•JaeBum adında biri

438 47 39
                                    

Hoş geldiniz :)

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

"Hoş geldiniz!" 

Dedim içeri giren üçlüye. Sırayla Bay Jeon, karısı Jeon Taeri ve kuzeni olduğunu düşündüğüm yakışıklı JaeBum. 

"Onu buraya getirmek için çok uğraştım, kıymetimi bil"

Jungkook, yanımdan geçerken kulağıma doğru eğilip söylemişti bunu. İstemsizce güldüm.

Hepimiz  salondaki yemek masasına oturmuştuk.  Sohbet edip gülüyorduk. Sessizlik olduğunda ablam lafa girdi.

 "HongSeok bana evlenme teklifi etti."

Masadaki herkes bir anda ablama döndü. Hepsi şaşkındı ama hepsi bu habere sevinmişti.  Taeri abla sandalyeden kalkıp ablamın yanına gitti ve arkasından sarıldı.

"Benim biricik arkadaşım evleniyor. Düğün var düğün!"

Ortamdaki sessizlik gitmiş yerini kahkahalara bırakmıştı. Şampanyalar açılmış eğlenmeye başlamışlardı. Bana ve Jaebum'a yaşımız tutmadığı için meyve suyu vermişlerdi. Biz de yetişkin muhabbetinden sıkılıp odama geçmiştik.

Jaebum, odamın bir duvarını kaplayan kitaplığımı incelemeye başlamıştı. Sanırım kitap okumayı seviyordu. Tamam, geldiğinden beri sessiz oluşu ve Bay Jeon'un da dediği üzerine dışa dönük biri olmadığı anlaşılıyor. Hiç benlik değil. Ben sessiz olmayı sevmem, dikkat çekmeyi severim. Ben tek başıma oturmaktansa tanımadığım kişilerle konuşmayı, arkadaş olmayı veya takılmayı severim. Kesinlikle karakterlerimiz uymuyor. 

Ama onun dışında iyi bir arkadaş olur gibi duruyor. Onunla arkadaş olmak isterdim. Zaten nedenini bilmiyorum ama onunla hiçbir umuda kapılmamıştım, veya başka birine. İçimde bir heves bile olmamıştı. Beni bu konuda engelleyen bir şey var ama ne.

"Harry Potter serisini beğendin mi Jimin?"

Dediğiyle ona döndüm, raftaki kitapları göstererek bana bakıyordu.

"Hıhım, en sevdiğim serilerden biri, filmini de çok beğenmiştim."

Gelip benim yanıma oturdu.

"Ben filmini o kadar çok beğenmedim. Yani kitaptaki karakterler hayalimdeki gibi değildi."

"anladım"

Aramızdaki konuşma garip ve soğuktu, onunla konuşmaya nedense çekiniyordum. Derken söze girdi.

"Jungkook, size geleceğimiz zaman seni anlatıp durdu. İşte böyle akıllı şöyle tatlı falan. Söylerken gözlerinin içi gülüyordu." 

Anlatırken arada kıkırdadı. Ben de söylediklerini şirin bulmuştum.

"Bay Jeon samimi, bir o kadar da sevimli birisi ama benim yüzüme karşı böyle şeyleri hiç söylememişti, yani bunları duyduğuma biraz şaşırdım. Hatta benimle sadece karısının arkadaşının kardeşi olduğum için konuşuyor sanıyordum."

Hemen iki elini de sallamaya başladı.

"Hayır hayır, senden çok bahsediyor. Sınıf öğretmeniniz olduğu için her hocayla tek tek konuşup bilgi topluyormuş. Hatta sadece Jungkook değil tüm öğretmenler senden memnunmuş. Ara sıra onlarda kalmaya gittiğimde Taeri yengeyle konuşurken duyuyorum."

Birazcıktan biraz fazla şaşırmıştım. Benimle ilgili bu kadar konuşmaları ve onun bunları aklında tutması hoş bir ayrıntı. 

"Sadece benimle ilgili mi konuşuyor?"

"Ah hayır, tüm öğrencilerden bahsediyor, ben sadece senin hakkındakileri söylüyorum."

Anladım der gibi kafamı salladım.

Kısa bir sessizliğin ardından bana döndü.

"Sana bir şey söyliyim mi?"

Kafamı onaylar anlamda salladım."Jungkook aslında biseksüel." Dediğiyle büyük bir kahkaha attım.

"Nası yani!?" 

"Bâyâ. Hatta bir aralar Jungkook'u onun en yakın arkadaşıyla shipliyordum." 

Şaşkınlıkla elimi ağzıma kapadım."Sen ciddi misin?"

"Valla ciddiyim. Ben küçükken hatırlıyordum da, Jungkook'un gençken erkek bir arkadaşı vardı, hatta ailesinin desteklemeyeceğini düşündüğü için sadece bana söylemişti."

Gerçekten şaşırmıştım. Tamam, olabilirdi ama bu erkeksi görünüşlü öğretmenimin sadece kızlardan hoşlandığını düşünüyordum.

"Şey-"

Bir anda odamın kapısı tıklanıp açılınca sözüm yarıda kalmıştı.

"Jaejae gidiyoruz hadi."

Bay Jeon kapıyı açık bırakıp gitmişti. İkimiz de ayaklanmıştık.

"Gerçekten tanıştığıma çok memnun oldum JaeBum, umarım tekrardan karşılaşırız." Deyip sarılmıştım. Başta şaşırsa da o da kollarını gevşekçe sarmıştı bana. 

Geri çekilip ikimiz de dış kapıya doğru giderken Bay Jeon beni kolumdan tutup kenara doğru çekti. 

Tamam. Biraz fazla yakındık sanki. Yüzü, görüş açımı tamamen kaplarken gülümsüyordu.

"Eee anlaşabildiniz mi, nasıl geçti?"

Suratına bakıp salak salak gülerken kendime geldim ve ellerimle omuzlarından hafifçe ittim. Kafamı yana yatırıp dudak büzdüm.

"Umutsuz. Daha sonra ayrıntılı konuşuruz, şimdi bekletmeyin diğerlerini."

Kafa sallayıp o da diğerlerinin yanına gitti. Kısa bir vedalaşmadan sonra onlar uzaklaşınca biz de kapıyı kapattık. Ablamla içeriye geçip uzun koltuğa yan yana oturduk. Bana döndü.

"JaeBum'u sevdin mi? Bana biraz sessiz geldi." Kafamla onayladım. 

"Evet sessiz biri ve evet sevdim. Ama sizin düşündüğünüz gibi bir ilişki olacağını sanmıyorum aramızda, bana biraz ters birisi."

"E dur daha bir kez gördünüz birbirinizi, daha tanıyamazsın ki. Birkaç kez görüşmeniz gerekiyor. Hatırlasana ben Hongseok ile ilk karşılaştığımda onun öküz birisi olduğunu sanmıştım. Gerçi orda biraz öyleydi ama sonradan çok romantik bir şekilde özür dileyince aslında ne kadar yakışıklı, mükemmel, yardımsever, güler yüzlü, romantik-"

"Abart."

Gülerek sözünü kestim. O da benimle güldü.

"Tamam tamam şaka yapıyorum."

Bana göz ucuyla yandan bir bakış attı. Ben de ona 'ne var salak' bakışı atıyordum.

"Ama öyle" dedi.

Gülüp gözlerimi devirdim. Onlar çok yakışıyorlar, ve iyi anlaşıyorlardı.Acaba bir gün ben de böyle iyi anlaşabildiğim biri ile karşılaşabilecek miydim?

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

Tam 700 kelime :) 

Kısa geldi biraz ama bu bölümleri uzatmanın bir anlamı yok bence çünkü sıkıcı olur. 

Momentları uzun yazarım :))

İyi günler efendim :)

True Love | KookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin