•İddiayı kim kazanacak?

363 32 113
                                    

Sabah kalktığımda gözlerimi etrafta gezdirdim. Güneş yeni yeni ışıklarını saçmaya başlamıştı. Karşı koltuğa baktım. Bay Jeon uyuyordu. Ayağa kalktım, yavaş yavaş yürüyerek banyoya doğru adımladım. Kapıyı açım, içeri girdim. Aynanın karşısına geçtim ve aynadaki yansımama baktım. Saçlarım dağılmış, göz altlarım şişmişti. Dün gece güzel uyuyamadım sanırım. Elimi musluğa götürüp çevirdim. Akan suyu avcuma alıp lavaboya doğru eğildim. Yüzüme bir kaç avuç su çarptıktan sonra musluğu kapatıp kafamı kaldırdım. Aynada tekrar kendime baktım. Saçlarımı ıslak ellerimle geriye doğru taradım. Şimdi daha iyi duruyordu. Yan tarafta asılı olan havluyu alıp ıslak yüzümü kuruladım. İyice kurulandığından emin olup havluyu yüzümden çektim. Aynaya tekrar baktığımda Jungkook tam olarak arkamda duruyordu. Korkuyla yerimden sıçradığımda kıkırdamıştı. Kollarını belime sarıp aynadan yüzüme baktı. 

"Korkuttum mu?" Ellerimi, belimi saran ellerinin üstüne koydum ve kafamı yana çevirip yüzüne baktım. "Sorun değil." Genişçe gülümsediğimde dudaklarıma doğru baktığını fark ettim. Sonrasında uzanıp küçük bir öpücük bıraktı dudaklarımın üzerine. Tekrar gülümsedim ve elimi yanağına çıkartıp bu sefer ben öptüm dudağından. Beni döndürüp lavaboya yaslarken dudaklarımızı ayırmamış, daha derin bir öpücüğe çekmişti beni. Ellerim saçlarına giderken beni belimden tutup geniş lavabo mermerine oturttu. Deli gibi öpüşürken elleri asla bir yerde sabit kalmıyordu. Bütün vücudumu geziyordu, adeta keşfe çıkmış gibi. Onun ensesindeki saçları çekiştirirken dilini ağzımın içine doğru itti. Dilini benim dilimle buluştururken ellerim yanaklarına çıkmıştı. Dillerimiz birbiri üzerinde kayıyordu ve adeta bir savaş içerisindeymişiz gibiydi. Benim dilimi kendi ağzının içine alıp emdiğinde derince inledim ve bacaklarımı beline dolayıp kendime iyice bastırdım. Dudaklarımdan ayrılıp ıslak bir yol çizerek önce çeneme sonra da boynuma inmişti. Boynumu emerken başımı geriye atıp daha çok yer açtım. Elleri tişörtümün içine-

LAN!

Yattığım yerde hızlıca doğruldum. Suratıma sertçe bir tokat attım. Yanağım yanmaya başlarken az önce gördüğüm rüyayı düşünüyordum. 

"Gerizekalı jimin." dedim ve tekrar tokat attım kendime. Ama bu seferki çok hızlı değildi. 

"Neden kendine tokat atıyorsun?" Yanımdan gelen sesle sıçradım. Kafamı çevirdiğimde, yeni uyanmış olan Bay Jeon koltuktan bana bakıyordu. Elleriyle gözlerini ovuşturdu ve esnedi. 

"H-hiç. Yanağıma sinek kondu gibi geldi de." Deyi verdim gergince. Yeni uyanmanın verdiği sersemlikle dediğimi mantıklı buldu galiba ve kafasını aşağı yukarı salladı. Ben hala görmüş olduğum rüyanın etkisindeyken ayağı kalktım. Allahtan erekte olmamıştım yoksa çok büyük rezil olurdum gerçekten. Hızlı adımlarla lavaboya girdim. Aynadaki suratıma baktım. Saçlarım dağılmış, göz altlarım şişmişti. Aynı rüyadaki gibi. Musluğu açıp avcuma suyu doldurdum ve bir kaç kez yüzüme çarptım. Aynı rüyadaki gibi. Kafamı kaldırıp yanda asılı olan havluyu aldım ve yüzüme koydum. Havlu, yüzümdeki suyu emerken hala ne kadar saçma bir rüya gördüğümü düşünüyordum. Neden ben Bay Jeon ile öpüşüyordum ki? O benim hem öğretmenim hem de arkadaşım, yani neden? Tamam belki onu yakışıklı buluyor olabilirim, belki ona sürekli sarılmak istiyor da olabilirim ama bu lanet olası aşık olduğum anlamına ya da onunla öpüşmek istediğim anlamına gelmiyordu. 

Neyse ya, rüya zaten. Daha önce de Barack Obama ile sörf yaptığımı görmüştüm rüyamda. Genelde saçma şeyler görürdüm zaten. Havlu hala suratımdayken iyice kuruladım. Havluyu geri çektiğimde, aynadan kendime baktım ve Bay Jeon'un hemen arkamda olduğunu gördüm.

True Love | KookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin