İthaf :)
TAEHYUNG:
Eve geri dönmüştük. Canım sıkılıyordu. Yolda uyuduğum için uykumda yoktu en iyisi dışarı çıkıp gezmek. Jimin'e sormuştum gelmiyecekmiş. Nedenmiş efendim dizisi varmış dizi benden önemli mi! Jimin ve dizileri nolcak.
Umursamadan üstüme bir şeyler giymeye başladım. Salaş bir tşört ve bacaklarımı çok iyi saran bir kot pantolon giydim. Biraz da parfüm sıkarak kapıya doğru ilerledim. Ayakkabımı giyer giymez kendimi dışarı attım. Yürüyerek nereye gideceğimi düşünmeye başladım. Bayadır tek başıma dışarı çıkmıyordum sonra gözüme bir mağaza çarptı ve hemen içeri girdim.
Girdiğimde askıda olan koyu kırmızı gömlekler dikkatimi çekmişti. Oradan hemen bedenime uygun olanı alarak neyle kombinliyeceğime baktım. Bacaklarımı tam saracak siyah bir pantolon bulup kabine gittim. Giyinip kabinin dışarısındaki aynaya bakmak için kabinden çıktım. Aynada kendimi süzerken nasıl daha çok yakışır diye bir kaç şey yapıyordum. Gömleğin ilk iki düğmesini açık bırakmıştım. Boynum dışarıda kalıyordu ve bana çok yakışıyordu.
Arkamı döndüğümde beni süzen birisini gördüm ama kim olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. Bakışları beni rahatsız ediyordu. O an ortadan kaybolmak istedim. Kabine hemen girip kendi kıyafetlerimi giydim ve denediğim ürünleri elime alarak kasaya gittim. Bana o rahatsız edici bakışlar atan adamı göremeyince sessizce bir oh çektim. Parasını ödeyip dışarı çıktım. Hava kızılımsı şeklini almıştı. Biraz daha gezer sonra eve giderdim büyük ihtimal.
Lunaparka gidecektim ve bunun için tenha bir sokağa girdim. Karşıma bi anda mağzada gördüğüm adam çıktı. Bana bakıp sırıtırken
" O güzel kıyafetlerini giyde biraz gözlerimiz şenlensin." dedi.
"Çekil önümden senle uğraşamam."
"Naz yapma güzelim." diyerek belimden tutup kendine çekti. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Ondan ayrılmaya çalışıyordum ama nafile ben ondan güçsüzdüm. İnsanların bana yardım etmeleri için çığlıklar atmaya başladım.
Bir anda karşımdaki beden yere serildi. Arkama dönüp kimin yaptığına bakınca karşımdaki kişi ile şaşırmıştım. Jungkook adamı yere sermiş yumruklar savuruyordu. Bense ağlıyarak olanları izliyordum. Jungkook adamı baya hırpaladıktan sonra benim yanıma geldi.
"İyi misin?"
Cevap vermeden ağlamaya devam ettim çok korkmuştum. Gelip bana sarıldı. Sarıldığı için normalde havalara uçardım ama şu an yapmak istediğim tek şey ağlamaktı.
"Tamam geçti. Bak bana ben yanındayım artık kimse sana bir şey yapamaz. Hem sen nereye gidiyordun beraber gidelim."
"Lunaparka." dedim sessizce.
"Bende oraya gidiyordum gel gidelim beraber diyip bileğimden tutup beni çekiştirmeye başladı. Tam bir bebeğe benziyordu yeniden ağlıyabilirdim şu an. Normalde pek konuşmazdık aslında o benimle konuşmazdı. Hep soğuk davranırdı. Ama şu an beraber el ele lunaparka gidiyorduk.
Lunaparka gelmiştik ve neye bineceğimizi kararlaştırmaya çalışıyorduk. Ama ben sadece bir yere odaklanmıştım. Pamuk şekere. Jungkook onu dinlemediğimi fark edince nereye baktığımı anlamaya çalıştı. Anlayınca da ben hemen geliyorum diyip iki tane pamuk şeker alıp geldi.
"Teşekkürler." dedim kocaman gülümseyerek.
"Rica ederim. Eee neye bineceğimize karar verdin mi?
"Gondola binelim. Ardında dönme dolaba."
Lunaparktan geri dönüyorduk her şey süper geçmişti. Beni bırakmak istediğini. Evin önüne gelince de numaramı isteyip gitmişti. Şu an yatağa uzanmış rüya olup olmadığından emin olmaya çalışıyordum. Ve evet karar vermiştim rüya değildi.