"Jungkook?"
Jimin gece yarısını çoktan geçmişken kapıda gördüğü genç yüzünden şaşırmıştı. Önemli bir şey olup olmadığını da merak ediyordu.
"Şey, henüz uyumamıştın değil mi?"
"Hayır uyumadım. İçeri gel," derken biraz geriye çıktı Jimin ancak Jungkook hemen kafasını iki yana sallayarak reddetti. "Aslında ben dışarı mı çıksak diye gelmiştim. Kış tam anlamıyla gelmeden ılık gecelerin tadını çıkaralım istedim."
Biraz çekingence konuşuyordu çünkü gecenin bir saati dışarı çıkma fikri çoğu kişiye saçma gelebilirdi.
Jimin tereddütle duvarda asılı duran saate baktı. 01.23. Tekrar Jungkook'a döndü. "Peki ama çok durmayalım tamam mı? Annem uyanırsa fark edebilir." Jungkook hemen kabul ettiğinde Jimin odasına gidip siyah kotunu ve gri hoodi'sini giydi. Girişe geldiğinde ve askılıktan montunu alıp üstüne geçirdiğinde yanına anahtarını da almayı unutmadan evden çıktı. Ayakkabılarını da giydikten sonra heyecanla binadan çıktılar.
"Çok uzakta olmayan bir park var. Oraya gidelim mi?"
Jimin, Jungkook'un sorusunu sadece gülümseyip başını sallayarak onaylamıştı. Bomboş ve sadece aralıklı sokak lambalarının aydınlattığı sokakta yan yana yürürken kolları birbirine sürtünüyor, elleri birbirine değip duruyordu.
Jungkook her ne kadar Jimin'in elini sıkıca tutmak ve onu daha da yakınına çekmek istese de yapmadı. Sadece yutkundu ve yürümeye devam etti. Arada ellerine kayan gözlerine ise engel olamıyordu.
Jimin çok da sıcak olmayan gece havasında terlediğini hissediyordu. Heyecan nedenini bilmediği bir şekilde bütün vücudunu ele geçirmişken kalbinin hızlı ritimleri kulağında yankılanıyordu.
Hızlı adımları Jungkook'un bahsettiği parkı bulduğunda Jimin büyük bir gülümsemeyle bakındı etrafına. Oldu olası parkları hep çok sevmişti ve ne zaman gelse mutlaka salıncağa biner ve birinden rica edip onu sallamasını isterdi.
Şimdi de küçük ama hızlı adımlarla salıncağa vardığında oturup iki yandaki zincirlere tutundu. "Jungkook, beni sallar mısın lütfen?"
Jungkook karşısında sanki bir çocuk varmış gibi hissediyordu. Küçük sevimli bir çocuk... Gülümseyerek Jimin'in yanına gitti ve salıncağın arkasına geçti. Oturak yerinin iki yanından sıkıca tutup biraz geriye doğru çektiğinde, "Hazır mısın?" diye sordu. Jimin hemen kafasını sallayıp, "Evet!" dediğinde biraz daha geriye çektikten sonra ileriye doğru itti.
Jimin gülerek ellerini öne doğru uzattı. Salıncak ileri geri doğru giderken ellerinin arasında esen rüzgâr onu iyi hissettiriyordu. "Daha hızlı Kook!"
Jungkook gelen istek üzerine biraz daha hızlı salladı minik bebeğini. Onu gerçekten bebek diye sevse yanılmazdı. Bu hali tam anlamıyla bebekleri andırıyordu. Salıncağın etrafından dolanıp Jimin'in önüne geçip izlemeye başladı. Yüzündeki geniş, parlak gülümseme kesinlikle görülmeye değerdi Jungkook için.
Sallanan salıncak yavaşladığında Jungkook yaklaştı ve Jimin'in önünde dizlerinin üzerine çöktü. İki eli Jimin'in zincirlere tutunan ellerinin hemen altında dururken gözleri karşısındaki yüzü izliyordu. Her bir noktasını ayrı ayrı izlerken dışarıdan ne kadar hayran göründüğünden haberi yoktu.
Fark eden yalnız Jimin'di. Yüzünde dolanan parlak bakışlar her saniye onu daha da yakarken diğerinin de kendinden bir farkı olduğunu sanmıyordu. Yanıyorlardı. Birbirleri için yanıp bitiyorlardı. Ancak dile getirmek her ikisi için de zordu. Nedenini bilmiyorlardı ama zordu. Cümleleri kurabilmek ve konuşabilmek... Şu an için imkansız görünüyor gibiydi.
Yoğun bakışmaları aniden bastıran sağanak yağmur yüzünden bozulmuştu. Bu ikisinin de beklemediği bir şey olduğu için ne yapacaklarını bilememişlerdi. Jungkook aceleyle ayaklandı. "Siktir ya. Tam yağacak zamandı gerçekten. Gel hemen eve gidelim, hasta olacaksın," dedi elini Jimin'e uzatırken.
Jimin çoktan sırılsıklam olmuş üstlerine baktı. Şimdi eve gitseler bile bir şey değişmeyecekti o yüzden daha fazla ıslanmaktan zarar gelmez diye düşündü. Jungkook'un elini tuttu ve salıncaktan kalktı. Jungkook koşmaya hazırlanırken onu durdurdu ve sokağın ortasına sürükledi.
Bir elleri hala birbirine kenetliyken, Jimin boştaki elini Jungkook'un omzuna attı. Vücutları arasındaki mesafe azalmışken yüzleri hala biraz uzaktı. "Dans et benimle," diye fısıldadı Jimin sesi yağmurun sesine karışırken.
Jungkook şaşkınca bakındı biraz ancak hemen sonra dudakları kıvrıldı ve elini Jimin'in beline attı. Şimdi daha yakınlarken Jimin bir şarkı mırıldanmaya başladı.
When marimba rhythms start to play
(Marimba ritimleri çalmaya başlayınca)Dance with me, make me sway
(Benimle dans et, beni salla)Like a lazy ocean hugs the shore
(Tembel bir okyanusun kıyıyı kucaklaması gibi)Hold me close, sway me more
(Sıkı tut beni, daha çok salla)İkilinin dansa dair hiçbir şey bilmeyen bedenleri bir anda o kadar profesyonel ve uyumla hareket etmeye başlamıştı ki kendileri bile şaşırmışlardı buna. Yine de ufak adımlarını atmaya ve arada birbirlerinden uzaklaşıp tekrar yaklaşmaya devam ettiler.
Like a flower bending in the breeze
(Bir çiçeğin meltemle eğilmesi gibi)Jungkook nazikçe Jimin'in belinden kavramış ve geriye doğru yatırmıştı. Jimin şarkıyı söylemeye devam ederken gülümsemiş ve tekrar doğrulup Jungkook'un omzunda duran elini ayırıp yana doğru yürümüştü. Birleşik elleri ayrılmazken bedenleri uzaklaşmıştı.
Bend with me, sway with ease
(Benimle eğil, hafifçe salla beni)Jimin dönerek kendini Jungkook'un kollarına sardığında gözleri bir saniyeliğine birbirini bulmuştu.
When we dance you have a way with me
(Dans ederken beni kolayca etkileyebilirsin)Jungkook yüzünün hemen önünde duran surata baktığında boğazının kuruduğunu hissetti. Jimin kesinlikle çok güzeldi. Çok..fazla
Stay with me, sway with me
(Benimle kal, benimle sallan)Jimin kendini kollardan ayırıp tekrar baştaki pozisyona geçip elini geniş omza yerleştirdiğindeyse bu sefer vücutları gibi yüzleri de birbirine çok yakındı. Şarkıyı söylemeyi bitirdiğinde alnını Jungkook'un alnına dayadı. Yağmur onları ıslatmaya devam ederken ıslanan kirpikleri arasından baktılar.
Jungkook elinin içindeki eli daha sıkı kavradı. Jimin'in ince belinde duran eliyle de Jimin'i kendine daha çok yaklaştırdı. Gözleri hedeflerinden asla ayrılmazken konuştu Jungkook.
"Dans ederken beni etkileyebilirsin. Konuşurken etkileyebilirsin. Gülerken, ağlarken, yürürken, otururken, bana bakarken... Her an beni etkileyebilirsin Jimin. Her şekilde beni etkiliyorsun."
...
favori bölümlerimdendi😭✌️
biliyor muydunuz?
bu ficin bölümleri aslında ilerdeki sevgilimle ölmeden önce yapmak istediğim şeylerden oluşuyor.. :''sevgilim olursa çok şanslı bi insan olur
çünkü kaliteli biriyim 💅
şaka.
kim napsın beni
boş yaptım ytr.
YORUMLAR ÇOK AZ YORUM YAPMADAN GELENLERİ VURUYORUM ARTIK 🔫🔫🔫
Vote verin😚😚😚
JiKook
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Still With You |JIKOOK|
Short StoryJungkook oyun oynarken yan dairedeki çocuktan bir mesaj gelir "Bu gece çok bağırmasan ve ben sınavıma çalışsam olur mu?"