"Böyle oldu işte Tae."
"Sana it gibi aşık olmuş bu bildiğin."
"Gerçekten mi? Yani öyle mi düşünüyorsun?"
"Evet. Yanına git bence."
"Evet gitmeliyim onu bir anda bir şey demeden tek bıraktım."
Tae ile vedalaştıktan sonra çadıra doğru hızlı adımlar atmaya başladım. Çadırın önüne gelince derin bir nefes alıp içeri girdim. Telefonu ile uğraşıyordu. Yanına uzanarak:
"Seni yalnız bırakdığım için özür dilerim."
"Neden gittin?" dedi kırılmış gözleri ile.
"Bilmiyorum bir anda böyle olunca yani beklemiyordum. Şaşırdım. Özür dilerim."
"Anladım."
"Affet beni hyung~"
Gülerek sarıldı.
"Afettim."dedi.
"Hyung biz şimdi sevgilimi olduk?"
"Evet Jimine. Sevgili olduk."
Gülümsedim. İçimden şu an her yerde zıplamak çığlık atmak geliyordu. Etrafta koşuşturmak ama ben ona sarılıp kokusunu çekmekle yetindim.
"Hyung ne zaman bana aşık oldun?"
"Dudaklarının o tadını aldıktan sonra bırakacağımı mı düşündün? O doğruluk mu cesaretlilik mı oyununda seni öptüğümde seni bırakmayacağını anladım Jimine."
Bu dediği şeyler yüzünden utanmıştım ve kıpkırmızı olmuştum.
Bu halime güldü ve o gece hep birbirimizi izleyerek geçirdik