedi " Her şey için çok teşekkür ederim ama..." dedim ve devam edecektim sözüm kesilmeseydi Alya tarafından "Aması falan yok efendim, tatile geldin ve tatil yapıyoruz gitmeyi falan unut tamam mı?" dedi ben konuşmaya daha başlayamadan Alper söze atıldı "Ben Buseyi tanıyorsam seni göndermez." dedi şaşkın şaşkın Alper'e bakarken Buse saçlarını geriye savurdu ve "Öyle" dedi şu anlık konu uzasın istemiyordum bir şey söylemeyecektim bu gece bozulmasın diye ama burada da kalmayacaktım. Gökay ile göz göze geldiğimizde uzun uzun gözlerimin içine baktı sanki bir şey söylemek istiyor da söyleyemiyor gibi bir hali vardı.  Tam o sırada telefonumun çalması ile gözlerim Gökay'ın gözlerinden ayrıldı ve telefonuma kaydı arayan kişi Barıştı hemen ayağa kalktım  "Kusura bakmayın buna bakmam gerekiyor." dedim ve telefonu açtım. "Asuman" dedi sesi tedirgindi anlamadığım bir şekilde önce duraksadım sonra

Mutluluk OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin