Not: Bu bölüm kralmat kullanıcı adlı okuyucuma ithaf edilmiştir.
İlahi Ruh Kıtasının merkezindeki altın rengi kuleye ilerleyiş uzunca bir süre devam etti. Sonunda kulenin yakınlarına ulaştıklarında kıtaya gelmelerinin 20. günündelerdi.
Yolculuk boyunca birbirinden zorlu, daha da güçlenen canavarlar ile karşı karşıya gelmişler ve tehlikeli savaşlar yaparak yollarını açarak buraya kadar gelmişlerdi.
Yüksek bir tepenin zirvesinde altın rengi kuleyi izleyen Mozo yanındakilerin bir şeyler konuştuklarını duydu. Ne hakkında konuştuklarını bilmiyordu, o anda tüm ilgisi kuleden gelen garip hissiyatın üzerindeydi.
Orada muazzam bir varlığın bulunduğunu hissedebiliyordu, öyle ki bu varlığın Kaser Dünyasının en büyük uzmanlarından biri olduğunu düşünüyordu. Bir süre kuleye baktı, diğerlerinin homurdanmaları ve sıkkın bakışları tarafından taciz edilene kadar böyle devam etti.
"Onlar da burada!" Mozo onlardan onlarca kilometre ötede olan karanlık taraf seçilmişlerini fark etti.
İsimlerini bilmediği düşmanları ile aurası çarpıştı, bir an sonra sayılarını ve hepsinin güç sevilerini tespit etti.
2 kişi 3. Seviye Çekirdek Ruh Aleminde bulunuyor iken geriye kalan 5 kişi 1. Seviye Çekirdek Ruh Alemindeydi.
Karanlık taraf seçilmişlerinin sayısını ve güçlerini tespit ettikten sonra Mozo'nun kaşları çatıldı. Kendileri 6 kişi iken düşmanları 7 kişiden oluşuyordu.
O 3. Seviye Çekirdek Ruh Aleminde iken Hayla 2. Seviye ve diğerleri ise 1. Seviye Çekirdek Ruh Aleminde bulunuyorlardı. Bu kendilerinin çok daha zayıf oldukları anlamına geliyordu. Sayı ve güç üstünlüğü düşman tarafın elindeydi; yapılacak bir savaşta dezavantajlı duruma düşenlerdi.
"Bizden sayıca üstünler ve güçleri de daha fazla." Mozo yüzlerinde ciddi ifadeler oluşan seçilmişlere baktı. Her zaman saf bir gülümsemeye sahip olan Reis bile ciddi bir ifade takınmıştı, bu olayın ne kadar ciddi olduğunu gösteriyordu.
"Şimdi saldırmalı mıyız?" Haru kararsız bir ses tonuna sahipti.
"Hayır!" Hayla, Güz ve Peri aynı anda cevapladı. Sessiz kalan Mozo şaşırdı ve onların ne diyeceklerini merak etti.
"Henüz kuleye ulaşmadık, aradaki mesafe fazla ve öldürmemiz gereken en az yüzlerce canavar olacak." Güz kuleyle aralarındaki mesafede çıplak gözle görülebilen canavarları işaret ederken söyledi.
"Aynen öyle, onlar da burada risk almak istemeyeceklerdir. Kuleye giden bir yol açtıktan sonra harekete geçmek gerekiyor." Peri'nin sözleri Güz'ü destekler nitelikteydi ve başını sallayarak onları desteklediğini belirten Hayla en mantıklı düşünceyi sunduklarını gösteriyordu.
Mozo onların düşüncelerine kesin bir şekilde katılıyordu. Güç ve sayı bakımından kendileri zayıf olsa da düşmanları onlarla savaşmak için öncelik alacak kadar üstün değillerdi. Güç farkının aşırı olmaması, avlamaları gereken yüzlerce canavar olması, kulenin içinde karşılaşmaları muhtemel testler ve süre kısıtlılığı yüzünden onlara saldırma ihtimalleri oldukça düşüktü hatta Mozo cüretkar bir düşünceyle imkansız olduğunu düşünüyordu.
"Söylediklerinize katılıyorum. Onlar bize saldırıp amaçlarından sapma ihtimallerini oluşturmak istemeyeceklerdir. Güçlerini verimli kullanıp kuleye ulaştıkları zaman harekete geçeceklerdir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(Tamamlandı✔) İmparator: Kara Elf (İKE) Serisi: 3. Kitap #Son Savaş#
FantasyO Mozo'ydu. Tecrit edilmiş olan! O bir kara elfti: Ölümcüllerin en ölümcülü. Kara elfler kıtanın geneline yayılmıştı. Ölüm ve vahşet denilince akla tek kelime gelirdi: Kara elf. Suikast denilince akla şu gelirdi: Kara elf. Hainlik denince akla şu g...